Güncelleme Tarihi:
Â
"Kâfir laÂikÂlik, kâfir 'KeÂmaÂlizm diÂni', AlÂlah'ın diÂniÂni eziÂyor, onun yeÂriÂne geÂçiÂyor; diÂniÂmiz elden giÂdiÂyor, ayaÄŸa kalkalım!"
 Batı, bu kulvardakileri, "Bu yolda devam edin, kurtuluşunuz buradadır, işte cihat budur" diye sürekli teşvik ve tahrik ediyor, destekliyor. Böylece bir taşla iki kuş vuruyor:
Hem nefret ettiği İslam'a yüz akı olacak yöntemi etkisiz kılıyor hem de Türkiye'yi zayıflatıyor.
Ä°kinÂci kulÂvarÂdaÂkiÂler sesÂleÂriÂni şöyÂle yükÂselÂtiÂyor:
"Biz dinÂle-diÂyaÂnetÂle ilÂgiÂli olÂmaÂsak da çaÄŸÂdaÅŸ, deÂmokÂrat, inÂsan hakÂlaÂrıÂna sayÂgıÂlı kiÂÅŸiÂleÂriz. Bu dinÂci keÂsiÂmin deÂmokÂraÂtik hak ve özÂgürÂlükÂleÂri laÂikÂlik adı alÂtınÂda 'laÂikÂçiÂlik' yaÂpıÂlaÂrak çiÄŸÂneÂniÂyor. Allah ile aldatan bu dincilere desÂtek olaÂlım, ikinÂci bir cumÂhuÂriÂyet kuÂraÂlım; tam özÂgürÂlük, tam deÂmokÂraÂsi gerÂçekÂleÅŸÂsin!"
Hıristiyan Batı stratejileri bu yıkım seslerinin ikisine de destek veriyor. GeÂnelÂde tüm BaÂtı, özel olaÂrak da Avrupa, onÂlarÂca vaÂkıf, derÂnek ve ensÂtiÂtü ile bu straÂteÂjiÂyi heÂdeÂfiÂne varÂdırÂmak için çaÂlıÂÅŸan topluluklar manÂzaÂraÂsı arz etmektedir.
Batı'da bu iÅŸin fiÂkir ve biÂlim önÂcüÂleÂri, bir grup orÂyanÂtaÂlist akaÂdeÂmisÂyenÂdir. En dikkat çekici isimler, TürÂkiÂye CumÂhuÂriÂyeÂti'ne salÂdırÂmaÂyı temel uÄŸraÅŸ yapan Alman orÂyanÂtaÂlist Udo SteÂinÂbach ve ekibi ile Amerikalı stratejist Huntington ve fikirdaÅŸlarıdır.
Huntington'ın Türkiye'yi horlayan, Batı'dan dışlanmasını isteyen, Atatürk ve Cumhuriyet'e dil uzatan yaklaşımlarını onun dinler arası kavga ve çekişmenin bu yüzyılda öncü kitabı sayılan 'The Clash of Civilizations' adlı eserinden dikkatlice okumak gerekir.
Udo SteÂinbach ve ekolÂdaÅŸÂlaÂrı (GiÂseÂ
Bu gerçek, AlÂmanÂca baÂsın ve liÂteÂraÂtüÂrü izÂleÂyen araÅŸÂtıÂrıÂcıÂlarÂca beÂlirÂlenÂmiÅŸ buÂluÂnuÂyor.
SteÂinbach kadÂroÂsuÂnun, TürÂkiÂye içi yıkım ekipÂleÂri taÂraÂfınÂdan sık sık kulÂlaÂnıÂlan sloÂganÂlaÂrıÂnın önÂde geÂlenÂleÂri ÅŸunÂlarÂdır:
"MusÂtaÂfa KeÂmal AtaÂtürk, hiÂlaÂfeÂti kalÂdıÂraÂrak Ä°sÂlam'a ölÂdüÂrüÂcü bir darÂbe vurÂdu."
SorÂmak gerekir:
"HiÂlaÂfet Ä°sÂlam'ın leÂhiÂne idiyÂse siÂzin aleyÂhiÂniÂze deÂmekÂtir; o halÂde aleyÂhiÂniÂze olaÂcak bir kuÂruÂma neÂden böyÂleÂsiÂne desÂtek veÂriÂyorÂsuÂnuz?"
Bir baÅŸÂkaÂsı şöyle tahrik ediyor:
"KeÂmaÂlizmÂ'le birÂlikÂte TanÂrı kayÂboÂlup gitÂmiÅŸ; ziÂra ona ne zaÂman bıÂrakÂmışÂlar, ne de veÂsiÂle
Biz de ÅŸunu sorÂmalıyız:
"Siz TanÂrı'ya çok mu veÂsiÂle ve zaÂman bıÂrakÂtıÂnız? Neden gidip kendi evinizin önünü temizlemiyorsunuz?"
KıÂyaÂfet ve ÅŸekÂli neÂreÂdeyÂse ilahÂlaÅŸÂtıÂran saf ve duyÂguÂsal kitÂleÂyi çılÂdırÂtaÂbiÂleÂcek ÅŸu kışÂkırtÂmaÂya baÂkın:
"KaÂdınÂlar, KeÂmaÂlizm saÂyeÂsinÂde en üst göÂrevÂleÂre geÂleÂbilÂmiÅŸÂler, dokÂtor, milÂletÂveÂkiÂli, proÂfeÂsör olaÂbilÂmiÅŸÂlerÂdir. FaÂkat buÂnun ağır bir beÂdeÂli olÂmuÅŸÂtur: ErÂkek giÂbi giÂyinÂmek..." (GünÂter SeÂuÂfert)
Bu söÂzü okuÂyanlar, Avrupalı haÂnımÂlaÂrın pantolon asla giymediklerini, hatta çarÂÅŸafÂla doÂlaÅŸÂtıklarını saÂnabilir. Ayrıca, bu sözden anlaşılır ki bir Müslüman için çarÅŸaflı dolaÅŸmak, doktor veya mühendis olmaktan çok daha önemlidir.ÂVe bu hükmü, Hıristiyan bir oryantalist vermektedir...
KenÂdi ülÂkeÂleÂrinÂde çoÂcukÂlaÂrıÂnı doÂkuz-on yıl teÂmel eÄŸiÂtiÂme tâÂbi tutÂmakÂta, Türkiye'nin ise, uzun bir geÂcikÂmeÂden sonÂra baÅŸÂlatÂtıÂğı 8 yılÂlık teÂmel eÄŸiÂtiÂme saldırÂmakÂtaÂlar. PeÂki, bu eÄŸiÂtim iyi ise neÂden ‘dostlarınız’ olan Türklere reÂva görÂmüÂyorÂsuÂnuz? KöÂtü ise neÂden siz uyÂguÂluÂyorÂsuÂnuz?
MeÂseÂle, iyi-köÂtü meÂseÂleÂsi deÂÄŸil, 8 yılÂlık eÄŸiÂtiÂmi, diÂni balÂtaÂlaÂyan bir geÂliÅŸÂme olaÂrak gösÂterÂmek suÂreÂtiyÂle siyaset dinciliÄŸinin sırtını sıvazlamak, kavÂgaÂyı kıÂzışÂtırÂmak.
Bir Batılı aydın, Müslüman bir ülkedeki 8 yıllık temel eğitime geçiş gibi bir gelişmeden acaba neden ve niçin rahatsızlık duyar? Her halde Türkleri sevdiği için değil.
'MiÂliÂtan ateÂist KeÂmaÂlizm' sloÂgaÂnıÂnın muÂciÂdi de bu ekoÂlün menÂsupÂlaÂrıÂdır.
KaÂtoÂlik GuÂiÂdo KraÂeÂmer'in ÅŸu böÂlüÂcüÂlük sloÂgaÂnıÂna baÂkın:
"TürkÂler ya MüsÂlüÂmanÂdır, ya da KeÂmaÂlist-laÂik."
Bir böÂlüÂcü sloÂgan da MicÂhaÂel LüÂders'ten:
"Türk halÂkıÂnın dinÂsel keÂsimÂleÂriyÂle KeÂmaÂlist-laÂik seçÂkinÂler araÂsınÂdaÂki uçuÂrum giÂdeÂrek büÂyüÂmekÂteÂdir."
Siz de bundan ölesiye bir mutluluk duymaktasınız, değil mi?
ProÂtesÂtan HartÂmet DreÂiÂer tahrip olayına ÅŸu proÂvoÂkasÂyonÂla kaÂtıÂlıÂyor:
"LaÂikÂlik dinÂsizÂlikÂtir."
Bu tespiti esas alarak tüm Batılıların dinsiz olduğunu söyleme hakkını elde etmiş olabileceğiz.
GusÂtav Adolf SonÂnenÂhol'e göÂre, TürÂkiÂye'de 'KeÂmaÂlist eÄŸiÂtim dikÂtaÂtörÂlüÂğü' varÂdır. Ve PeÂter HeÂiÂne göÂre, bu dikÂtaÂtörÂlük, "son deÂreÂce sert resÂmi daÂyatÂmaÂlarÂla, maÂneÂvi ihÂtiÂyaçÂlaÂrın Ä°sÂlam kaÂnaÂlıyÂla açıkÂtan tatÂmiÂniÂni imkânsız kılÂmışÂtır."
AyÂnı orÂyanÂtaÂlisÂte göÂre, "TürÂban, naÂmusÂlu kaÂdıÂnın semÂboÂlüÂdür."
Sormak gerekiyor:
Türbansız baş namussuzluğun sembolü ise türban takmayan Batılı ve Doğulu kadınlar namussuz mu?
Örneğin, türban takmayan Alman kadınları namussuz mu?