Güncelleme Tarihi:
Şu an 50’li yaşlarında olan kuşak, Y ve Z kuşağıyla birlikte çalışmayı öğrenmeli. Yanlarına genç, farklı gözle bakan yeni kuşaklar alsınlar. Böylece gençlere tecrübelerini aktarırken, gençlerin bakış açılarından öğrenecekler.
Kitabın alt başlığı ‘Dijital Çağın Liderlik Sırları’. Bu, alışageldiğimiz bir yöneticilik el kitabı mı?
- Bunu yapmazsan öleceksin kitabı.
Çok netsiniz.
- Yeni liderliği yakalayamayan liderler yok olacak, şirketler batacak. Dijital çağın liderliğini ve bu liderliğin yollarını anlatıyorum. Bu formülü uygulamayanlar yok olacak. Bundan eminim.
Nasıl bu kadar eminsiniz?
- Eskiden bu yana birtakım şirketlerin hayatları süreli. 300 yıllık şirket de vardı, 50 yıllık da 5 yıllık da. Ama dünyanın en büyük 500 şirketine baktığımızda birçoğunun el değiştirdiğini ve yok olduğunu görüyoruz. Birçok marka yok oluyor. Hayat o kadar büyük bir değişim içinde ki!
-Kitapta görüşlerine yer verdiğiniz yöneticilerden biri “Türkiye iş alemi daha demokrat bir yönetime hazır değil” diyor. Hemfikir misiniz?
- Hayır değilim. Bence temsili demokrasinin de ötesinde, Türkiye bilfiil katılımcılığa hazır.
Usta-çırak ilişkisi bitti artık çırak-çırak var
Dijital çağın, Sanayi Devrimi’nden sonra iş dünyasını en çok etkileyen dönem olduğunu söylüyorsunuz. Sanayi Devrimi’ni ıskalayan Türkiye dijital çağı yakalar mı?
- Yakaladı bile. Sağ olsun, Türkiye’nin birbirinden iyi telefon operatörleri ve Türk Telekom sayesinde çok iyi bir durumdayız. Bunu şimdi ikinci ve üçüncü aşamaya hızla getirmemiz gerekiyor. O da dijital kabiliyetleri kullanarak işleri yeniden modellemek.
Ya tevellütü daha eski olanlar? Onlara “Devriniz geçti, hadi evinize gidin” mi denecek?
- Hayır. Şu an 50’li yaşlarında olan kuşak, Y ve Z kuşağıyla birlikte çalışmayı öğrenmeli. Çok basit bir metot. Yanlarına çok genç, farklı gözle bakan insanlar alsınlar. Böylece tecrübeli kuşak gençlere tecrübelerini aktarırken, gençlerin bakış açılarından öğrenir. Avrupa’da Y ve Z kuşağı çok az olduğu için böyle bir lüksleri yok. Bizim gibi gençlerin sayısal üstünlüğü olan ülkelerde, konvansiyonel kuşağın gençlerin bakış açılarından ve iş yapma yöntemlerinden faydalanarak işlerini tekrar modellemeleri gerekiyor.
Usta-çırak ilişkisi, çırak-çırak ilişkisine mi dönüşecek?
- Ya iki usta, ya iki çırak. Roller değişebilir. Kurulan her şirkette iki kuşağa da ihtiyaç var.
Artık iş değil, meslek değiştireceğiz
Okuduğum bir ekonomi makalesinde artık insanların iş değil meslek de değiştirecekleri, bir ömürde birden fazla mesleği icra edecekleri yazıyordu. Bu, mümkün mü gerçekten?
- Ben de buna çok inanıyorum. Dört-beş meslek yapılacak. Öğrenme ortamı kolaylaştıkça ve çoğaldıkça, kişiler de merakları doğrultusunda yeni konuları öğreniyorlar. 20 yıl önce merak etmediği bir konudan zevk alırsa çalışmaya devam ediyor. Ve bu çalışmaların sonunda kendi kendine bir uzmanlık yaratıyor ve keyif aldığı konu onun uzmanlığı oluyor. Eskiden iş bulmak da bu kadar kolay değildi. Şimdi artık bu imkânlarla bütün dünyada para kazanma fırsatları o kadar çok ki.
Bu cümlenizi okuyan ve halihazırda işsiz olanlar soracaktır: Madem öyle ben neden işsizim?
- Bizim bir vakfımız var: Genç Liderliği ve Girişimciliği Destekleme ve Eğitim Vakfı. Dört yıldır işşiz gençleri, üniversite mezunu olup iş bulamadığını söyleyen 4 bin genci eğittik. Binine de iş kurdurduk. Diyelim ki genç, makine mühendisliğinden mezun oldu. Otomotiv sektöründe iş arıyor. Ve otomotiv sektöründe o dönemde iş imkânı kısıtlıysa kendisini 6 ay-bir yıl işsiz bırakıyor. Hayır diyorum ona, bir yerden başlamalısın. Git bir süpermarkette kasada dur, iş hayatını öğren. Kimler, ne satın alıyor? Komşularına git, kim nerede çalışıyor bunu öğren. Network yap. Bir manifaturacı komşun varsa, git onun stoklarını internete gir. En çok satan malını öğren, ona yardım et, o sana iş kapılarını açacaktır. Ama sen makine mühendisliği okudun diye iş makine mühendisliği olmak zorunda değil. Mesleğe değil hayata odaklansınlar.
“İş arama yöntemini değiştir” mi diyorsunuz?
- Evet, tam da bu. Değer katabileceğin alanı bul. Bilabedel o kuruma git ve bunu göster. Kurum senin farkını görecek ve seninle kazan-kazan ilişkisine girecektir. Şimdi İş-Kur’la bir çalışmaya başladık. Onların danışmanlarını İstanbul’da bu yönteme yönelik eğitiyoruz. Onlar devam ettirecekler.
Siyaset de değişmeli
İş dünyasındaki liderlik değişimi siyasetteki liderlik için de geçerli mi?
- Tamamen geçerli. Belediye seçimlerinde keşke her bir adayın programına evet-hayır desek. Seçilen de o evet-hayır’ı bir hedef olarak alsa ve bize hedeflerinin sonucunu bildirse. Şirketler böyle yönetiliyor. Siyasetçi bir hedefle geliyor ve yıllar içinde o hedef unutuluyor. Sonuçta biz de ölçmüyoruz, söylediklerini yapıp yapmadıklarını...
Dijital çağa ayak uydurmayan, katılımcı bir siyaseti gözetmeyen siyasileri de aynı akıbet mi bekliyor?
- Kesinlikle. Ama siyasi liderliğin değişimi, ülkelerin gelişmişlik düzeyiyle ilgili. Demokrasiyi içine sindirmiş, gerçek anlamda katılımcılığa açık olan beldelerde başlayacak bu değişim. Mutlu bir azınlık seçilip istediği gibi yönetmeyecek. Bu yöntem İskandinavya ve İsviçre’de başlar gibi geliyor bana. Türkiye’deyse başlangıç noktası Ege olur diye düşünüyorum.