Lozan yeniden anlamlandırılmalı

TRUMP FÜZE FIRLATMIŞTIR
“Kudüs konusunda Trump skandal bir karar imza atmıştır. Kudüs’ün İsrail’in başkenti olarak tanımlanmasından sonra bölgede barıştan bahsedilemeyecektir. Evanjelist tezgâh Trump’ın iradesine zincir vurmuştur. Trump, Kudüs’e adeta füze fırlatmıştır. Filistin; başkenti Doğu Kudüs, bağımsız ve egemen bir devlet yapısıyla kabullenilmeli, tanınmalı, ilanı yapılmalıdır. Türkiye, Kudüs kararı geri çekilesiye kadar, İsraille diplomatik temsilcilik seviyesini en düşük noktaya indirmeli, hatta geçici olarak kapatmalıdır.

ERDOĞAN’IN LOZAN ÇIKIŞI
Lozan Antlaşması’na bakışımız bellidir. Ancak Sayın Erdoğan’ın çıkışı da dikkatle incelenmeli, özen ve özgüvenle yorumlanmalıdır. Bir defa, Lozan Antlaşması’nın yeni baştan okunması, uygulanmayan, özellikle Batı Trakya’daki Müslüman Türk azınlığı bağlamında görmezden gelinen maddelerin işlerlik ve işlevsellik kazanması samimi arzu ve teklifimizdir. Lozan’ın, şu günkü ihtiyaç ve beklentilere uygun değerlendirmesinin mutlaka yapılması lazımdır. Lozan’ı hak ettiği şekilde, muhtevasına sadık kalarak yeniden anlamlandırıp, kenara koyulan hükümlerinin uygulamaya geçilmesine sıcak bakar, buna tamam deriz. Lozan üzerindeki sis perdesinin kaldırılması acilen sağlanmalıdır.”

RÜŞVET TRAFİĞİ TÜRKİYE'DE
İRANLI bir şarlatan üzerinden günlerdir Türkiye’ye ayar vermeye çalışan, adeta sanık yerine koyan ABD utanmazlığını ibretle takip ediyoruz. Bu rüşvetçi casusun itiraflarıyla Türkiye’ye hüküm vermek mümkün değildir. Ortada bir rüşvet çarkı varsa, milletin ve devletin kaynakları ona buna ticaret kılıfıyla dağıtılmışsa, bunun hesabının sorulacağı, yargılamasının yapılacağı yer Türkiye Cumhuriyeti’dir. İran’la ticaret yapmanın ayıp veya sakıncalı bir yanı yoktur. Kimden ne alacağımızı, kime ne satacağımızı kendimiz tayin ederiz. ABD’nin keyfine bakarak, çıkarlarımızdan vazgeçemeyiz.

Şarlatan şeytanın Türkiye’ye iadesi halinde üzerine atılı suçlardan dolayı verilecek cezaya razı gelmesi başlıca temennimizdir. Rüşvet trafiği Türkiye’de gerçekleşmiştir. O halde, ABD’de kurulan mahkeme neyin nesidir? Pespaye bir rezilin, şerefini kaybetmiş bir mahlûkun, rutubetli bir mahkeme salonunda yapmış olduğu önceden planlı itiraflarının bizim nazarımızda hükmü yoktur. Hangi taşı kaldırsak altından ABD çıkmıştır. Artık bu kadarı fazladır.