Lozan’da anadil hakkı var

Güncelleme Tarihi:

Lozan’da anadil hakkı var
Oluşturulma Tarihi: Eylül 27, 2009 00:00

Atatürk konusundaki kitaplarıyla tanınan İstanbul doğumlu İngiliz yazar Andrew Mango’nun son eseri piyasaya çıktı. “From the Sultan to Atatürk: Turkey” (Sultan’dan Atatürk’e: Türkiye) geçen salı günü Türkiye’nin Londra Büyükelçiliği’nde tanıtıldı. Kitap, Birinci Dünya Savaşı’ndan bugüne kadar ulaşabilen tek barış antlaşması olan Lozan’ı konu alıyor.

Türkiye’yi kuran bu antlaşmanın, bugün de tartışılan birçok konuda çözüm sunduğunu hatırlatan Mango, Kürt Açılımı’ndan Ermeni sorununa dek birçok konuda nüvelerin antlaşma metninde bulunabileceği görüşünde.

Yıllardır Türkiye tarihi ve Atatürk konusunda yazıyorsunuz. Peki son kitabınızda yeni ne var?
-Son kitabımı yazarken aklımda Türkiye’de bugün yapılan bir tartışma vardı. Bu tartışma çokkültürlülükle ilgili... Sevr’den Lozan’a kadar olan Türkiye tarihi, Türkiye açısından bir başarı öyküsüdür. Ama bir yandan da bu, çok etnisiteli ve çokkültürlü Osmanlı toplumunun tasfiyesine dair hüzünlü bir öyküdür. Bugünün bazı tarihçileri, bu hüzünlü yönü vurgulama eğilimindeler.

Bir örnek verebilir misiniz?
-Örneğin Ali Kemal’i rehabilite etme çabaları. İşgalcilerle işbirliği yapmakla suçlanan Osmanlı İçişleri Bakanı ve gazeteci Ali Kemal’in Türk milliyetçilerine muhalefetinin, hoşgörülü Osmanlı toplumunu devam ettirme arzusuna dayandığı iddiası öne sürülüyor. Kitabım, bu tür revizyonistlere bir cevap. Mustafa Kemal’in Türk ulusal hareketinin liderliğini devraldığı zamanda, Osmanlı sisteminin geri dönülemez biçimde çökmüş olduğunu öne sürüyorum.

Peki Atatürk, Osmanlı’nın hoşgörülü yaklaşımını Türkiye Cumhuriyeti’ne adapte edemez miydi?
-Çok etnisiteli toplumlar bir kez dağıldıkları zaman onları birleştirmek mümkün olmaz. Çok etnisiteli Bosna, düşmanlıklar başlamadan önce belki kurtarılabilirdi. Kıbrıs’ın çok etnisiteli yapısı da 1963-64’de korunabilirdi. Azeriler ve Ermeniler 1990’ların başında hâlâ beraber yaşayabiliyordu. Ancak şimdi umulabilecek olanın en iyisi, aralarındaki çitlerin ötesinden iyi komşuluk ilişkileri kurmaları. Mustafa Kemal, Türk ulusdevletinin yaratılmasının, Anadolu ve Doğu Trakya Müslümanlarının emniyet içinde yaşayıp huzurla gelişmesi için tek yol olduğunu görmüştü.

ZIMNEN YOK SAYILDI

Güncel tartışmalardan biri de, Kürtlerin Kurtuluş Savaşı’na katkısı... Konunun uzmanı bir tarihçi olarak ne düşünüyorsunuz?

-Kürt aşiretleri o dönemde de bölünmüş haldeydi. Kimisi Türk ulusal hareketinin yanında yer alırken, kimileri bu mücadeleye soğuk baktılar, kimileri de İngiliz kartını kendi yararlarına kullanmaya çalıştılar.

Kitabınızda, Lozan Antlaşması’nın mahkemelerde Türkçe dışında dillerin kullanılmasını garanti eden 39. Madde’sini hatırlatıyorsunuz. Sizce Atatürk bu maddenin uygulanmasını ertelemiş miydi?
-Atatürk zamanında çokkültürlülük, Türkiye Cumhuriyeti’nin parçalanmasına neden olurdu. Lozan Antlaşması’nın dil haklarıyla ilgili maddelerinin zımnen yok sayılması da böyle açıklanabilir. Atatürk’ün endişesi bütünlüğü korumaktı. Modeli ise, eşit yurttaşlık, ortak dil ve kültür temelinde merkezileşmiş bir ulus olan Fransa idi.

Bugün hayatta olsa Atatürk örneğin Kürt Açılımı hakkında ne düşünürdü?
-Bugün Fransa bir nebze çokkültürlülüğü kabul etse de, ortak kültür konusunda ısrarcı. Eminim ki Atatürk de bugünün değişen şartlarında aynı sonuca varırdı. Zaten 1924’e kadar “yerel özyönetim” modeline (özellikle de Sovyet tipine) ancak görünüşte bağlı kalmıştı. Yapacağı reformların önünde engel teşkil ettiğini görür görmez bunu terk etti.

ERMENİSTAN ARTIK DIŞ SORUN

Osmanlı hükümeti, 1918 yılında İtilaf devletlerine ateşkes için yaklaşmaya çalıştığında, ünlü Osmanlı Ermenisi Nubar Paşa bağımsız Ermenistan için bastırıyordu. Patriklik de İstanbul’daki Osmanlı egemenliğini bitirmek istediğinden ilişkileri koparmıştı. Bugünkü Ermeni açılımı ise, bir dış siyaset konusu. Atatürk’ün istisnasız tüm komşularıyla iyi ilişkiler kurmak istediğini biliyoruz. Ama ulusal çıkarlardan da ödün vermiyordu.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!