Oluşturulma Tarihi: Aralık 22, 2003 00:00
Libya lideri Muammer Kaddafi'nin, kitle imha silahı programlarının tasfiyesi ve nükleer tesislerin Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) denetçilerine açılması yönünde aldığı karar, dünya liderleri tarafından takdir ve memnuniyetle karşılandı. Karar, ABD Başkanı George Bush tarafından, ''Amerikan politikasının başarısı'' olarak nitelendirilirken, Libya'nın bu adımının arkasında, ekonomik sıkıntı, iç baskı ve şahsi girişimlerin etkisi olduğu görüşü bir olasılık olarak ele alındı. BBC'nin internet sitesinde verilen
haber-yorumda, Kaddafi'nin, yaÅŸanan zorluklar nedeniyle ülkesine kazandırdığı yeni çehreyle ilk kazanımının, ABD'nin Libya politikasında yapacağı deÄŸiÅŸiklikler olacağı tahmini dile getirildi. Washington yönetiminin bu karardan sonra Libya ile arasındaki diplomatik iliÅŸkileri yenileyeceÄŸi belirtiliyor. Karar, Libya'nın, 1986 yılında alınan ve Amerikan petrol ÅŸirketlerinin Libya'dan ayrılmasını öngören Amerikan yargısının kaldırılmasını ve ABD ile iliÅŸkilerin yeni bir raya oturtulmasını amaçlayan siyaset çerçevesinde atılmış bir adım olarak yorumlanıyor. Kaddafi'nin, 1980 yılında ABD ile iliÅŸkilerin kesilmesinden çok darahatsız olmadığı ve Libya'nın bel baÄŸladığı petrol ÅŸirketlerinin ülkeyi terk etmesinin, Amerikan petrol sektörünü de olumsuz yönde etkilediÄŸi biliniyor. ABD'nin, ''Kaddafi'ye, terörizme uluslararası destek vermenin tehlikeli bir siyaset olduÄŸunu göstermek için'' 1987 yılında Trablus ve Bingazi'yi bombalamasının ardından, BM'nin, Pan Am uçağının Lockerbie üzerinde sabote edilmesinden sorumlu tutarak Libya'ya 1992 yılında yaptırım uygulamaya baÅŸlaması, Kaddafi'nin ülkesini yalnızlığaitti. 1990'lı yıllarda üstündeki ağır yükü hafifletmeye çalışan Libya, 1998'de, Lockerbie sanıklarından ikisini iade etmeyi kabul ederek Batıile iliÅŸkilerini yumuÅŸatma çabasına girdi. Sonraki 4 yıl içinde Avrupaile baÄŸlarını tazeleyen Libya'ya uygulanan tekyanlı ABD yaptırımları devam ederken, BM yaptırımlarını askıya aldı. Lockerbie eyleminin sorumluluÄŸunu resmen üstüne alan Libya, tazminat ödemeyi kabul etti ve uzun süren görüşmeler, BM yaptırımlarının kalkmasıyla sonuç buldu, ancak ABD yaptırımları devam etti. Libya'da siyasi ve ekonomik deÄŸiÅŸiklik isteyen ABD, Trablus yönetiminden, nükleer silah programlarına son vermesini talep etti. Kaddafi, Libya'nın siyasi tarihi göz önüne alındığında reform olarak nitelenen adımları ilk bakışta şüpheyle karşılarken, daha sonradanışmanları tarafından, ekonomik baÅŸarının ve diplomatik saygınlığın buna baÄŸlı olduÄŸu söylenerek ikna edildi. İç baskılar ve köktendincilerin 1990'lı yılların sonlarındaki isyanı, ekonomik unsurlar içeren siyasi tutumun deÄŸiÅŸmesi gerektiÄŸini gösterdi. Libya'da siyasi deÄŸiÅŸiklik ve bu deÄŸiÅŸikliÄŸin ekonomik alana yansıması, ekonomist Şükrü Ganem'in, reform programıyla geçen yıl baÅŸbakanlık görevine getirilmesiyle gündem buldu ve Trablus yönetimi, sadece petrol sektöründe deÄŸil, Avrupalı yatırımcıların ilgisini çekentüm alanlarda arayış içine girdi. Yabancı yatırımcıların ilgisi üzerine, Kaddafi'nin reformculara yakın olan oÄŸlu Saif El Ä°slam, insan hakları suiistimaline son verilmesi ve siyasi reformların gerekliliÄŸi konusunda babasını ikna etmeyi baÅŸardı. Libya, kitle imha silah programlarının denetlenmesini teklif etti ve karar, ABD BaÅŸkanı Bush tarafından, kendi cephesinde kazanılmış birzafer edasıyla karşılandı.Â
button