Lále Devri eÄŸlencelerinin en büyük sıkıntısı Ramazan’ın gelmesiydi

Güncelleme Tarihi:

Lále Devri eğlencelerinin en büyük sıkıntısı Ramazan’ın gelmesiydi
Oluşturulma Tarihi: Kasım 06, 2003 00:00

Ä°stanbul'da 1718 ile 1830 seneleri arasında yaÅŸanan ve tarihlerimize ‘‘Lále Devri’’ diye geçen eÄŸlence döneminin en büyük sıkıntısı, Ramazan'ın gelmesiydi. Lále Devri'nde eÄŸlenceler genellikle ilkbaharda yapılır ama Ramazan'ın da bu aylara tesadüf edeceÄŸi tutardı.1726 Nisan'ında bir gece gene bir eÄŸlenceye dalındığı sırada camilerin kandilleri birdenbire yanıverip Ramazan'ın geldiÄŸi anlaşılınca baÅŸta zamanın hükümdarı Üçüncü Ahmed olmak üzere hemen herkesi bir hüzün kaplamıştı.‘‘Lale Devri’’ denince hepimizin aklına bahçelerde üzerlerine mum konmuÅŸ kaplumbaÄŸaların dolaÅŸtığı çılgın eÄŸlenceler gelir.Bu devirde eÄŸlencelerin doruÄŸa çıktığı dönem, bahar aylarıydı. Fakat çılgınca yaÅŸanan ilk bahar Ramazan ile çakışınca herkesi bir hüzün kaplamış, eÄŸlenceler aksamıştı.Lále Devri ramazanlarının en ilginci, 29 Nisan 1726 günü yaÅŸandı. Ferahábád Kasrı'nda dönemin padiÅŸahı Üçüncü Ahmed ve devlet adamları mum ışığında eÄŸlenirlerken birdenbire camilerin kandillerinin yanıp Ramazan'ın baÅŸladığını görmüş ve büyük bir ÅŸaÅŸkınlık yaÅŸamışlardı.Türk tarihinin 1718'de baÅŸlayan ve 1830'da sona eren bu en büyük zevk ve safa dönemi, uzun süren sıkıntılı günlerden sonra gelmiÅŸti.Viyana bozgunundan sonra toparlanmaya çalışan Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu 1715'te baÅŸlayan ve üç sene devam eden savaÅŸlarda Avusturya'ya yenilerek Sırbistan'ın bir bölümünü kaybetmiÅŸti. Sadrazam NevÅŸehirli Ä°brahim PaÅŸa'nın çabalarıyla imzalanan Pasarofça AntlaÅŸması yaklaşık 35 yıldır devam eden savaÅŸlara son verdi ama dertler bitmedi.25 Mayıs 1719 günü gelen deprem, Ä°stanbul'un bir kısmını yerle bir ederken çıkan yangında GedikpaÅŸa'dan Kumkapı'ya uzanan sahil ÅŸeridindeki mahalleler kül oldu. Bütün bu feláketlerden sonra, Üçüncü Ahmed ve diÄŸer devlet adamları, Sadrazam NevÅŸehirli Damad Ä°brahim PaÅŸa'nın teÅŸvikiyle sakin ve huzur içinde olabilmenin yolunu zevke, safaya dalmakta buldular. Türkiye barış, eÄŸlence ve yenileÅŸme dönemine girdi.Åžehrin dört bir yanında yeni saraylar inÅŸa edilmiÅŸ, o zamanlar ismi Sádábád olan bugünün Káğıthane'sinde sıra sıra köşkler yaptırılmıştı. Sadece bu bölgedeki köşklerin sayısı 120 idi. Saray bahçelerinde hemen her gece binbirgece masalları yaÅŸanıyordu. Çengiler ve köçekler en iç gıcıklayıcı rakslarını ederlerken Ä°stanbul sosyetesi görülmedik eÄŸlenceler keÅŸfediyor, meselá yavru ayılarla güreÅŸ tutuluyor, üzerlerine mum dikilmiÅŸ kaplumbaÄŸalar bahçelere salınıyor, günlerce süren helva sohbetlerine dalınıyordu. Åžair Nedim o günleri 'Gidelim serv-i revánım yürü Sádábád'e'' mısralarıyla anlatırken bestekár Ebubekir AÄŸa 'Güzel ammá ki ne áfet ne güzel'' diye naÄŸmeler terennüm ediyordu. Sosyeteyi bir lále merakıdır sarmıştı, Hollanda'dan getirtilen lále soÄŸanlarına keselerle altın ödeniyor, bahçeler lálelerle bezeniyordu.Bütün bu çılgın eÄŸlenceler genellikle baharde yaÅŸanıyordu ama baharlar Ramazan ayı ile çakışınca herkesi bir hüzün kaplamış, eÄŸlenceler aksamıştı.Lále Devri'nin isim babası olan tarihçi Ahmed Refik, Ramazan ayında yaÅŸanan bu hüznü çok iyi anlatır. 1726 yılından sonraki birkaç Ramazan, baharın en güzel zamanı olan Mayıs'a denk gelmiÅŸ, bu durum da baÅŸta dönemin padiÅŸahı Üçüncü Ahmed ve Sadrazamı NevÅŸehirli Ä°brahim PaÅŸa olmak üzere keyif meraklılarını derde salmıştı. En çok üzülen ise, devre damgasını vurmuÅŸ olan Åžair Nedim idi.1726 yılı baharında, Ramazan'ın gelmesine birkaç gün kalmıştı. Zevk ve safa ile geçirilecek son günlerdi. PadiÅŸah Üçüncü Ahmed, Sadrazam NevÅŸehirli Ä°brahim PaÅŸa ile birlikte 26 Nisan 1726 Cuma günü Ferahábád Kasrı'na gitmiÅŸti. Ramazan, müneccimlerin hesabına göre, 30 Nisan akÅŸamı baÅŸlayacaktı. PadiÅŸah ve yanındakiler cuma akÅŸamından itibaren mum ışığında doyasıya eÄŸlenmeye baÅŸladılar. 29 Nisan Pazartesi günü de Ferahábád'da eÄŸlence devam ediyordu. Hiç kimsenin Ramazan'ın baÅŸlayacağından haberi yoktu. Devlet büyükleri eÄŸlenirlerken birdenbire bütün camilerin kandillerinin yandığı görüldü. Bu Ramazan'ın baÅŸladığının habercisiydi. EÄŸlence bir anda bitmiÅŸ, herkesin hevesi kursağında kalmıştı. Ramazan'ın baÅŸlamasından dolayı Ä°stanbul halkı mutlu olurken, Ferahábád Kasrı'ndakiler büyük bir ÅŸaÅŸkınlık yaÅŸamışlardı.PadiÅŸah, kandillerin neden beklenen günden önce yandığını soruÅŸturdu ve ortaya bir gariplik çıktı. Ayasofya Camii'nin baÅŸ kayyumu olan Arnavud Asım Efendi yanına iki kiÅŸi almış, yolda rastladığı herkese Ramazan hilálinin görüldüğünü söylemiÅŸti. Haber yayılınca insanlar toplu olarak Ä°stanbul Kadısı'na gitmiÅŸler ve Ramazan hilálinin görüldüğüne dair ÅŸahitlik etmiÅŸlerdi. 'Ramazan sabit oldu, kandiller yakılsın, Teravih namazı kılınsın' diye her kafadan bir ses çıkıyordu. Durumun padiÅŸah ve halife olan Üçüncü Ahmed'e bildirilerek Ramazan'ın baÅŸladığına dair onayının alınması gerekiyordu. Ancak haberi yayan Ayasofya Camii'nin baÅŸ kayyumu Asım Efendi, kandilleri kendi başına yaktırınca Ä°stanbul bir anda Ramazan'a kavuÅŸtu ve çılgın eÄŸlenceler bir aylığına tatile girdi.Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!