Laiklik yemini ve ötesi

Güncelleme Tarihi:

Laiklik yemini ve ötesi
Oluşturulma Tarihi: Kasım 27, 2008 07:15

Laiklik yemini veya laikliğe yemin ve ötesi...

Haberin Devamı

Türkiye’de, ‘laikliğe yemin’ konusu da çok hayatî bir ko­nu.

 

Ve çok ibret verici bir konu…

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde 550 in­san dün­ya­nın önün­de, na­mus ve şereflerini (yemin metnindeki ke­li­me­ler bun­lar) or­ta­ya ko­ya­rak bir kav­ra­ma ye­min edi­yor.

 

Sonra?

 

Ye­min tö­re­ni bi­ter bit­mez, Tür­ki­ye'de cur­cu­na baş­lı­yor. Laiklik nedir? Laiklik o mudur, bu mudur? Gerçek laik kimdir? Sen misin, ben mi? Sen değilsin, benim...

 

Haberin Devamı

Ve nihayet iş, bilim ve düşünce erbabına havale ediliyor. Konuşun, tartışın da şu laiklik kavramının ne olup olmadığını anlatın mealinde istekler yoğunlaşıyor.

 

Ge­lin ba­ka­lım Ah­met, Meh­met, falan, filan... Ne­dir bu la­ik­lik?

 

O ekranlarda saatlerini harcayanlar sormaz mı:

 

“Ya­hu, siz bizimle alay mı ediyorsunuz? Ko­ca ko­ca adam­lar, mil­le­tin ve­ki­li sıfatıyla, mil­le­tin önün­de şe­ref ve na­mu­su­nu­zu or­ta­ya ko­ya­rak, bir kav­ra­ma ye­min edi­yor­su­nuz, sonra da kalkıp bu kavramın bir ‘meçhul’ olduğu yolunda tavırlar içine giriyorsunuz.”

 

Bu nasıl iştir?

 

“Bilmediğiniz bir şeye, yani meçhule nasıl yemin ettiniz?”

 

Bu soruyu sadece ilim ve fikir ustaları sormuyor, halk kitleleri de soruyor.

 

Halkın sorduğu sorular uzayıp gidiyor. Hariçten gazel okumuyoruz; yaşadık, gördük. İşte halktan birkaç soru daha:

 

“Meçhule yemin etmek size yakışıyor mu?”

 

Haberin Devamı

“Meçhule yemin edebilenlerin malumlarına nasıl güveneceğiz?”

 

“Meçhul idiyse neden yemin ettiniz, malum idiyse şimdi neden tartışıyorsunuz?”

 

“Yani siz, yemin ettiğiniz şeyin ne olduğunu bil­me­den mi bu ye­mi­ni yap­tı­nız? Bil­me­den yap­tı­nızsa ni­ye yap­tı­nız?”

 

“Bir adam bil­me­di­ği bir kav­ra­ma şe­ref ve na­mu­su­nu dev­re­ye so­ka­rak yemin eder mi? Ni­ye yap­tınız bu­nu?”

 

“Bi­li­yor­ idiyseniz şimdi neden bilmezlik içine giriyorsunuz? Bu ikiyüz­lü­lük­le bu ül­ke­nin so­kak­la­rın­da nasıl do­la­şı­yor­sunuz?”

 

Bu ülkede, samimi aydın ve dürüst halk kitlesi ne üre­tir­se üret­sin, siyasetteki ikiyüzlülük, üretilen değerlerin üs­tü­ne bir kat­ran dö­kü­yor, her şeyi perişan ediyor.

 

Haberin Devamı

Bun­la­rın bir san­dık­tan dört oy da­ha faz­la çık­sın di­ye, çiğ­ne­me­ye­cek­le­ri il­ke yok mu?

 

 

LAİKLİK HOŞGÖRÜDEN İBARET Mİ?

 

Laiklik denince tutturmuşlar bir ‘hoşgörü.’

 

Hoşgörü edebiyatıyla laiklik anlatmaya kalkanlar, sonunda kafalarını duvara çarpar.

 

Ne demek hoşgörü?

 

Hoşgörü, herkese göre başka türlü tanımlanabilecek kaypak bir kavram.

 

İkincisi, la­ik­lik ana­ya­sa­la­ra gir­me­den, Fran­sız Dev­ri­mi olmadan ön­ce dün­ya­da hoş­gö­rü yok muy­du? Bu­nun­la ne­yi izah ede­cek­si­niz?

 

Bir­bi­ri­ni­zi al­dat­ma­yın, ya­lan söy­le­me­yin.

 

La­ik­lik hiç ol­maz, hoş­gö­rü en ile­ri bo­yut­ta ola­bi­lir. Bı­ra­kın bu­nu, sa­de­de ge­lin.

 

Haberin Devamı

Bir de şunu dillerine dolamışlar:

 

Laiklik, dev­let­le din iş­le­ri­nin ay­rıl­ma­sıymış...

 

Bu da ev­le­re şen­lik bir yak­la­şım­dır.

 

Bu yaklaşımın laikliği anlamada bir pa­yı ola­bi­lir ama her­ şey bu de­ğil ki...

 

İş­te Türkiye.

 

 Büyük Millet Mec­lisi or­ta­da. Neredeyse ta­ri­kat­lar kon­fe­de­ras­yo­nuna dönmüş.

 

Dün­ya ile din iş­le­ri ne­re­de ay­rıl­mış bir­bi­rin­den?

 

Türkiye’de mi?

 

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, namaz kıldırmaktan başka görevleri olmayan 80 küsur bin kişiye dağıttığı iki katrilyon, din ile dünya işlerinin ayrılmasının göstergesi mi?

 

Yoksa ne?

 

Laiklikle ilgili bu söylenenler, laikliği çıkmaza sokmanın ötesinde hiçbir şey kazandırmaz; kazandırmamıştır.

 

Haberin Devamı

Peki, işin sadet noktası nedir?

 

Onu yarın göreceğiz.

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!