Güncelleme Tarihi:
Kuzu, AK Parti milletvekillerince verilen “Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi”ni görüşmek üzere toplanan komisyonda, açıklama yapmak estiğini söyledi. Kuzu, gündemdeki konunun, İstanbul Milletvekili, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da aralarında bulunduğu 265 AK Parti'linin imzasını taşıyan 2/656 sayılı teklifin görüşülmesi olduğunu söyledi.
Anayasa konusunda kısa bir tarihçe bilgisi vermek istediğini belirten Kuzu, Anayasaların çok önemli temel metinler olduğunu ifade etti. Burhan Kuzu, bir kaç ülke hariç, dünyanın her ülkesinde Anayasa olduğunu dile getirerek, Anayasa'nın Türkiye'de 150-200 yıldır tartışılan bir konu olduğunu kaydetti.
“GERİ KALMIŞ ÜLKELER, HER ŞEYİ KURALA BAĞLAMA METODUNU BENİMSİYORLAR”
Kuzu, şöyle konuştu:
“Gönlümüz isterdi ki bugün bu mesele bitmiş olsun ve biz bugün başka bir konuyu gündeme alalım. Ama maalesef siyasi olarak çalkantılı ülkelerde, bir noktaya kadar gelmesi, zaman içinde oluyor. Aynı sıkıntıları Avrupa ülkelerinin de yaşadığını biliyoruz. Anayasalar her şeyi tek başına çözecek metinler değil. 7 maddelik Amerikan Anayasası... İngiltere'nin yazılı olarak hiç bir anayasası yok. Avrupa ülkelerine de baktığımız zaman, daha çok kısa metin biçiminde.
Maalesef gelişmekte olan ve geri kalmış ülkeler, her şeyi kurala bağlama metodunu benimsiyorlar. Öyle olunca da anayasaları çok kabarık oluyor ve değişik yorumlara sebep oluyor, değişen şartlara da maalesef ayak uyduramıyor. Bu elde değil. Ancak şöyle bir usul de yok; 'anayasalarımızı o zaman biz de kısa yapalım da biz de gelişelim.' Geliştiğimiz zaman kısa yazıyoruz. Yani arasında değişik bir ilişki var. İnşallah Türkiye oraya doğru da gidecektir.
Tanzimat'tan bu tarafa doğru baktığımızda bildiğiniz gibi; 1876, 1921, 1924, 1961 ve 1982 anayasaları var. Bu metinler değişik tarihlerde değişiklikler geçirmiş. Osmanlı'da toplum, 1876 Anayasasının herhangi bir yerinde olmamıştır. Bir derleme de diyor ki 'O gün kıraathanelere soruldu; 'bir anayasa hazırlanmış ne diyorsunuz?' Aldığımız cevaplardan gördük ki tebaanın yüzde 80 küsuru, bu metnin bir avcılık nizamnamesi olduğunu zannediyor. 'Kurtlar, kuşlar ne zaman avlanır, hangi mevsimde gidilir...' Bu, bir anlamda toplumun dışında bir anayasa yapmanın, sıkıntılarını gösteriyor. Zaten uygulama imkanı da bulamadı.”
“2010 YILI, ANAYASA İÇİN GEÇ BİR TARİH”
TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Kuzu, Cumhuriyet döneminin anayasalarına, o dönemin şartlarında bakmak gerektiğini söyleyerek, “Düşman gelmiş Eskişehir'e, 'ya istiklal ya ölüm parolası atılmış ülkede', Meclis anayasa hazırlıyor. Buna rağmen 1921 Anayasa'sı, milli egemenliği en iyi şekilde vurgulayan metin olarak karşımıza çıkıyor” dedi.
1924 Anayasası'nın en milli ve darbe üzerine hazırlanmayan bir Anayasa olduğunu belirten Kuzu, “Keşke 1961 Anayasasını hazırlayanlar, o metni olduğu gibi alıp içindeki eksiklikleri tamamlasalardı” dedi.
Burhan Kuzu, 2010 yılının, bir anayasa için, bin yılı aşkın Türk siyasi tarihinde geç bir tarih olduğunu kaydederek, “Bizden yıllar sonra kurulmuş ABD anayasası için, 1787 diyorsunuz. Halbuki biz varken, ABD diye bir toplum söz konusu değildi” diye konuştu.
1961 Anayasasının, Demokrat Parti'liler bir kenara bırakılarak hazırlandığı için, 1982 Anayasasından çok daha iyi metin olmasına rağmen, yüzde 60 oyla kabul edildiğini ifade eden Kuzu, “Daha sonra, 'bu Anayasa Türk toplumunun ihtiyacını karşılamadı', 'bol geldi' denildi, 'lüks' dendi.' 1982 Anayasası hazırlandığı zaman da ülkemizde 5 bin gencin öldüğü bir tablo vardı üniversitelerde. Böylesine olağanüstü bir dönemde hazırlanınca da ister istemez bu metinlere de yansıyor. 1982 anayasası yüzde 92 oyla kabul edilmiş olmasına rağmen, 1961 Anayasasından çok daha düzgün metinmiş gibi gözüküyor. O günün yetkilileri, bu anayasayı referanduma sunarken, 'evet deyin, Türkiye'de terörün kökü kazınacak, kefili benim' dediler. Bu millet de bu yüzden evet oyu verdi” diye konuştu.
Kuzu, bu Anayasa değişikliğinin 17. değişiklik olacağını ve bugüne kadar 90'a yakın maddenin değiştiğini söyledi.
Kuzu, “Önümüze gelen metin, en azından, devam etmeye çalıştığımız o parçalı şekildeki anayasa değişikliği yöntemini devam ettirme usulünü sürdürüyoruz. Bu metod, Anayasayı biraz daha yamalı bohçaya çeviriyor. Zaten dili çok kötü olan Anayasayı, çok daha sıkıntıya sokabiliyor ama birtakım ilerlemelere de sebep oluyor” dedi.