A.A.
Oluşturulma Tarihi: Aralık 17, 2005 16:55
AB-Türkiye Karma Parlamento Komisyonu (KPK) Eşbaşkanı Joost Lagendijk, “Kürtlerin ilerlemesi için tek yol, şiddete başvurmayan bir biçimde davalarını sürdürmeleri” dedi.
Lagendijk, Türkiye Yeşilleri'nin düzenlediği “Yeşil Diyalog” toplantısında yaptığı “Avrupa, AB ve Yeşiller” konulu konuşmada, uzun yıllardır “Kürtlerin kültürel hakları, kendi dillerini kullanmaları, şiddete başvurmadan mücadele etmeleri” konusunda destekçi olduğunu söyledi. Lagendijk, Hükümetin Kürtlerin eğitimde ve medyada kendi dillerini kullanabilmeleri için adımlar attığını belirterek, ama bunların yazılı kaldığını savundu.
i
Joost Lagendijk, şöyle konuştu: “Kürtler bazı stratejik hatalar yapıyorlar. Başbakan Erdoğan, bu yaz Diyarbakır'daki konuşmasında, Kürtlere açılım olarak 'Kürt sorunu vardır ve demokratik olarak ele alınmalıdır' dedi. Bir Türk Başbakanı olarak bunun söylenmesi çok önemli bir şeydir. Bundan sonra Kürt liderleri, Kürt grupları, bu fırsatı kullanarak hükümetle bir diyalog başlatmalıydılar, Kürt sorununun çözümü için. Hükümet bir fırsat yaratmıştı diyalog için...”
Lagendijk, şiddet kullanılarak soruna barışçı bir çözüm istemeyenlerin eline koz verildiğini söyledi ve “Hükümetin diyalog açılımına karşılık verin ve şiddete başvurmayan yöntemlerle mücadele edin. Bu çok önemli” ifadesini de kullandı.
KIBRIS SORUNU VE AB'NİN HATASI
Kıbrıs konusuna da değinen AB-Türkiye KPK Eşbaşkanı Lagendijk, şunları kaydetti: “AB, çok büyük bir hata yapmaktadır. Neden yapıyor? 2004 yılında Kıbrıs konusunda Annan Planı temelinde bir referandum olduğu zaman, Kıbrıslı Türkler ve Türk Hükümeti destekledi planı. O aşamada Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac, Almanya Başbakanı Gerhard Schröder gibi büyük isimler, 'Kıbrıslı Türkleri ve Türk Hükümetini Annan Planı'na olumlu yaklaşımları dolayısıyla ödüllendireceğiz' dediler. Bu iyi bir vaatti. Avrupa Parlamentosu bunu destekledi. O zamandan bu yana hiçbir şey olmadı. Bu da AB açısından çok büyük bir hata.”
Lagendijk, ortada bir sorun olduğunu ve AB üyesi Kıbrıs Rum kesiminin çözümü tıkadığını vurgulayarak, “Biz buna hoşgörüyle yaklaşamayız. Kıbrıs Rum yönetimini, Kuzey Kıbrıs'ın izolasyonunu ortadan kaldırmak üzere adım atılmasına engel olmaktan vazgeçmesi konusundan ikna etmeliyiz” dedi. Joost Lagendijk, AB'de 17 Aralık öncesindeki durumdan farklı olarak Türkiye'ye yönelik Avrupa'daki havanın değiştiğini de savundu.
Lagendijk, şöyle devam etti: “Müzakere kavramı olan biteni anlatmak açısından yanlış bir kelime. Müzakere şöyle olur; A ve B tarafı, müzakere ederler ve bir uzlaşma noktasına varırlar. Burada olan bu değildir. AB, Türk tarafına ne yapması gerektiğini söylüyor. Durum bu. Macaristan'a, Polonya'ya, diğerlerine böyle oldu. Dolayısıyla Avrupa mevzuatı üzerinde pazarlık yok. Türkiye'nin AB mevzuatını kabul etmesi lazım. Müzakere kelimesi yanlış. Bütün ülkeler olduğu gibi kabul etti bu mevzuatı. İlişkiler için müzakereler en önemli şey değil. Bunlar teknik konular.
AB için, genel kamuoyu için önemli olan şey politik reformlardır. Onun için 'Pamuk davası önemlidir' diyorum. Düşünce özgürlüğü, azınlıklar konusu, Kürt sorunu, kadın hakları... Bunlar aslında belirleyecek 7 yıl, 10 yıl, 12 yıl sonra müzakerelerin nereye varacağını. Bu konudaki ilerlemeler, Türkiye'ye 'evet' mi, 'hayır' mı deneceğini belirleyecek.”