Güncelleme Tarihi:
BUNCA ZAMANDIR NİYE ORALARDA YOKMUŞUZ
“Anadolu’yu merkez aldığınızda, en kuzeydeki Baltık ülkelerine, en doğudaki Çin’e, en güneydeki Hindistan’a, en batıdaki Kuzey Afrika topraklarına ve Cebelitarık Boğazı’na kadar her yerde izimiz vardır. Bu ülkenin ve bu milletin tarihini bilmeyenler, attığımız her adımda bize ‘Burada ne işimiz var?’ diye soruyorlar. Halbuki asıl sorulması gereken soru, ‘Biz bunca zamandır niye oralarda yokmuşuz?’ olmalıdır.
(Türkiye’nin izlediği politikanın, boyundan büyük işlere kalkışarak başını belaya sokma veya hakkı olmayan yerle müdahalede bulunma olmadığını belirterek) Tam tersine hem kendimiz hem dostlarımız hem de tüm insanlık için gecikmiş bir hak temsili mücadelesi içindeyiz. Suriye’de yürüttüğümüz harekâtların amacı budur. Doğu Akdeniz’de izlediğimiz politikanın gayesi de budur. Son olarak meşru Libya yönetimiyle yürüttüğümüz çalışmalar da bu çerçevededir. Yunanistan ve onu destekleyen kimi ülkeler, uzunca bir süredir Türkiye’yi adeta denize adım atamaz hale getirmenin hazırlıkları içindeydi. Akdeniz’e komşu kimi Arap ülkeleri ile İsrail’in de benzer çabalar içinde olduğunu biliyoruz. Bizim, durduk yere kimseyle maraza çıkarmak, kimsenin hakkını, hukukunu gasp etmek gibi bir niyetimiz yoktur. Bıçak gırtlağa dayanana kadar da sükunetimizden asla taviz vermedik ancak geldiğimiz noktada artık bu suskun ve çekingen politikayı sürdürme lüksümüz yoktur.
TÜRKİYE’YE ÖYLE BİR KİNLERİ VAR Kİ...
Şayet KKTC ve Libya ile başlattığımız süreçlerden vazgeçersek bırakınız ekonomik faaliyetleri, bize denize girecek kıyı, olta atacak sahil bile bırakmayacaklar. Karşımızdakilerin hak, hukuk, adalet, ahlak, insaf diye bir dertleri kesinlikle bulunmuyor. Türkiye’ye ve Türk milletine karşı öyle bir kinleri var ki ellerinden gelse bizi sadece Anadolu’dan söküp atmakla kalmayacak, dünyadan kökümüzü kazıyacaklar. Hamdolsun ülkemiz artık bu tür niyetlere, bu tür sinsi veya açık saldırılara karşı kendi hakkını, hukukunu, çıkarlarını koruyabilecek güce, iradeye, imkâna sahiptir.
ULUSLARARASI HUKUKA UYGUNDUR
Ülkemizin KKTC ve Libya ile yaptığı anlaşmalar uluslararası hukuka, BM sözleşmelerine, diğer yerlerdeki benzer örneklere tamamen uygundur. Akdeniz’de en uzun kıyı şeridine sahip Türkiye’nin balıkçılıktan ancak yüzde 1 oranında pay alabileceği bir düzene elbette razı olmayacağız. Aynı şekilde deniz altındaki hidro-karbon aranması ve işletilmesinden tamamen dışlanmış bir Türkiye’ye rıza göstermemizi, kimse bizden beklemesin.
Bizim gerek kıta sahanlığı, gerek münhasır ekonomik bölge ve deniz yetki alanları meselesinde yerleşik uygulamalara aykırı hiçbir adımımız yoktur. Libya ile yaptığımız deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasına dair mutabakat muhtırasının, kendi hukukumuzla da uluslararası hukukla da çelişen yönü bulunmuyor.
GEREKİRSE DESTEĞİ ARTTIRACAĞIZ
Netice itibarıyla Türkiye ne Suriye’de attığı adımlardan, ne de Libya ile vardığı mutabakattan kesinlikle geri dönmeyecektir. Meşru Libya yönetimini yıkmaya yönelik çabaların yoğunlaşmasının sebebini gayet iyi biliyoruz. Son dönemde meşru Libya yönetimine çok ciddi desteklerimiz oldu. Gerekirse bu desteklerin askeri boyutuna attıracak, karada, denizde ve havada her türlü imkânı değerlendireceğiz.”
GAZİ MUSTAFA KEMAL LİBYA’DA NE ARIYORDU
- CUMHURBAŞKANI Erdoğan, özellikle CHP’den gelen ‘Libya’da ne işimiz var’ eleştirilerini genç bir subay olarak İtalyanlara karşı bölgede mücadele veren Mustafa Kemal örneğiyle yanıtladı. Erdoğan, “Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal’in Libya’da verdiği mücadeleyi de unutmamalıyız. Madem Libya’nın bizimle ilgisi yok öyleyse Gazi Mustafa Kemal orada ne arıyordu? Canını tehlikeye atma pahasına hangi mücadeleyi veriyordu? Demek ki Libya bizim için gerekirse, canımız pahasına yanında yer almamız gereken bir yerdir” diye konuştu.
KADDAFİ’YLE HARİTA ÜZERİNDE KONUŞMUŞTUK
DÖNEMİN Libya Devlet Başkanı Kaddafi ile bu meseleyi harita üzerinde konuşmuş, kendisiyle anlayış birliğine varmıştık. Ülkemizin Libya’ya bakan kara bölümüyle, Libya’nın ülkemize bakan kara bölümü arasındaki deniz yetki alanı çakışması, uluslararası mevzuata ve uygulamalara göre bize bu hakkı veriyor. Bölgedeki karışıklıklar sebebiyle, mutabakat metninin hukuki zemine taşınması biraz gecikti.
TÜRKİYE VE LİBYA DENİZDEN KOMŞUDUR
Meşru Libya yönetimiyle 27 Kasım’da yaptığımız anlaşma, bundan 10 yıl önce hazırlanan haritalar üzerinden yürümüş ve neticelenmiştir. İnşallah bu anlaşmanın gereklerini tümüyle yerine getireceğiz.
Türkiye Libya denizden komşudur. Deniz yetki alanlarımızın çakıştığı nokta itibariyle biz Libya ile Akdeniz’de her türlü işbirliğine, her türlü ortak çalışma yürütmeye hak sahibiyiz. Bugün Kuzey Afrika’nın her yerinde olduğu gibi Libya’da da sayıları milyonla ifade edilen ve kendilerini Anadolu halkıyla kardeş gören soydaşlarımız bulunuyor. Kuzey Afrika’daki Arap kardeşlerimizin ülkemize olan derin muhabbetini, bölgeyi ziyaret etmiş herkes bizzat görmüştür, yaşamıştır.
SEYDİALİREİS’E İLK KAYNAK
- YENİ Tip Denizaltı Projesi’nin ilk denizaltısı Pirireis, dün Gölcük Tersane Komutanlığı’nda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da katıldığı törenle havuza çekildi. Erdoğan, 5’inci denizaltı Seydialireis’in ilk kaynağını da yaptı.
BİLİM İNSANLARIMIZIN GÖÇÜ TERSİNE DÖNDÜ
- Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün akşam Dolmabahçe Sarayı’nda düzenlenen İlim Yayma Ödülleri törenine katıldı. “Eskiden yurtdışına giden bilim ve araştırma insanlarımızın göçü, artık tersine dönmüş durumdadır” diyen Erdoğan, şöyle konuştu: “Fikirle, yazıyla ve amelle ilim peşinde ömür harcayan ecdadın tıptan, astronomiye, mühendislikten sosyal bilimlere kadar her alanda sergilediği başarıları iftiharla yad ediyoruz. Nasıl oldu da bugün ilmin neredeyse her alanında böylesine geriye düştük, bizden ilham alarak yola çıkanlar şimdi fersah fersah önümüze geçmişken nasıl oldu da biz bugün sahip bulunduğumuz mirasımızın bile farkına varamaz hale geldik? Bu sorular üzerinde cesaretle düşünüp doğru cevapları bulmadan coğrafyamızın ve kardeşlerimizin yaşadığı sıkıntıları çözemeyiz.”
‘HANUKA’ KUTLAMASI
CUMHURBAŞKANI Tayyip Erdoğan, Musevi vatandaşların ‘Hanuka Bayramı’ dolayısıyla yayınladığı mesajda “Farklılıkları zenginlik gören; din, dil ve ırk ayrımı yapmayı reddeden köklü bir medeniyetin mensupları olarak, her bir vatandaşımızın inancını özgürce yaşayabilmesine önem veriyoruz” diyerek özetle şöyle devam etti: “Son 17 yılda hayata geçirdiğimiz reformlarla din ve vicdan özgürlüğünün önündeki engelleri tek tek kaldırdık. Hiç kimsenin inancından, kılık ve kıyafetinden dolayı ötekileştirilmesine asla müsaade etmedik. 82 milyonu bir arada barış içinde yaşatan hoşgörü ikliminin ırkçı, ayrımcı ve aşırıcı gruplar tarafından zehirlenmesine izin vermedik. Tüm Musevilerin Hanuka Bayramı’nı tebrik ediyor, kendilerine esenlikler diliyorum.” -ANKARA