Güncelleme Tarihi:
Kaddafi’nin uzun yıllar boyunca kendisine karşı muhalefet gelişebileceği endişesiyle orduyu sistematik olarak zayıflatması Libya’daki tabloda en etkili faktör oldu.
Mısır’da ordu olayların yaşandığı üç hafta boyunca tarafsızlığını korumuş, en azından sokaklardaki halka dokunmamıştı. Mısır’ın öncesinde Tunus’ta da olaylar benzer şekilde ilerledi. Ancak Libya’da durum daha farklı görünüyor. Ordunun bir kısmı halkın saflarına geçerken, bir kısmı ise Kaddafi’ye sadakatini koruyor.
Mısır ordusu olaylar sırasında bütünlüğünü ve profesyonelliğini yitirmemiş ve bir istikrar öğesi olarak ülkedeki düzeni sağlamıştı. Dolayısıyla Hüsnü Mübarek’in istifasının ardından seçimlere kadar geçecek sürede de Mısır en güvenilir kurum olarak görülen askerlerin eline kaldı. Meydanlardaki halkın sürekli olarak askerlere sevgi ve dayanışma göstermesi de olaylar sırasında yaşanan şiddet olaylarının ve kanın artmasını önledi.
Libya ordusunun benzer bir rol oynaması pek olası görünmüyor çünkü Libya’da ordu zayıf ve moralsiz. Bunda da en önemli sebep Kaddafi’nin yıllar boyunca uyguladığı ve kendisine karşı muhalefeti önleme amacı güden orduyu zayıflatma politikaları.
Kaddafi’nin devrilmesi ordunun komuta kademesinin de sonu anlamına geliyor. Çünkü Kaddafi’nin yıllar süren sistematik temizlik politikalarıyla ordu üst kademeleri Kaddafi’ye sadık subaylardan ibaret bir kurum haline geldi.
DARBE GİRİŞİMLERİ KANLI BİTTİ
Siyasi olarak örgütlenme ihtimali olan herkesi ortadan kaldıran Kaddafi, 1976’da, bir yıl önce düzenlenen bir askeri darbe girişiminin sorumlusu 22 subayın infaz emrini verdi. Mayıs 1984’te, yurtdışına sürgün edilen Libyalıların yanı sıra halkın desteğini de kazanan bir başka başarısız darbe girişimi de büyük infazlarla sonuçlandı.
Daha sonra 1993’te bir grup üst düzey subayın Kaddafi’ye darbe girişiminde bulundukları iddialarının ortaya çıkmasıyla Kaddafi de baskı stratejisini daha da sertleştirdi. Ordunun üst kademelerinde periyodik temizlikler yapan Kaddafi, iktidarına tehdit oluşturması olası bütün isimleri temizleyerek yerlerine kendisine sadık askerler oturttu.
Öte yandan ordunun içinde Kaddafi’nin birbiriyle pek anlaşamayan iki oğluna bağlı, çatışan milis grupları olduğu da ifade ediliyor.
"PARALI ASKERLER AFRİKA'DAN GELDİ" Trablus’un dün istifa eden Hindistan Büyükelçisi Ali el Esavi, göstericilere kurşun sıkanların Libya ordusuna mensup askerler değil, Afrika ülkelerinden gelen paralı askerler olduğunu belirtti. “Bu insanlar Afrika’dan geliyor, Fransızca ve başka diller konuşabiliyorlar” diyen Esavi kendisine OPEC üyesi bir ülkeden istihbarat geldiğini söyledi. Esavi, Libya ordusunda görev yapan bazı askerlerin de göstericilerin saflarına geçtiğini ifade ederek “Libyalı askerler yabancıların gelip Libya vatandaşlarını öldürmesine seyirci kalamaz. Dolayısıyla halkın yanında yer alıyorlar” dedi.
Bu arada bu baskı politikaları özellikle alt kademelerde, Kaddafi karşıtı bir tavır gelişmesine ve bazı kesimlerin “Başkomutan Albay Kaddafi”ye sırt çevirmelerine de yol açmış gibi görünüyor.
Daha şimdiden başta Kaddafi’nin özel korumalarından oluşan Muhammed el Migraif Tugayı olmak üzere birçok askerin taraf değiştirerek protestocuların tarafına geçtiği belirtildi. Dün de Malta askeri yetkilileri yaptıkları açıklamalarda iki Libya Hava Kuvvetleri pilotunun göstericilerin üzerine ateş açmayı reddederek kendilerine sığındığını öne sürmüştü.
Bir grup Libyalı subay da açıklama yayınlayarak silah arkadaşlarına “halka katılmaları” ve Kaddafi’nin devrilmesi için çalışmalarını istedi. Subaylar Libya askerlerine Trablus’a yürüme çağrısı yaptı.
Ancak ordunun geri kalan kısımlarının Kaddafi’nin oğlu Seyfülislam’ın dün söylediği gibi “son kurşuna kadar savaşacaklarını” beklemek yanlış olmaz. Dahası Kaddafi’nin iktidardan çekilmesi durumunda oğullarının arasında yaşanacak bir gerginlik, sokaklarda milisler arası silahlı çatışmaların yaşanmasıyla da sonuçlanabilir.
Bu da önümüzdeki günlerde Libya’da sivil can kaybının artabileceği anlamına geliyor.
http://twitter.com/HurriyetPlanet