Güncelleme Tarihi:
ÇOCUK sahibi olamıyorlar, yemek yiyemiyorlar, içki içemiyorlar, sosyal hayatları neredeyse yok. Ama sahne önünde hep ışıltılar içinde, hep en yükseklerde, hep en parlak neonlarda ve hep gazete manşetlerinde yer alıyorlar. Bugün Mozart’ın Don Giovanni operası ile sezonu açacak olan İtalya’daki ünlü opera La Scala’nın balerinlerinin sahne gerisindeki hayatı ne yazık ki hiç de parlak değil. Başbalerinlerden birisi olan Mariafrancesca Garritano’nun yaptığı açıklamaya göre, sürekli formda kalma, sürekli ön planda bulunma saplantısı kadar, kovulma veya sahneye çıkamama endişesi de ünlü balerinleri başta anoreksiya ve bulimia olmak üzere pek çok hastalığın kollarına atıyor. “Bu nedenle” diyor Garritano, “La Scala’da sahneye çıkan her beş balerinden birisi
anoreksiya ve bulimia hastası.”
İngiliz The Observer gazetesine bir demeç veren Mariafrancesca Garritano, Don Giovanni’nin de başbalerini. 16 yaşından beri La Scala’da görev yapan Garritano, dünyanın en eski ve en prestijli opera sahnesi söz konusu olduğu için bu tür sorunların medya önünde kesinlikle konuşulmadığını hatırlatarak, kendisinin bu sessizliği kırdığını ve ‘The Truth, Please, About Ballet’ isimli kitabında bu ışıltılı dünyanın gerisinde olup bitenleri anlattığını söyledi. Kendisinin çoğu kez bir günü bir elma ve yoğutla geçirdiğini söyleyerek, halen ciddi bağırsak ağrıları çektiğini, kemiklerinin sık sık zedelendiğini ve depresyon yaşadığını ifade etti.
Dünyanın en ünlü balerinlerinin sahne aldığı La Scala’daki her beş balerinden birinin anoreksiya ve bulimia hastası olduğu açıklandı. Ünlü balerin Mariafrancesca Garritano tarafından yapılan açıklamaya göre, kovulma veya sahneye çıkamama endişesi balerinleri anoreksiya ya da bulimia ile karşı karşıya bırakıyor.
Hepimiz mutsuzuz
Balerinlerin robot gibi eğitildiğini iddia eden La Scala’nın başbalerini Garritano, “Siyah Kuğu filminde de görüldüğü gibi balerinler aslında mutsuz insanlar” dedi.
100 yıl rekorunu kırdı
İNGİLİZ şarkıcı Adele’in yaşıyla aynı rakamı taşıyan “21” adlı ikinci albümü 3.4 milyon adet satışla İngiltere’de son 100 yılın en çok satan albümü oldu. Eski rekor 3.3 milyon satışla geçen temmuzda 27 yaşında ölen Amy Winehouse’un yine ikinci albümü “Back to Black”e aitti. Adele’in ikinci albümü 21, 24 hafta boyunca listelerde 1 numarada kalmış, albüm Amerika’da da 4 milyon adet satmıştı. Adele, geçen hafta 6 dalda Grammy’e aday gösterildi.
Dünyanın müzikleri İstanbul’da
WOMİST-İstanbul Dünya Müzikleri Festivali’nin ikincisi yarın Arjantinli ve Uruguaylı sanatçıların yer aldığı “Tango Negro Quartet” ile İstanbul Fulya Sanat Merkezi’nde başlıyor. Arjantin, Avusturya, Azerbaycan, Bosna-Hersek, Bulgaristan, Fransa, Cezayir, Türkiye sanatçı gruplarının yer aldığı festival 19 Aralık’a kadar devam edecek.
Azeri Sevda Fatih’te
14 Aralık Çarşamba günü Fatih Ali Emiri Efendi Kültür Merkezi’nde sahneye çıkacak olan Azeri müziğinin ünlü solisti Sevda, geleneksel Azeri müziğini caz müzikle yorumluyor. Festivalin 19 Aralık’taki kapanış konserinde Françoise Atlan ve Özlem Taner Caddebostan Kültür Merkezi’nde (CKM) sahnede olacak.
Eleftheria rüzgârı
YUNANİSTANLI müzisyen Eleftheria Arvanitaki, 13 Aralık Salı günü TİM Show Center’da konser verecek. Kariyerine 80’li yıllarda bir Rembetiko grubunun solisti olarak başlayan sanatçı, geleneksel ve modern Yunan müziğinin özgün bir sentezini sunduğu konserleri ile geniş hayran kitleleri kazandı.
Gürültücü seyirciye lazerli misilleme
SAM Mendes’in yönettiği III. Richard oyunuyla eylül ayında İstanbul’da da sahne alan Amerikalı ünlü aktör Kevin Spacey, geçen hafta Avustralya’da seyircilerle küçük bir sinir harbi yaşadı. Sydney’de 10 gün sahne alan Spacey ilk gün cep telefonu çalan bir seyirciyi alenen fırçaladı. III. Richard gibi konuşmayı sürdüren Spacey seyirciye dönüp buyurgan bir tonla “Onlara meşgul olduğumuzu söyleyin” dedi.
Cebinden lazer çıkardı
Spacey, ikinci günkü gösteride ise tepkisini çok farklı bir yöntemle gösterip herkesi şaşırttı. Bazı seyircilerin sürekli fısıldaşıp hışırtılı sesler çıkarmasından rahatsız olan oyuncu, kostümünün cebinden çıkardığı lazer ışığı seyircilerin üzerine tuttu ve onları payladı. DIŞ HABERLER SERVİSİ
‘Sokaktıraş’a Turner Ödülü
İNGİLTERE’nin her yıl pek çok tartışmaya yol açan en prestijli çağdaş sanat ödülü olan Turner Ödülü’ne bu yıl İskoç heykeltıraş Martin Boyce layık görüldü. Boyce 25 bin dolarlık ödülü önceki akşam düzenlenen törenle alırken “Bu ödülü alabilen birkaç kişiden biri olabilmek bana gurur veriyor” dedi. Boyce’un, parklar, banklar, sokak lambası, ağaçlar hatta çöp kutularını bir peyzaj mimarı gibi yeniden tasarlayıp kendine
has bir atmosfere sahip enstelasyonlara dönüştürmesi
sanat dünyasının ilgisini çekmişti. DIŞ HABERLER
Müzayededen mahkemeye
AUGSBURG
ALMANYA’nın Augsburg kentinde değeri 900 Euro olarak biçilen bir Acem halısının birkaç ay sonra Londra’daki dünyaca ünlü Christie’s müzayede evinde 7.2 milyon Euro’ya el değiştirmesi üzerine halının eski sahibi Augsburglu müzayedeciye karşı tazminat davası açtı. 17’nci yüzyılda İran’ın Kerman vilayetinde dokunmuş olan vazo motifli ve çiçeklerle bezenmiş halının satışından 19 bin Euro elde eden davacı, 338’e 153 santim ebadındaki tarihi halının 2009’da milyonlarca Euro’ya yeni sahibine satılması ile hak ettiğini düşündüğü büyük bir kazançtan olduğunu iddia etti.
Neruda’nın mezar kararı çıktı
NOBEL Edebiyat Ödülü sahibi şair Pablo Neruda’nın mezarının yeniden açılması gündemde. Şilili solcu şairin sanıldığı gibi 1973’te prostat kanserinden ölmediği, Pinochet yönetimi tarafından zehirlenerek öldürüldüğü iddiaları üzerine Şili Komünist Partisi tarafından açılan davada mahkeme, mezarın açılarak Neruda’nın naaşı üzerinde tıbbi test yapılması talebini kabul etti. DIŞ HABERLER SERVİSİ
Çizgi filmdeki evi satın aldı
DISNEY’in ve Pixar’ın 2009 yapımı animasyon filmi Up!’ta binlerce balonla havalanıp Güney Amerika’ya konan sevimli evin gerçek hayattaki kopyası rekor fiyata alıcı buldu. Adam Bangerter’in Utah eyaletinin Salt Lake City kentinde inşa ettiği ev 400 bin dolara Californialı bir çifte satıldı. Evi alan Clinton ve Lynette Hamblin çifti tam bir Disney filmleri hayranı olduklarını, Up! filminin mesajından da çok etkilendiklerini söylediler. Bangerter’in bu yılın başında inşa ettiği evi bugüne kadar 45 turist ziyaret etti. Hamblin çifti evin üç ay daha turistlerin ziyaretine açık kalacağını söyledi. DIŞ HABERLER SERVİSİ