Lagendijk: İnanç özgürlüğü Türkiye'yi bölmez
Güncelleme Tarihi:
A.A.
Oluşturulma Tarihi: Haziran 28, 2006 12:19
Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Joost Lagendijk, Avrupa'daki Türk sivil toplum kuruluşlarının (STK), bir yandan Avrupalıların Türkiye'yi daha iyi tanıması için çaba gösterirken, diğer yandan daha fazla demokrasinin, insan hakları, ifade ve inanç özgürlüğü standartlarını yükseltmenin ülkeyi bölmeyeceğini Türkiye'ye anlatmalarını istedi.
Yeşiller grubunun Hollandalı üyesi Lagendijk, Avrupalı Türk Demokratlar Birliği'nin (ATDB), araştırmacılar Doç. Dr. Talip Küçükcan ve Veyis Güngör tarafından yazılan “Avrupalı Türkler ve Türkiye-AB ilişkileri” kitabının tanıtımı için Avrupa Parlamentosunda (AP) düzenlediği toplantıda yaptığı konuşmada, “Burada diğer parlamenterler bana 'Eurotürk' diye sesleniyorlar. Türkiye'nin arkadaşı olmak her zaman iyi bir duygu” dedi.
Birçok bilimsel çalışmada Hollanda'da yaşayan Türklerin göreceli olarak topluma daha iyi entegre olduğunun ortaya konulduğunu anlatan Lagendijk, özellikle yeni neslin Avrupa'daki Türkiye algılamasını değiştirebileceğini kaydetti.
“1950 ve 1960'lı yıllarda Avrupa'ya gelen Türk işçilerinden kalan algılamayla bugünkü Türkiye'nin anlaşılamayacağını belirten Lagendijk, konuşmasını söyle sürdürdü:
“Türkiye, Avrupa'dan farklı olabilir. Fakat bu farklılık, modern ve demokratik Türkiye'nin AB'ye üye olamayacağı anlamına gelmez. Türkiye AB'ye girince bir Hollanda, Almanya ya da Fransa olmak zorunda değil. Kendi kimliğini koruyacak. AB kültüründe, farklılıklara saygı göstermek var.”
Avrupa'daki Türk STK'ların insan sermayesini iyi kullanmaları durumunda 2014 ya da 2015 yılında Türkiye'nin üyeliğiyle ilgili alınacak kararı olumlu yönde etkileyebileceklerine dikkati çeken Lagendijk, şunları kaydetti:
“Avrupa'daki Türk STK'lar, bir yandan Avrupa kamuoyunun Türkiye'yi daha iyi tanıması için çalışırken, öbür yandan daha fazla demokrasinin, insan hakları, ifade ve inanç özgürlüğü standartlarını yükseltmenin ülkeyi bölmeyeceğini Türkiye'ye anlatmalılar. Avrupa da, Türkiye de kendi içindeki farklılıkları kabul etmeli.”
Türkiye'nin üyeliğini etkileyecek diğer bir konunun daha geniş İslam dünyasındaki gelişmeler olacağını vurgulayan Lagendijk, ”Örneğin Hamas'la ilgili Irak'la ilgili haberler, Avrupa'daki İslam algılamasında etkili oluyor. Hollanda'da devlet tarafından yapılan araştırmalar Müslümanların çoğunluğunun sertlik yanlısı olmadığını ve kendi içinde tartışmalar yaşadıklarını ortaya koyuyor” dedi.
Avrupa'da Türkiye hakkındaki peşin hükümlerden şikayet eden Lagendijk, sadece Türkiye'de değil, Avrupa'da da laiklik eksenli tartışmalar yaşandığını ifade etti.
AB'DE 7 MİLYON TÜRK
ATDB Başkanı Fevzi Cebe ise Bulgaristan'ın üyeliğiyle birlikte AB'de yaşayan Türklerin sayısının 7 milyona ulaşacağını belirterek, bunun önemli bir potansiyel anlamına geldiğini söyledi.
“Avrupa'daki Türk toplumu, hızlı bir değişim gösterdi. Toplumların beraber var olması değil erimesi önemli. İçinde yaşadığınız toplumla bütünleşmezseniz gettolaşırsınız. Türkler için bu söz konusu değil” diyen Cebe, Avrupa'daki Türk elitinin küçük küçük gruplar oluşturmak yerine bir araya gelerek güçlü bir diaspora oluşturabileceğine işaret etti.
Küçükcan ve Güngör tarafından yazılan “Avrupalı Türkler ve Türkiye-AB ilişkileri” kitabı, Hollanda örneğinden yola çıkarak Avrupa'da yaşayan milyonlarca Türkün, AB-Türkiye ilişkilerine nasıl katkı sağlayabileceği sorusuna yanıt arıyor.
Birçok bilimsel çalışmada Hollanda'da yaşayan Türklerin göreceli olarak topluma daha iyi entegre olduğunun ortaya konulduğunu anlatan Lagendijk, özellikle yeni neslin Avrupa'daki Türkiye algılamasını değiştirebileceğini kaydetti.
“1950 ve 1960'lı yıllarda Avrupa'ya gelen Türk işçilerinden kalan algılamayla bugünkü Türkiye'nin anlaşılamayacağını belirten Lagendijk, konuşmasını söyle sürdürdü:
“Türkiye, Avrupa'dan farklı olabilir. Fakat bu farklılık, modern ve demokratik Türkiye'nin AB'ye üye olamayacağı anlamına gelmez. Türkiye AB'ye girince bir Hollanda, Almanya ya da Fransa olmak zorunda değil. Kendi kimliğini koruyacak. AB kültüründe, farklılıklara saygı göstermek var.”
Avrupa'daki Türk STK'ların insan sermayesini iyi kullanmaları durumunda 2014 ya da 2015 yılında Türkiye'nin üyeliğiyle ilgili alınacak kararı olumlu yönde etkileyebileceklerine dikkati çeken Lagendijk, şunları kaydetti:
“Avrupa'daki Türk STK'lar, bir yandan Avrupa kamuoyunun Türkiye'yi daha iyi tanıması için çalışırken, öbür yandan daha fazla demokrasinin, insan hakları, ifade ve inanç özgürlüğü standartlarını yükseltmenin ülkeyi bölmeyeceğini Türkiye'ye anlatmalılar. Avrupa da, Türkiye de kendi içindeki farklılıkları kabul etmeli.”
Türkiye'nin üyeliğini etkileyecek diğer bir konunun daha geniş İslam dünyasındaki gelişmeler olacağını vurgulayan Lagendijk, ”Örneğin Hamas'la ilgili Irak'la ilgili haberler, Avrupa'daki İslam algılamasında etkili oluyor. Hollanda'da devlet tarafından yapılan araştırmalar Müslümanların çoğunluğunun sertlik yanlısı olmadığını ve kendi içinde tartışmalar yaşadıklarını ortaya koyuyor” dedi.
Avrupa'da Türkiye hakkındaki peşin hükümlerden şikayet eden Lagendijk, sadece Türkiye'de değil, Avrupa'da da laiklik eksenli tartışmalar yaşandığını ifade etti.
AB'DE 7 MİLYON TÜRK
ATDB Başkanı Fevzi Cebe ise Bulgaristan'ın üyeliğiyle birlikte AB'de yaşayan Türklerin sayısının 7 milyona ulaşacağını belirterek, bunun önemli bir potansiyel anlamına geldiğini söyledi.
“Avrupa'daki Türk toplumu, hızlı bir değişim gösterdi. Toplumların beraber var olması değil erimesi önemli. İçinde yaşadığınız toplumla bütünleşmezseniz gettolaşırsınız. Türkler için bu söz konusu değil” diyen Cebe, Avrupa'daki Türk elitinin küçük küçük gruplar oluşturmak yerine bir araya gelerek güçlü bir diaspora oluşturabileceğine işaret etti.
Küçükcan ve Güngör tarafından yazılan “Avrupalı Türkler ve Türkiye-AB ilişkileri” kitabı, Hollanda örneğinden yola çıkarak Avrupa'da yaşayan milyonlarca Türkün, AB-Türkiye ilişkilerine nasıl katkı sağlayabileceği sorusuna yanıt arıyor.