Güncelleme Tarihi:
Karnı doydu mu turluyor Kuzguncuk’ta. Yolda yürürken, sahilde otururken, İsmet Baba’da yemek yerken , Perihan Abla Sokak’da çayınızı yudumlarken rast gelebilirsiniz Abbas’a. Kuzguncuklular’la eni konu sosyalleşmiş Abbas, onu bilip de “Abbas N’aber” diye hatırını sormayan yok gibi.
Abbas, insanlardan hiç korkmuyor. Kedi gibi ayaklarının arasında dolaşıyor.
Uzaktan kedi ya da köpek gördü mü kanatları olduğunu hatırlayıp, pırrr diye uçuyor.
Kuzguncuk sakinlerinden Abbas’ı, beş yıl önce Balıkçı Bekir Abi’si yavruyken bulmuş. Kedilere av olmasın diye korumasına alıp besleyip büyütmüş. Sonra da balığa çıkarken can yoldaşı olmuş Abbas. O gün bugündür Bekir Abi’sinin teknesinde, birlikte “Rastgele” deyip balık tutmaya gidiyorlar. Av dönüşü hisseini alıyor.
KASABIN BAŞ MÜŞTERİSİ
Şu sıralar en sık rastlayacağınız yer ise Perihan Abla Sokağı’nın köşesindeki kasap dükkanı. Dükkanının önüne demir atıp Kasap Halil İçer’i haraca bağlamış Abbas. Günde birkaç kez uğruyor. O da diğer sokak hayvanları gibi karnını doyurmadan dükkanın önünü terk etmiyor. Eğer dükkan doluysa önünde turlayıp duruyor. Kendisine laf atanların önünde salına salına yürüyüp Halil Abi’sinin kendisini görmesini bekliyor.
SİMİTİ BEĞENMİYOR
Abbas’ın av yasağı günlerindeki halini Kasap Halil İçer anlatıyor: “Abbas, bizim sokağın müdavimi. Bütün esnaf onu tanıyor, besliyor. Ama en çok bizim dükkanı seviyor. Gelip kapıda bekliyor. Onu görünce çağırıyorum dükkana giriyor. Artık et parçalarını onun için saklıyorum. Bazen sessizce içeri girdiğinde aşağıda kaldığından onu göremiyorum. Bağırıp, ‘Ben buradayım ‘ diye geldiğini haber veriyor. Her gün et veriyorum. Çökertti valla beni (Gülerek). Bir gün simit verdim yemedi. İlla et istiyor. Abbas günde birkaç sefer uğruyor bizim sokağa. Sabah en erken kim dükkan açarsa önce ona uğruyor. Etini bende, tatlısını öbür tarafta, çayını da yanda içiyor. ”