Oluşturulma Tarihi: Kasım 10, 2004 00:00
SORU şu: ‘Neden bizim füze savunma projemiz yok’?Yanıtı ise şu: ‘Bazı yerlerde bazı füzelerin denendiğini duyarsanız, bunun hikáye olmadığını bilin. Fakat izin verirseniz, konu burada kalsın.’Dünkü ‘Milliyet’in manşeti yukarıdaki diyaloğun CHP milletveki Onur Öymen’le Savunma Bakanı Vecdi Gönül arasında ve söz konusu bakanlığa ait bütçe tasarısının TBMM komisyonunundaki tartışması sırasında geçtiğini duyuruyordu.Soruya da, cevaba da kitakse ki, dam üstünde saksağan, vur beline kazmayı!* * *SORU sahibi Öymen’in emekli diplomat kariyerinde NATO elçiliği de var.Ayrıca, Çiller’in koltuğunu ‘boş’ bıraktığı dönemde, Kardak’ın hukuken Atina’ya ait olduğunu bildiren Roma sefirimizden ‘unuttuğu’ telgraf vukuatı; veya bu satırlar yazarı dahil, kendisini eleştirenleri ‘áli menfaatimize kastediyorlar’ diye gazete patronajlarına şikáyetiyle, bir de dışişleri müsteşarlığı görevi var. Dolayısıyla, CHP milletvekilinin en azından ‘teorik olarak’ askeri konulara biraz vakıf olması ve ‘neden füze savunma projemiz yok’ diye sormaması gerekir.* * *ZİRA,‘füze savunma projesi’ni, yani ‘füzesavar füze sistemleri’ni, o da dört üç denemesi hem gerçek, hem de mecázi anlamında ‘suya düşmüş’ olarak, yeryüzünün tek ‘ultra süper güç’ü olan ABD gerçekleştirmeye ‘çalışıyor’.Ama, Reagan’dan beri ‘yıldızlar savaşı’ diye bilinen ve Bush’un da devam ettirdiği bu sistemi oturtmaya ‘Sam Amca’nın dahi ne teknolojisi, ne bütçesi yetiyor.İsrail’in Washington patentiyle kısmen modernizasyonunu yapabildiği ve hedef vurma şansı tartışmalı olan ‘füzesavarlar’ı ise eski ‘Patriot’ modelleri oluşturuyor.Rusya, Çin ve AB’nin olanakları da orta vadede bile sisteme şans tanımıyor.Zaten bunun içindir ki, Amerikalı ‘enişte’ kendi maliyetini nispeten ucuza getirebilmek amacıyla geçen ay o Avrupa’yı ‘öptü’ ve Yaşlı Kıta’yı, henüz kağıt üzerindeki ‘KEI’ (Kinetic Energy Interceptor) projesine katılmaya davet etti.Durum böyleyken, ‘neden bizim füze savunma projemiz yok’ sorusu anlam ifade eder mi? Tribünlere oynayan bir ‘malûmatfüruşluk’tan öte gider mi?Eti budu belli bir Türkiye ‘yıldızlar savaşı’ hezeyanında ‘uçabilir’ mi?Fakat, ‘áli menfaatlerimizi’ (!) herkesten iyi bildiği için gazetecileri patrona şikáyet etmiş olan Onur Öymen söylemişse, eh n’apalım, demek akan sular duracak.* * *SONRA, Kıbrıs’ın ‘gittiği’ (!), Lozan’ın ‘delindiği’ (!) láflarını da dil pelesengi etmiş Öymen madem ‘áli menfaatlerimiz’i böylesine kollamaktadır, o halde Bakan kendisine cevaplarken, ‘aman, yerin kulağı var’ diye Gönül’ü susturması gerekirdi.Çünkü, her ne kadar ‘bu konu burada kalsın’ diye bir ‘geçiştirme’ yapılmış olsa bile, işte Ankara’nın füze üretmek aşamasında olduğu artık ağızdan kaçtı.Oysa, şimdiki CHP milletvekili NATO döneminden hatırlayacaktır ki, müttefik veya hasım, ABD hiçbir ‘orta ülke’nin füze üretmesini istemiyor. Kıyamet kopartıyor. Kendisinin Ankara’yı temsil ettiği Pakt dahil tüm uluslararası kurumlara, ‘no proliferation’ denilen ve güdümlü silahlar yasaklatan sözleşmeler dayattı, dayatıyor. Dolayısıyla, bendeniz, ‘áli menfaatlere yılmaz takipçi’ (!) Onur Öymen’in TBMM’de sebeb olduğu tartışmanın o ‘menfaatler’le çeliştiğinini düşünüyorum. Korkarım ki, kulağına kar suyu kaçan ABD şimdi bizim kulağımızı çekecektir. Ama hiç olmassa, Washington Büyükelçiliğimizden bu konuda gelecek yeni telgrafların artık hasır altı edilmeyeceği bilmek, yüreğimize bayağı su serpiyor.
button