Güncelleme Tarihi:
Referans Gazetesi'nde Hacer Boyacıoğlu imzasıyla yer alan habere göre Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) hazırladığı raporla küresel ısınmayı kontrol altına almayı hedefleyen Kyoto Protokolü'nün mevcut haliyle imzalanması durumunda gayri safi yurtiçi hasılada (GSYİH) en fazla yüzde 37'lik (2006 GSYİH'ye göre hesaplandığında 148 milyar dolar) azalma olabileceği uyarısında bulundu. DPT'nin İklim Değişikliği Meclis Araştırma Komisyonu'na sunduğu çalışmaya göre Kyoto Protokolü'nde Türkiye'nin yükümlülük almaması için bunu müzakere etmesi gerekiyor. Müzakere edilmeden imza atılması durumunda ise oluşacak maliyet GSYİH'nin en az yüzde 10'uyla en fazla 37'si (40 ila 148 milyar dolar) arasında değişecek. Çalışmada Türkiye'nin karbondioksit emisyonunu azaltmasını öngören Kyoto Protokolü'nün; Yunanistan, Norveç, Avustralya, Portekiz gibi ülkeler için ise emisyon artırımı olanağı sağladığına dikkat çekildi.
Türkiye'nin Kyoto için önünde 3 senaryo var |
1) Türkiye, yükümlülüklerin tanımlandığı listede yer almaz ve Kyoto'yu imzalar: Bu durum Türkiye'ye hiçbir emisyon azaltım taahhüdü ve dolayısıyla yükümlülük getirmez. Ancak buna başta ABD ve AB karşı çıkacaktır. 2) Türkiye'nin de aralarında bulunduğu bazı ülkeler (İsviçre, G. Kore, Meksika gibi) için yeni bir liste oluşturulur ve bu ülkelerin daha az yükümlülük alması sağlanır: ABD özellikle bu senaryo üzerinde duruyor. ABD, bu sayede gelecekte Hindistan ve Çin'in yükümlülük üstlenmesinin yolunu açmaya çalışıyor. Ancak bu senaryonun ülke ekonomisine etkisi için daha fazla çalışma yapılması gerek. 3) Türkiye, sayısal bir taahhüt üstlenmeyi kabul eder: Bu senaryo Türkiye'ye en fazla ekonomik yükü getirir. TÜİK, 2004 yılında 223 milyon ton karbondioksit emisyonu olduğunu gösteriyor. Tahminlere göre bu rakam 2020'de 615 milyon tona çıkacak. 615 milyon tonun yüzde 10 azaltımının maliyeti GSYİH'nin yüzde 10'u, yüzde 40 azaltımı ise GSYİH'de yüzde 37 azalmaya sebep olacak. |
YUNANÄ°STAN EMÄ°SYONU YÃœZDE 27 ARTIRACAK
DPT'nin çalışmasına göre şu anda iklim değişikliğiyle ilgili olarak 2 ayrı uluslararası düzenleme bulunuyor. Bu düzenlemelerden ilkini "İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi", diğerini ise "Kyoto Protokolü" oluşturuyor. İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi'ne şu anda 190 ülke ve Avrupa Birliği (AB) taraf. Türkiye yaptığı itirazlar sonucunda, 2004'te farklı bir statüyle sözleşmeye taraf olmayı kabul etti. Ancak henüz bu farklı statüyle ilgili müzakereler yapılmadı. Rapora göre iklim değişikliğiyle ilgili diğer önemli düzenlemeyi oluşturan Kyoto Protokolü'ne ise şu anda 167 ülke ve AB taraf. Kyoto Protokolü'ne göre Lüksemburg'un karbondioksit emisyonunu yüzde 28, Almanya'nın yüzde 21, İngiltere'nin yüzde 12,5, ABD'nin yüzde 7 azaltması gerekiyor. Buna karşın Yunanistan'ın yüzde 12,5, Norveç'in yüzde 1, Avustralya'nın yüzde 8, Portekiz'in yüzde 27 oranında karbondioksit emisyonunu artırmasına olanak sağlanıyor. Fransa'nın karbondioksit emisyonunda ise bir değişiklik öngörülmüyor. Türkiye ise şu andaki tanımlamalara göre tam net olmamakla birlikte protokolü imzalarsa; karbondioksit emisyonunu düşürmekle yükümlü olacak.
TÜRKİYE KİŞİ BAŞI SALINIMDA 75'İNCİ * Kyoto Protokolü'ne taraf olmayan 29 ülke arasında Türkiye de var. * Protokol, Türkiye'yi gelişmiş ülkelerle aynı listede yani EK-1 listesinde gösteriyor. * EK-1 en fazla yükümlülük üstlenen ülkelerin bulunduğu liste. * Kyoto Yunanistan, Portekiz ve Avustralya'ya karbondioksit emisyonunu artırma hakkı veriyor. * Kişi başına karbondioksit emisyonu Bulgaristan'da dahi yıllık 5 tonken, Türkiye'de 3 tonla sınırlı. * Türkiye en fazla emisyon salan 25 ülke arasında 22. sırada. Yani gerilerde bulunuyor.  * Kyoto Protokolü bu haliyle imzalanırsa, Türkiye ekonomisine maliyeti 148 milyar dolara kadar çıkabilecek. * Kyoto protokülünde EK-1 listesinden çıkıp, yükümlülük almamak için müzakere şart. DPT'nin TBMM'ye sunduğu Kyoto Protokolü raporundan başlıklar
Raporda, Türkiye'nin karbondioksit emisyonunun birçok ülkenin gerisinde olduğuna dikkat çekiliyor. Buna göre ABD'de kişi başına karbondioksit emisyonu 20 ton düzeyinde bulunurken Kanada'da 17 ton, Japonya'da 9 ton, AB ülkelerinde 8 ton, Polonya'da 7 ton, Bulgaristan'da 5 ton, Türkiye'de ise 3 ton düzeyinde görülüyor. Türkiye kişi başı emisyon salımında da 75. sırada yer alıyor. Şu anda Türkiye en fazla karbondioksit emisyonuna sahip 25 ülke listesinde ise 22. sırada. Kyoto'ya göre bu 25 ülkenin 11'inin hiçbir yükümlülüğü yok, 3'üne ise esneklik tanındı. Geriye kalan ülkeler ise "ABD, AB, Japonya, Kanada ve Türkiye."
DPT'nin raporu, Kyoto Protokolü'nde Türkiye'nin en fazla yükümlülük üstlenen "EK-1 ülkeleri arasında" bulunduğunu gösteriyor. EK-1 ülkeleri, protokole göre karbondioksit emisyonlarını azaltmakla yükümlü. Türkiye, karbondioksit emisyonu listesinde geri sıralarda olmasına rağmen, bu durumunu müzakere etmezse Kyoto Protokolü ile ciddi yükümlülüklerle karşılaşacak. Türkiye'nin Ek-1 ülkeleri listesinden çıkması için bunu müzakere etmesi gerekiyor.
ÇİN VE HİNDİSTAN'IN YÜKÜMLÜLÜĞÜ YOK
Türkiye halen, Kyoto Protokolü'nün hazırlanması felsefesini kabul ediyor, ancak kendisine yüklenen yükümlülüğün sorumluluğundan, "fazla" olduğunu düşünerek taraf olmuyor. Üstelik Çin, Hindistan, İsrail ve Güney Kore'nin GSYİH başına emisyonları Türkiye'den fazla olmasına karşın herhangi bir yükümlülükleri bulunmuyor.
Türkiye'nin 2013'ten sonra Kyoto Protokolü'ne taraf olmasının muhtemel maliyetleri konusunda 3 ayrı senaryo bulunuyor. Şu andaki koşullar geçerli olur ve Türkiye taahhüt üstlenerek protokolü imzalarsa, ciddi bir maliyet oluşacak. TÜİK'in tahminlerine göre mevcut politikalar ışığında 2004'te toplam 223 milyon ton olan karbondioksit emisyonu, 2020'de yüzde 175 artarak 615 milyon ton olacak. Bunun üzerinden yüzde 10'luk emisyon azaltımının maliyeti GSYİH'de en az yüzde 10'luk bir azalmaya, yüzde 40'lık bir emisyon azaltımı ise GSYİH'de en fazla yüzde 37'lik bir azalmaya neden olacak.
YENÄ° LÄ°STE OLUÅžTURULABÄ°LÄ°R
DPT'nin raporuna göre Kyoto Protokolü'nde yapılacak görüşmeler çerçevesinde Türkiye'nin de aralarında bulunduğu İsviçre, Meksika gibi ülkeler için yeni bir liste oluşturulabilir ve bu ülkelerin belli bir yükümlülük düzeyiyle sınırlı kalması sağlanabilir. Türkiye hiçbir yükümlülük almadan Kyoto'yu imzalama noktasına gelirse, ekonomide bir etkilenme yaşanmayacak. Rapora göre Türkiye ilgili tüm tarafların üzerinde uzlaştığı bir ulusal iklim değişikliği temel politikası hazırlamalı. Ayrıca uluslararası müzakerelerde Türkiye'nin pozisyonu ve alternatifleri belirlenmeli. Türkiye'nin Kyoto Protokolü'nde yükümlülük alıp almayacağı, yapılacak müzakerelere bağlı. Bu nedenle öncelik, özel şartların müzakere edilmesine verilmeli.
KYOTO PROTOKOLÜ NEDİR?
Küresel ısınmanın temel nedeni olarak baÅŸta karbondioksit olmak üzere sera (ısınma) etkisi yaratan gazların atmosfere karışması gösteriliyor. 1997 yılında kabul edilen Kyoto Protokolü ise sera etkisi yaratan gazların salımının azaltılmasını hedefliyor. Protokole göre, sözleÅŸmenin Ek-1 listesinde yer alan geliÅŸmiÅŸ ülkelerin sera gazı salımları 2012'ye kadar baz yılı olarak kabul edilen 1990 yılı seviyesinin yüzde 5 altına düşürmesi gerekiyor. ABD, ülkesinde sera etkisi yaratan endüstrilerden vazgeçilmesi veya modernizasyon sonucu iÅŸsizliÄŸin artacağını gerekçe göstererek bu sözleÅŸmeyi imzalamıyor.Â