L’appart

Güncelleme Tarihi:

L’appart
Oluşturulma Tarihi: Ocak 31, 1999 00:00

Haberin Devamı

İstanbul'da öyle fazla sayıda restoran açılıyor ki, dört aydır hizmet veren bir yer bile bu hızlı piyasada ‘‘eski’’ lakabına uygun hale gelebiliyor.

Üç ay boyunca gitmedim L'appart'a.

Başlangıçta herşey ne kadar iyi planlanırsa planlansın, yeni bir lokantada ilk başta herşeyin aksaması ihtimali büyüktür.

Garsonlar mutfağın ritmine alışacaklar. Mutfak elemanları şefe uyum gösterecekler, girdi akışı düzenli sağlanacak.

Aslında bir bilim, restoran idaresi.

Üç ay sonra gittiğimde ilk girişte son derece sıcak buldum mekanı.

Bayanlar hizmet veriyor burada. Son derece hoş, siyah giysiler içindeler ve restorana estetik bir katkıda bulunuyorlar.

İki katlı bu mekan. Alt kısmında büyük bir bar var, ayrıca yemek de yeniliyor bu bölümde.

Alt bölüm içki içmek için iyi de yemekte hep yukarı katı tercih ediyorum. Daha ferah geliyor bana bu bölüm.

Paris'teki L'appart'ı görmedim. Dünyada açılan ikinci L'appart da Nişantaşı'nda.

Ve bilenler ikisindeki dekor anlayışının büyük ölçüde aynı olduğunu söylüyorlar.

* * *

Nişantaşı'nda açılan restoranların en büyük avantajları öğle saatlerinde de büyük müşteri potansiyeline sahip olmaları.

Yakında bir çok işyeri bulunduğundan, lüks mağazalar bu bölgede olduğundan ve alışveriş yapmaya gelenler aynı zamanda büyük çoğunlukla arkadaşlarıyla öğle yemeğinde buluştuklarından bu bölge yeni restoran açmak için ideal.

L'appart yöneticileri de bunu iyi bildiklerinden öğle yemeği için özel formül üretmişler

5 milyon liralık ilk formülde dört alternatiften seçmeli bir başlangıç ve daha sonra da ya günün yemeği ya da risottolu tavuk alabiliyorsunuz.

İkinci formülde ise başlangıç alınamıyor. Günün yemeği veya risottolu tavuk arasında tercih yapıldıktan sonra bir de istediğiniz tatlıdan yiyebiliyorsunuz. Bu ikinci formülün fiyatı ise 4 milyon 500 bin lira.

Bu fiyatlara da ayrıca bir adet alkolsüz meşrubat dahil.

Görüldüğü üzere işletmecilik açısından son derece zekice hazırlanmış plan bu. Mutfakta bu yemeği sunmak için minimum kişi çalıştırabilirsiniz ve maliyetler de düşük. Anlayacağınız bu öğle yemeği fikri son derece karlı.

* * *

Restoranın şefi Bruno Ledru. Yardımcısı ise Emmanuel Lauquin.

Şefin, Michelin'den iki yıldız almayı başarmış bir şef olduğu belirtildi.

Aman sakın ha, et yemeği ısmarlarsanız ‘‘iyi pişmiş’’ olmasında ısrar etmeyin. İyi pişmiş et her istendiğinde Fransız şef mutfakta sinir krizleri geçiriyormuş, haberiniz olsun.

Başlangıçlarda kat kat dizilmiş barbunya balığı filetoları, sızma zeytinyağlı patlıcan dilimleri, pesto sos (4 milyon 900 bin) domates ve pesto sos ile doldurulmuş sızma zeytinyağlı patlıcan ruloları (2 milyon 500 bin), özel patates gevreği üzerine taze füme somon gülböreği ve havyar kreması (4 milyon 400 bin) gibi ilginç lezzetler var.

Göreceğiniz gibi başlangıç fiyatları ile ana yemek fiyatları hemen hemen aynı.

Yani yabancı şarap içerseniz buradan adam başına 15 milyon liranın altına çıkabilmek pek mümkün değil.

Dolayısıyla buraya gönül rahatlığıyla gidebilmeniz için ya yemeği birilerine ısmarlatacaksınız ya da bir şekilde yemek yazarı olacaksınız.

* * *

Salatalar bölümünde ‘‘hakiki Sezar salatası’’ lafı benim sinirime dokundu.

Çünkü Fransızlar kendilerinin hakiki Sezar yaptıklarını iddia etseler de Amerika'da bu salatanın en güzeli yapılıyor ve Fransızların'ki de onun yanında solda sıfır kalıyor.

Ben sıcak keçi peyniri, kıvırcık salata, ceviz içi ve çam fıstığı salatasını çok lezzetli buldum. İsterseniz fıstık ve ceviz içini koydurmayabilirsiniz de.

Haşlanmış yumurta sarısı ve sirke soslu (Gribiche sos) ılık sığır eti salatası da (4 milyon 500 bin) müşteriyi memnun ediyor.

Tabii ki soğan çorbası da var (2 milyon 250 bin).

Ana yemekleri balıklar ve etler diye iki bölüme ayırmışlar.

Ben aromalı otlar kabuğunda fırınlanmış domuz pirzolasını çok sevdim. Bunun yanında kereviz, patates püresi ve şarapta armutla birlikte servis ediyorlar.

Kekik çiçeğiyle fırınlanmış kuzu bonfile madalyonlarını da tattım. Bu da harikulade bir lezzete sahipti (4 milyon 250 bin).

Balıklarda ise ızgara dil balığı filetoları var (5 milyon 900 bin). Bunu bakır tenceresiyle sunulan zeytintyağlı püre eşliğinde masaya getiriyorlar.

Ben yemedim ama tadanlar beyaz tereyağı sosu ve taze ıspanak yatağında fırınlanmış çipura filetolarının da (4 milyon 200 bin) çok lezzetli olduğunu söylüyorlar.

Tatlılar bölümünde ise finali ölümcül bir şekilde yapmak isterseniz vanilyalı dondurma, kayısı sos ve karamelize şeker eşliğinde sunulan içi eritilmiş ılık çikolatalı topu tavsiye ederim (2 milyon 750 bin).

Bunun dışında çeşitli meyvelerle zenginleştirilmiş portakal kabuğu aromalı esmer şekerli krem brule ve 30 dakika pişme süresi olduğu belirtilen vanilya dondurmalı elmalı ince tart (3 milyon lira) da var.

Şarap listesi bence makul. Tabii ki pahalı Fransız şarapları mevcut ancak Türk şaraplarıyla arasında çok az bir fiyat marjı olan yabancı şaraplardan da seçip koymuşlar mönüye.

Tabii ki bu restoranın mönüsü zaman içinde daha da değişecek ve kendi arayışını tamamlayacak.

O güne kadar yeni deneyler yapılacak, bazılarından vazgeçilecek.

L'appart şu anda güzel, ama çok daha güzel şeyler yaratacak.

Tek eleştirim bazen servis esnasında garson bayanların kimin ne yemek istediğini karıştırıp tabakları yanlış insanların önlerine koymalarıyla ilgili.

İkinci eleştirim de fiyatların yüksekliği ile ilgili ama bu da Türkiye'nin geneliyle ilgili bir sorun, meseleyi bu mikro düzeyde çözebilmek imkansız.

Bu da tecrübesizlikten gelen bir şey, bu da halledilmeyecek bir sorun değil.

L'appart

Mim Kemal Öke Caddesi No.9

Nişantaşı, İstanbul

Tel: 0212-225 46 40/41

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!