La Bayadare

Güncelleme Tarihi:

La Bayadare
Oluşturulma Tarihi: Şubat 14, 1999 00:00

Haberin Devamı

Ankara Devlet Opera ve Balesi, sahneden salona etkileyici bir görsellik rüzgarı estiriyor. Arzu Dirin, Armağan Davran, Elif Poyrazoğlu ve Serhat Güdül'ün yıldızlaştığı La Bayadare, egzotizmi yansıtan etkileyici dekor-giysi tasarımıyla dikkati çekiyor.

Asya, konu sıkıntısı çeken Batılı sanatçılar için hep çekici olmuştur. Tarihi, kültürü, gelenekleri, çokrenkliliğiyle Japonya, Hindistan, Çin gibi ülkelere yönelenler asla elleri boş dönmemişlerdir.

Opera klasikleri arasında öyküsü Japonya'da geçen Puccini'nin Madam Butterfly'ını kim unutabilir? Balede de Minkus'un Hindistan'da geçen La Bayadere'i, egzotizmi yansıtışı, dansçıların teknik üstünlük, yetenek ve estetizmlerini sonuna kadar sergileme olanağı yaratışıyla unutulmaması gerekenler arasında yer alır.

Ama La Bayadere'in ‘‘bütün halinde’’ sergilenmesine nedense Türkiye'de olanak bulunamamıştı. Bazı perdelerinin örneğin Gölgeler Ülkesi sahnesinin sergilenmesine karşın, balenin tamamının sahnelenmesi, St.Petersburg'da 1877'deki dünya prömiyerinden tam 120 yıl sonra Ankara'da 31 Mart 1997'de gerçekleşmişti. O zaman sadece 5 temsil yapan La Bayadere, şimdi özellikle kadrosu gençleşmiş olarak izleyiciyi selamlıyor.

Hindistan'da geçen bir aşk öyküsünü anlatan balenin 120 yıl önceki Marius Petipa'nın koreografisi üzerinden sahneye koyucusu İngiltere Kraliyet Balesi'nden Michail Messerer. Hint kültür ve geleneklerini çok başarılı biçimde yansıtan, Ankara'nın dar ve küçük sahnesine yarattığı perspektifle büyük bir derinlik kazandıran dekorla kostümler, Rus tasarımcı Alexandre Vassiliev'den. Orkestrayı deneyimli şef Rauf Abdullayev yönetiyor.

Herkesin görevini başardığı üç perdelik balede özellikle Nikia'yı oynayan Arzu Dirin ile Solor'da Armağan Davran, hem soloları, hem ikili danslarıyla dikkati çekiyorlar. Elif Poyrazoğlu, Gamzatti'de uygun fiziği ve diri dansıyla sahneye yakışıyor. Altın Solist'te Serhat Güdül tüm kaslarıyla vücuduna egemenliğini bir kez daha kanıtlıyor.

Üçüncü perdedeki ‘‘corps de ballet’’de ‘‘gölgeler’’ iki yıl öncesine kıyasla çok iyi. Bunda yeni katılan gençlerin ve çalışmanın payı büyük kuşkusuz. Çarpıcı görselliğiyle bu prodüksiyon, bütçesi kesilen, sürekli bazı idari tedbirlerle engellenmeye çalışılan Ankara Devlet Opera ve Balesi'nce nasıl gerçekleştirildi? Yabancı rejisör ve tasarımcının yüksek kaşeleri nasıl ödendi?

İşte burada, opera-bale yönetiminin kaliteyi düşürmeden güçlükleri yenmek için sponsorluk mekanizmasını başarıyla işletebildiği gerçeği ortaya çıkıyor. Yabancı sahneye koyucu ve tasarımcının kaşeleri ve notaların üç yıllık telif ücreti için gerekli 23.500 dolar iki yıl önce Marmaris'teki Hotel Lidya tarafından karşılanmıştı.

Türkiye'deki izleyicinin daha çok Don Kişot bale müziğiyle tanıdığı Leon Minkus'un sevimli, cana yakın, çalınması kolay, her ölçüsü dans düşünülerek ve koreografın yaklaşımına uygun olarak bestelenmiş müziğiyle, La Bayadere bir görsel şölen olarak en azından sezon sonuna kadar sahnede kalmaya aday.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!