Güncelleme Tarihi:
ÖDÜN VERİLMEYEN KONU
- İstanbul Üniversitesi - Doç. Dr. Ramazan Erhan Güllü: Kapitülasyonların kesin olarak kaldırılması ve ‘Ermeni yurdu’ taleplerinin asla kabul edilmemesi heyetin taviz vermeyeceği hususlardı. İsmet Paşa, Türkiye’nin azınlıklar konusundaki hassasiyetini vurgulamış, Müslüman azınlık tanımayacaklarını, gayrimüslimlerle ilgili olarak da Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde yaşananlara benzer müdahaleleri kabul etmeyeceklerini belirtmişti. İsmet Paşa’ya göre Türkiye’deki millet anlayışı eskiden beri din esaslı olduğu için, bugün bunun aksine azınlıklar tanımlamak, Türkiye için sadece ayrışma anlamına gelecekti. Neticede Türkiye’nin tanımı kabul edilmiş ve sadece gayrimüslimler azınlık statüsüne sahip olmuşlardı.
PAŞA ASKER TAVRI ALDI
- Dışişleri Bakanlığı - Doç. Dr. Yücel Güçlü: Ermeniler muhtemel bir Ermeni yurdu olarak Çukurova’da Ceyhan ve Fırat nehirleri arasında Kozan’dan Elbistan’a uzanan bir mahalden söz etmişlerdir. İsmet Paşa özel görüşmelerinde ‘Ermeni yurdu’ meselesinde ısrarın konferansı inkıtaya uğratacağını açıkça söylemiştir. Türk Baş Delegesi, bunda bir diplomattan ziyade bir asker tavrı almıştır; TBMM hükûmetinin talimatı bu konuda çok sıkıydı. Savaşa gidilmedikçe, ‘Ermeni yurdu’ olarak Türkiye’den herhangi bir toprak parçası koparmak mümkün değildi.
LAİKLİK NEDEN ÖNEMLİYDİ
- Aydın Adnan Menderes Üniversitesi - Dr. Coşkun Türkan: Müttefik Devletler’in temsilcileri, Türkiye’de dini hukuk sisteminin uygulandığını ileri sürerek, etkinliklerini sürdürmenin yollarını aradı. Türk hukuk sisteminin yeterince laik olmadığını ileri süren Müttefik Devletler, ulus devlet anlayışıyla örtüşmeyen çoklu hukuk sistemini savunarak, avantaj elde etmenin yollarını aradı. Buna karşı Türk heyeti, 19’uncu yüzyılın ortalarından itibaren gerçekleştirilen hukuk reformlarını ve hukukta laikleşme adımlarını ileri sürerek, bu argümanları geçeriz kılmaya çalıştı. Bütün bunlar Türk hukukunun ulus-devlet anlayışıyla uyumlu hale getirilmesini ve laikleşmesini gündeme getirdi.
LOZAN NEDEN TAPU SENEDİ
- Kastamonu Üniversitesi - Prof. Dr. Mehmet Serhat Yılmaz: Türkiye’nin bağımsızlığını, egemenliğini ve diğer devletlerle eşit konum kazanması, uluslararası alandaki mevcudiyetinin tescili olan Lozan Antlaşması’yla olmuştur. Anayasa Mahkemesi kararlarında zaman zaman Lozan’a yapılan atıflarda, “Türkiye’nin tapu senedi” olduğu vurgusu ehemmiyet kazanmaktadır. Bir taraftan ulus devlet yapısının korunması, diğer yandan birlik sürecinde beklentilere cevap verebilmek adına ‘demokratikleşme’ çabaları Türkiye’yi ve süreci meşgul eden problem olarak görülmektedir.
‘GİZLİ MADDE’ İDDİASI
- Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi - Doç. Dr. Bengül Bolat: 1950’lerden itibaren çok partili hayat ‘Lozan’ söylemi üzerinde de kendini göstermiştir. 1970’lerde sadece CHP’nin ve İnönü’nün programı gibi algılanan süreç, 1980’lerden itibaren Lozan’ın delindiği, yine bağımlılık günlerine geri dönüldüğü, dış borçlar, IMF eleştiri söylemleri ile bütünleştirilmiştir. “2000’li yıllar, Lozan başarı mı hezimet mi?” tartışmaları, Lozan’la ilgili program yapılmasının engellenmesi haberleri, 100 yıl sonra gizli maddelerin açıklanacağı, iktidar hükûmetleri ile muhalefet arasındaki Lozan söylemleri üzerinden çekişmelerin en üst düzeye çıktığına şahit olunmaktadır.
ADALARIN DURUMU
- Gazi Üniversitesi - Prof. Dr. Necdet Hayta: Adalar üzerinde Osmanlı hâkimiyeti, 1911-1912 Trablusgarp Savaşı ve 1912-1913 Balkan Savaşları’nda fiilen altüst oldu. Önce İtalya, hemen arkasından Yunanistan, Adalar Denizi Adaları’na ayak bastılar. Türk delegasyonu Yunan işgalinde bulunan adalarla ilgili bazı isteklerde bulundu. Antlaşmanın 12’nci maddesiyle -Balkan Savaşları sonucunda, 30 Mayıs 1913’te imzalanan Londra Antlaşması uyarınca 14 Şubat 1914’te Osmanlı Devleti’ne bildirilen Büyük Devletler kararında olduğu gibi- Gökçeada, Bozcaada ve Tavşan Adaları Türkiye’ye bırakılmış, Yunanistan’ın işgalindeki diğer önemli adalar Yunanistan’da kalmıştır. Yunanistan’a bırakılan adalar için askerden arındırılmış bir statü öngörülmüştür.
SADECE TÜRKLER BAŞARDI
- Milli Savunma Üniversitesi - Dr. Müjdat Karagülmez: Birinci Dünya Savaşı’nın mağlup tarafları arasında, kendisine dikte edilen ağır barış antlaşmasını kabul etmeyerek bir bağımsızlık savaşı veren tek millet Türkler olunca Lozan’daki müzakereler tüm dünyanın ilgi odağı haline gelmiştir. Trianon Antlaşması ile topraklarının büyük bölümünü kaybeden Macarlar, Lozan’dan çıkacak neticelerin kendileri için de örnek olabileceğini düşünmüştür. Macar Meclisi ve Macar kamuoyu, Lozan’ı Türklerin büyük zaferi olarak nitelendirmiştir.
RESMİ TEK AZINLIK
- Londra Üniversitesi - Dr. Sebahattin Abdurrahman: Batı Trakya Türkleri, Osmanlı’nın çekilmesi sonrası bu coğrafyada varlıklarını günümüze kadar sürdüren Türk topluluklarından biridir. 1923 yılında Türkiye-Yunanistan arasında gerçekleşen zorunlu mübadeleden muaf tutularak Yunanistan’da bırakılan Batı Trakya Türklerinin azınlık statüleri ve hakları aynı yıl imzalanan Lozan ile belirlenmiştir. Günümüzde Yunanistan tarafından ‘Müslüman azınlık’ adı altında ülkede resmi olarak tanınan tek azınlıktır.