Oluşturulma Tarihi: Temmuz 03, 2007 00:00
AİHM’deki Türk yargıç Rıza Türmen’in yerini alacak yargıcı belirlemek üzere oluşturulan üç kişilik aday listesinin ilk sırasında bulunan Prof. Ruşen Ergeç, hakkındaki "şeriatçı, tarikatçı" söylentilerine tepki gösterdi. Prof. Ergeç’in sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:
Rıza Türmen’in yeniden aday gösterilmemesini, türban davasına bağlaması, siyasi tartışmalara neden oldu. Ne düşünüyorsunuz?
- Müsaadenizle bazı temel prensipleri hatırlatalım. Sözleşmenin 22’nci maddesi gereğince anlaşmaya taraf olan her devlet üç kişilik bir aday listesi sunar. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi ise bu üç adaydan birini seçer. 20 ayrı hükümet kendi adaylarını sundu. Türkiye de listesini 22 Mart’ta sundu.
Ama aday listesinde Rıza Türmen yok. İddialara göre hükümet Avrupa Konseyi’ne Türmen’in ismini içeren bir ilk liste sunmuş ve Vakit Gazetesi’nin baskısı altında bu listeyi geri çekip sizin bulunduğunuz başka bir liste sunmuş.
- Benim bildiğim kadarıyla Avrupa Konseyi’ne tek bir liste sunulmuş. O da iki meslektaşımla benim bulunduğum liste. Gayet doğal bir şekilde, Avrupa Konseyi, Türkiye’den liste talep etmesinden sonra ilgili bakanlıklar ve mercilerde alt düzeyde ön çalışmalar yapılmış ve ortak bir liste çıkmış. İlk etapta Sayın Türmen’in ismi varmış, ama bu Strasbourg’a gönderilmemiş. Son söz hakkına sahip olan hükümet mercilerinde nihai liste oluşturulmuş ve bu listeden Sayın Türmen’in ismi çıkmış. Rıza Türmen, AİHM’de 1 Kasım 1998’den itibaren görev yapıyor. 2001 senesinde Türkiye tarafından tekrar aday olarak gösterildi ve 6 seneliğine tekrar seçildi. Yani 1 Kasım 2007’de görev süresi sona eriyor. 14’üncü protokol 30 Haziran’dan önce yürürlüğe girseydi, görev süresi iki sene daha uzayacaktı.
Türmen’in alınışının "türban davasıyla" ilgili olduğu söyleniyor.
- Sayın Türmen’in tekrar aday gösterilmemesi hakkında hükümet sözcüsünün bir beyanatı var. Sayın Türmen’in listeye koyulmamasının asıl sebebinin mahkemede kullandığı oylardan kaynaklandığı iddia edildi. Ben böyle spekülasyonlar hakkında yorum yapmak istemem. Sayın Türmen’i iyi tanırım. Kendisi centilmen, değerli ve bağımsız bir yargıçtır. Türkiye için en kritik dönemde çok başarılı yargıçlık yaptı. Rıza Türmen, her halükarda sözleşmenin 23’üncü maddesinin yedinci bendine göre, görevinin sona ermesinden sonra eski davalarını sürdürecektir.
Türmen’in bu iddiaları, basının sizlerden "şaibeli ve dinci aday" olarak söz etmesine neden oldu?
- Bu gibi iddialar komiktir. Okuduğum ve 30 yıl boyunca hizmet ettiğim Brüksel Hür Üniversitesi’nin kuruluş amacı laikliğin savunulmasıdır. Özel bir üniversitedir. Laik olmayan kişinin orada görev yapması mümkün değildir. Bir Türk basın organının dolaylı olsa da bana yakıştırdığı "şeriatçı ve tarikatçı" kişilerin, benim çalıştığım üniversitede yeri yoktur. Üniversite ilkelerine aykırıdır. Ayrıca 2004’te Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi üzerine çıkardığım bir kitapta şeriatın insan haklarıyla bağdaşmadığını açıkça vurguladım. Bütün bu iddialar üzerine avukatlarıma talimat verdim. Avukatlarım bu konuda söylenenleri yakından takip ediyorlar ve gereken işlemi yapacaklar.
Zeynel LÜLE / BRÜKSEL
Avrupa’da insan hakları uzmanı
54 yaşındaki Ruşen Ergeç’in çifte vatandaşlığı var. Türk ve Belçika vatandaşı olan Ergeç, merhum emekli Korgeneral Abdurrahman Ergeç’in oğlu. Belçika Hür Üniversitesi’nin Anayasa Hukuku ve İnsan Hakları kürsüsünü yönetiyor. 1977’den beri Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile ilgilenen Ergeç, bu konuda çok sayıda kitap ve ilmi makale yazdı. En bilineni, Belçika Kraliyet Yargıtay Başsavcısı Baron Velu ile birlikte yazdığı 1200 sayfalık kitaptır ve bu kitap halen AİHM’de yargıçlar tarafından kullanılır. Brüksel Barosu’nun en büyük avukatlık bürolarında 16 sene avukatlık yaptı. Ergeç çok iyi derecede İngilizce, Fransızca ve iyi derecede Almanca, İtalyanca ve Felemenkçe biliyor.