Güncelleme Tarihi:
Batı Anadolu Sanayici ve İşadamları Dernekleri Federasyonunun (BASİFED) İzmir'de bir otelde düzenlediği “Müzakere Süreci ve Sivil Toplum Kuruluşları” konulu konferansa konuşmacı olarak katılan Lagendijk, sivil toplum örgütlerinin büyük öneme sahip olduğunu, bu örgütlerin, hükümetin verdiği sözleri denetleme açısından da büyük önem taşıdığını ifade etti.
Sivil toplum örgütlerinin ülkeler hakkındaki birçok bilgiyi kendilerine ulaştırdığını belirten Lagendijk, “Küçük olsun, büyük olsun sivil toplum örgütleri bize önemli bilgiler vermektedir. Sivil toplum örgütlerinden Brüksel'e gelen bilgiler son derece önemlidir. Bunlar sayesinde politikalarımızı oluşturuyoruz” dedi.
Türkiye'nin, Orta ve Doğu Avrupa ülkelerine göre çok farklı olduğunu, Çek Cumhuriyeti, Romanya gibi ülkelere göre büyük farkları bulunduğunu ifade eden Lagendijk, ülkedeki sanayici ve iş adamlarının büyük rol oynadığını, TÜSİAD gibi son derece profesyonel derneklerin bazı raporlar hazırlayarak, çok iyi lobi oluşturduğunu kaydetti.
301. MADDE
Hükümetin 301. maddeyle ilgili sivil toplum örgütlerinin görüşüne başvurduğunu belirten Lagendijk, şunları söyledi:
“İşveren, sendikalar ve diğer sivil toplum örgütlerinin çeşitli konularda farklı fikirleri vardır. 301. madde gibi farklı fikirleri vardı. Bu bir hataydı ve işe yaramadı tabii ki. Çünkü sivil toplum örgütleri bu madde üzerinde bir anlaşmaya varamadı. Bu önemli konudaki değiştirme ve düzeltme işi hükümete kalmış oldu.”
SEÇMEN VE AB ÜYELİĞİ
Türkiye'deki seçmenin büyük kısmının, artık AB için büyük heyecan duymadığını savunan Lagendijk, şöyle konuştu:
“Katılım sürecinde korku var, şüphe var. 'Acaba bu laik durumu, bu cumhuriyeti devam ettirebilir mi' diye korku var. Yani çok derinlemesine bir korku var. Bu zorluğun üstesinden gelinmesi gerekiyor. Sivil toplum örgütleri bunda önemli rol oynayabilir.
Herkes birbirine karşı o kadar şüphe duyuyor ki, bu şüphe ve korku Türkiye'nin AB yolunda engeller yaratacaktır. AK Parti bir öneri getirdiğinde, hemen 'Yanlış yöne gidiyor' diye düşünmek yanlıştır. Her eleştiri de nedensiz değildir. Herkesin birleşmesi gerekiyor. Türkiye'nin sonunda birleşmesi gerekiyor. Yani yüzde 55'inin girmek istemesi değil, herkesin toplu olarak AB'ye girmek istemesi gerekiyor. İnsanların kendilerini örgütlemeleri gerekiyor. Din çok özel bir konudur. Devletin de müdahale etmemesi gerekiyor.”
ETNİK AZINLIKLAR
İnsanlara serbest konuşma imkanı verilmesi halinde devletin dini düzenleme baskısının azalacağına dikkati çeken Lagendijk, gerilimlerin azaltılmasında sivil toplum örgütlerinin büyük rolü olacağını kaydetti.
“Devletin dışında ne kadar fazla organize olmuş dini çeşitlilik olursa, devletin de laik yapısını muhafaza etmesi o kadar kolay olacaktır” diyen Lagendijk, Türkiye'deki bu bölünmüşlüğün, ülkenin AB yolunu engellediğini iddia etti.
Dini ve etnik azınlıkların kabul edilmesi, tanınması gerektiğini vurgulayan Lajendijk, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Dini ve etnik azınlıkların kabul edilmesi, tanınması lazım. Tanınmazsa o zaman istikrarsızlık olur ülkede. İnsanlara istedikleri gibi örgütlenmelerine izin verilirse, o zaman kendilerini sistemin parçası kabul ederler. İzin vermezseniz toplum zayıflar.
Alevilere, cemevlerine izin vermek gerekiyor. Bu neden bu kadar zor olsun? Kürt müziğine izin vermek gerekiyor. Neden o kadar zor bu müziğe izin vermek. Çeşitliliğe izin vermek, Türkiye'deki birliği daha da güçlendirecektir.”
ORDUNUN ROLÜ
En duyarlı olan konunun ise ordunun rolünü değiştirmek olduğunu bildiren Lagendijk, ordunun Türkiye'nin savunması ve sınırları koruma açısından büyük rolü olduğunu belirtti. AB'de de herkesin bunu gördüğünü ifade eden Lagendijk, şöyle devam etti:
“Şimdi Hollanda'dan, Almanya'dan, Danimarka'dan farklı bir durumdan bahsediyoruz. Burası son derece tehlikeli bir alan. Çok fazla tehlike var bu ülkenin etrafında. Geleneksel, tarihsel olarak ordunun rolü, diğer ülkelerden farklı olmuştur. Bunun yanlış olduğunu söylemiyorum. Bence yavaş yavaş, adım adım bunda değişiklik yaratmak gerekiyor. Yani neden ordunun, devletin laikliğini koruyacağına inanılır bilmiyorum, anlamıyorum. Ordunun bu konuya el atmaması gerekiyor. Türk devletinin laik yapısını muhafaza etmesi için ordunun kontrolüne ihtiyacı yok. Bunun için güçlü politikacılara, özgür basına, sivil toplum örgütlerine ihtiyaç var. Laik yapıyı tehdit eden yapıya karşı onların dik durmaları gerekiyor. Ordu gerçek güvenlik konularına odaklanmalı. Bu demokrasiyi daha da güçlendirecektir. Türkiye'yi daha da güçlendirecektir.”
“AB'YE GİRİŞ İSTEĞİ AZALIYOR”
Türkiye'de birkaç yıl öncesine kadar AB'ye girme isteğinin fazla olduğunu, ancak şu anda bu durumun tersine döndüğünü belirten Lagendijk, hükümetin politikasını kontrol etmesi gerektiğini söyledi. “Türkiye muazzam bir değişim geçirmektedir” diyen Lagendijk, şunları kaydetti:
“Kendi etnik orijininizden gurur duyabilirsiniz, ama bunun yanında Türkiye'nin vatandaşı olarak da gurur duyabilirsiniz. Türkiye'nin farklı bir ülke olduğunu gösterin. Uzun vadede Türkiye'nin AB'ye girmesi için çaba sarf edeceğiz. Farklı ol ve Avrupalı ol.”