Güncelleme Tarihi:
İsrail’de kimse Livni’yi hapiste görmek istemiyor. Ancak dünyanın çeşitli yerlerinden gelen uyarı işaretleri eninde sonunda birilerinin tutuklanabileceği gerçeğinin İsraillilerin gözünü açması ve mantıklı düşünmelerini sağlaması gerekiyor.
Levy, Livni’nin bir anda Sudan Devlet Başkanı Ömer Beşir’le aynı kefeye girmesinin sorumluluğunun hem dünyanın hem de İsraillilerin üzerinde olduğunu belirtiyor. Zira dünya kamuoyu İsrail’in Gazze Savaşı’nı araştırmadığını görünce bu işi kendi yapmaya karar verdi.
İsrail Dışişleri Bakanlığı bugünlerde Öfke Bakanlığı’na dönüştü. Levy daha önce televizyon dizisi yüzünden Türkiye’yle, bir gazete makalesi yüzünden İsveç’le ya da en önemli yazarının 150’inci doğum gününü kutladı diye Norveç’le yaşanan gereksiz gerginliğin bugün de İngiltere’yle yaşanmaması gerektiğini ifade ediyor.
İsrail sırtındaki kamburu görmüyor. Dünyanın yarısını suçlamaktansa Tel Avivlilerin artık dönüp kendi kusurlarına bakmaları gerekiyor. En son İsrail’in Londra büyükelçisi Ron Prosor Livni olayıyla ilgili “İngiltere’nin bir sorunu olduğunu” söylemişti. Ancak Levy, bu kendini beğenmiş açıklamalara karşın asıl sorunu olanın İngiltere’nin kendisi olduğunu belirtiyor.
Sadece dünya İsrail’e karşı değil İsrail de dünyaya karşı tavır alıyor. Nobel Barış Ödülü’nü aldığı sırada yaptığı konuşmada ABD Başkanı Barack Obama adil savaşın üç özelliğini ortaya koydu: kendini savunmak için elinde başka yol kalmamıştır, kullandığı güç karşı tarafın kullandığı güçle orantılıdır ve sivillere zarar vermekten mümkün olduğunca kaçınılmalıdır.
İsrail’in Gazze Savaşı’nın bu üç maddeden birincisine uygun olup olmadığı yönündeki tartışmalar süredursun ikinci ve üçüncü maddelerin ihlal edildiğini herkes biliyor: İsrail orantısız güç kullandı ve sivillere zarar gelmemesi için elinden geleni yapmadı.
Dolayısıyla dünyanın geri kalanı Gazze Savaşı’nın adil bir savaş olmadığını düşünüyor. Levy İsrail’in de bu gerçeği kabullenmesi gerektiğini ve İsrail’in kendi kendine standartlar belirleyemeyeceğini belirtiyor. İsrail etiği ve uluslararası etik diye bir şey olamaz. Savaşın etiği bir tanedir ve İsrail’in de tabi olduğu uluslararası hukuk standartlarıyla belirlenmiştir.
İngiltere’nin hukuk sistemi taraflı, Goldstone raporu yaşan söylüyor, Uluslararası Af Örgütü Yahudi karşıtı, İnsan Hakları İzleme örgütü düşmanca tavırlar içinde. İsraillilerin bir kısmı kendi uydurdukları bu sahte gerçeklere dair hiç şüphe taşımıyor. Levy bu durumda neden hiç kimsenin Richard Goldstone’u Yugoslavya ya da Ruanda’da yalancılıkla suçlamadığını ya da Uluslararası Af Örgütü’nün Sudan’la ilgili yorumlarını neden sorgulamadığını merak ediyor.
Ortada savaş suçu olmadığını varsaysak bile İsrail’in durumu araştırmayı ve İsrail’in gün geçtikçe kötüleşen konumunu dikkate almaması bir hata. Dünya İsrail’i sıkı standartlara tabi tutuyor. Kendini dünyanın bir parçası olarak gören bir ülkeye de böyle davranılması gerekiyor. İsrail Ortadoğu’daki tek demokrasi olmakla övünüyor ancak bunun bir bedeli var: İsrail’e uygulanan sert kriterlere uyum sağlanması.
Livni İngiltere’de hapse girmeyi hak etmiyor olabilir ancak İsrail’in uluslararası arenadaki konumuna vurduğu darbenin hesabını vermesi gerekiyor. Livni’nin aynı zamanda İsrail’in gün geçtikçe Sudan’a benzemeye başladığını da ilk fark eden kişi olması gerekiyor. Zira bugün hem İsrail hem de Sudan dünyayı göz ardı etmeye çalışıp küçümsemeyle yaklaşıyor.