Liseliler tangoyu sevdi

Güncelleme Tarihi:

Liseliler tangoyu sevdi
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 25, 2000 00:00

Haberin Devamı

İstanbul Maltepe'deki Marmara Koleji'nde iki yıldır tango rüzgarı esiyor. Kursa en fazla rağbet erkek öğrenciler ve kadın öğretmenlerden.

Genç adam, karşısındaki kadının gözlerine bakmaktan çekiniyordu. Onu yıllardır tanıyordu aslında. Günün büyük bir bölümünde gördüğü yüzlerden biri onundu. Ama ona karşı hep dikkatli olmuş, mesafeyi hep korumuştu. Oysa şimdi elini tutması, gözlerinin içine bakması gerekiyordu. Yüzü kızardı, terledi. O sırada dans hocasının sesi duyuldu: ‘‘Onun öğretmenin olduğunu unut!’’

Kavalye fazla dam eksik

Bu hayali sahne, Marmara Koleji'nde tango yapan küçük grubun iki yıl önceki ilk dans derslerinde sık sık yaşanmış. En azından öğretmen ve öğrencilerden oluşan çiftlerin anlattıkları bunu gösteriyor. Peki tango merakı nasıl başlamış? Cevabı basit: Tesadüfen...

Profesyonel dansçı Yılmaz Köksal, iki yıl önce Deniz Harp Okulu'nda dans dersleri vermeye başlıyor. Deniz Harp Okulu, Marmara Koleji'nin kardeş okulu. Kolejin rehber öğretmenlerinden İlknur Karabel dans derslerini öğrenince rehberlik servisi kanalıyla aynı etkinliği kendi okullarına da taşımaya karar veriyor. Yılmaz Köksal da kabul edince dans kampanyası başlıyor.

Duyurular, ilanlar, sözlü anlatımlar derken okulun bütün öğrenci, öğretmen ve hatta veliler başlayacak olan dans derslerinden haberdar ediliyor. Ama ne yazıkki, tangoya erkek öğretmenler hiç ilgi göstermiyor. İşin garip tarafı, liseli kız öğrenciler de tango yerine popüler müziğin danslarını tercih ediyor. Uzun lafın kısası, tangoya bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda kadın öğretmenle, birkaç erkek öğrenci ilgi gösteriyor. Hal böyle olunca da kadın öğretmenlerin kavalyesi hazırlık sınıfından beri adım adım büyüttükleri kendi öğrencileri oluyor.

İlk dans dersleri bir hayli sancılı geçiyor. Erkek öğrencilerin öğretmenleriyle dans etmeye alışması bir hayli zaman alıyor. Üstelik yıllardır bir arada oldukları öğretmenleri de bu zorluğu aşmak için ellerinden gelen yardımı(!) gösteriyor. Nasıl mı? Rehber Öğretmen Birsel Kutlu anlatıyor:

‘‘Bakmayın şimdi koca adam olduklarına. Hepsini 12 yaşından beri tanıyorum. Elimizde büyüdüler. Dansa ilk başladığımızda çok zorluk çektiler. Kavalyem olan Erdener ya da Onur'la dans ederken dans hocamız onlara tangonun gözlerin içine bakılarak yapılması gereken bir dans olduğunu anlatmaya çalışıyordu. Gözlerime bakarken ikisi de kıpkırmızı olurdu. Ben de onları güldürecek mimiklerle daha da zor duruma düşürmeyi ihmal etmezdim. Ama şimdi kesinlikle alıştılar.’’

Öğretmen eşleri de katıldı

Tango grubunun diğer üyelerinden ikisi ise, İlknur Karabel ve Meltem Tunç. Onlar da öğrencilerinin kavalyeliğinden son derece memnun. Gerçi İlknur Karabel bir süredir eşini de tango öğrenmeye ikna etmiş durumda. Ama yalnızca haftasonları. Üstelik her ikisi de erkek öğrencilerin saygısı ve nezaketinden dem vuruyor.

Peki öğrenciler ne düşünüyor? Lise 2. sınıf öğrencisi Erdener Baran dertli. Kız öğrencilerin tangoya olan ilgisizliğinden dert yanıyor:

‘‘Küçüklüğümden beri tangoyu çok severdim. Okulumuzda böyle bir imkan bulunca da hemen katılmak istedim. Ama kız arkadaşlarımız nedense tango yerine rap, rock'n roll gibi diğer dansları öğrenmek istedi. Ama ben öğretmenlerimden çok memnunum.’’

Profesyonel bir dansçı ve kareograf olan Yılmaz Köksal da Marmara Koleji'ndeki küçük dans grubundan oldukça memnun. ‘‘En sevdiğim dans grubum’’ dediği bu kolejli grup şimdiden bir hayli aşama da katetmiş. Mesela birkaç televizyonun haber programına konu olmuşlar. Geçtiğimiz Öğretmenler Günü'nde canlı olarak yayınlanan bir televizyon programında dans etmişler. Geçmişte müzisyen Yurdaer Doğulu ve Hakan Peker'le çalışan Köksal, grubuna yalnızca tango öğretmekle kalmıyor. Onlara vakit buldukça diğer dünya danslarının yanısıra rock'n roll'u da öğretiyor. Köksal, Marmara Koleji'nin tango grubunu şöyle değerlendiriyor:

‘‘Mesleklerinde oldukça başarılı ve zeki insanlar bile vücutlarını kullanmakta güçlük çekerler. Birçok insan mesela omuzlarını kullanmasını bilmez. Oysa dans sihir gibidir. İnsana kendini ifade etmesini öğretir. Bu grupla iki yıldır çalışıyorum. Aramızda inanılmaz bir duygusal bağ kuruldu. Eğer dans öğretmeyi öğrendiler mi derseniz. Evet! Herhangi bir yerde, herhangi bir amaçla kendilerini ortaya koyacak kadar dans edebiliyorlar.’’

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!