Oluşturulma Tarihi: Aralık 14, 2002 00:00
Serbest fotoğrafçı Ali Borovalı çocukluk rüyasını gerçekleştirip dünyanın en soğuk yerlerinden Grönland'a gitti, İnuitlerle (Eskimolar) yaşadı, -30 derecede fotoğraf çekti. Türkiye'nin ilk aletli dalıcılarından, çok ödüllü sualtı belgesel yapımcısı, 59 yaşındaki marjinal emekli Yılmaz Akyunus ise Kuzey Kutbu'nda katil balinaların peşine düştü. MARJİNAL BİR EMEKLİYılmaz Akyunus (59) aslen iktisatçı, IBM Türk'ten emekli. Bir delikanlıdan farksız. Sağlığını, dinamizmini yüzmeye ve dalmaya borçlu. Türkiye'nin ilk aletli dalıcılarından. ‘‘Mavi Derinlikler’’, ‘‘Adrenalin’’ gibi belgesellerin yapımcısı. Sualtı sporları il temsilciliği, aletli dalış eğitmeni. Yerkürenin tüm denizlerinde film ve fotoğraf çekti. Sualtı Dünyası, Deniz
Magazin dergilerinde yazdı. Tehlikeli deniz canlılarını belgelemek en büyük merakı. Katil balinayı çekerken elleriniz titriyorYılmaz Akyunus, okyanusların efendisi olarak anılan zeki, vahşi, katil balinaların sualtındaki fotoğrafı için deklanşöre bastığında, kalbinin duracak gibi olduğunu söylüyor. Ama onları görmek, ‘‘seafari’’ye çıkmak için az uğraşmamış. Sefere çıkmaktır safari. Okyanuslardaki seferde ise kelime oyunu yapılır. ‘‘Sea’’ denizdir ve olur size ‘‘seafari.’’ Katil balinanın yani orcanın izini sürmek serüvenlerin serüvenidir. Akyunus'un hayatının düşüdür orcalar. Kutuplara yolculuğun rezervasyonu bir yıl öncesinden yapılır. Katil balinayla en az üç kez rastlaşma garantisi veren, profesyonel bir yabancı tur şirketi uluslararası üne sahip Akyunus'a özel indirim de yapar. 3 bin 500 dolarlık gezi için 2 bin dolar maliyet çıkartılır.Hem fotoğraf, hem video çekmek isteyen Akyunus'un yükü 80 kilodur. İki amfibik fotoğraf makinası, iki sualtı video kamerası ve dalış malzemeleri. Şahsi eşyalar çok sınırlıdır, ama purosunu unutmaz. Seafari'nin başlangıç noktası Norveç'te balıkçı kasabası Svolvaer'dir. İstanbul'dan toplam 31 saat sürer ulaşmak:‘‘Her kasım orcaların bayıldığı ringa sürüleri okyanusdan ayrılarak İskandinavya yarımadasındaki bu koylara geliyor. Peşinden de orcalar akın ediyor. Belli bir alanda çok sayıda katil balinayı görebiliyorsunuz. Hava -20, su sıcaklığı ise 1 derece. 5-10 metre dalıyor, yakınımızdan geçebilecek bir orcanın fotoğrafı için dakikalarca bekliyoruz. Rastlantı gerçekleştiği takdirde iş filmi çekmeye kalıyor. En unutulmaz an, sualtında ilk kez katil balinayı kadrajlamak. Ne kadar usta olursanız olun elleriniz titriyor. Seslerini ilk kez duyuyorum, çok hoş.’’‘‘Özgür Willy’’ filmiyle hayatımıza giren katil balinalar sosyal hayvanlar. Aile yapısı anaerkil. Sürü liderliği için dişi reis kıyasıya mücadele edip rakiplerini öldürüyor. En etkili silahları kuyrukları. Buz üstündeki bir fok balığını, kuyruk darbesiyle sıçrattıkları büyük su kütlesi ile kaydırıp derin sulara çekebiliyorlar. Deniz kurdu, kara
balık da deniyor onlara. Denizdeki tüm canlılara saldırdıklarından katil diye nam salmışlar. Favorileri ringa ve somon balığı. İnsanlara saldırmıyorlar. Grönland'ın ikinci büyük şehrinde 7 bin köpeğe karşı 5 bin kişi varÇocukluk hayalini gerçekleştirmek için 2 yıl uğraştı fotoğrafçı Ali Borovalı. Grönland'ın Kangerlussuar kasabasına ulaştığında -35 derecedeki hava koşullarına alışması biraz zor oldu:‘‘Dünyanın en büyük adası Grönland'ın nüfusu sadece 60 bin. Başkent Nuuk'ta 6 bin kişi yaşıyor. İkinci büyük şehir Ilulissat'ın 7 bin köpeğe karşılık 5 bin nüfusu var. Ufak bir parlamentoya sahip. Danimarka'ya bağlı ama içişlerinde özerk. Buradaki Eskimolar kendilerine İnuit diyorlar, 'insan' demek. Eskimo Kızılderililerin taktığı bir isim ve çiğ et yiyen demek. İnuitler samimi, güleryüzlü. Çoğu Danca bile konuşmuyor. Katolik Kilisesi’ne bağlılar ama kendi inançları da var. Grönland kuzey ışıklarının en güzel görünebildiği yerlerden birisi. Karanlık bastıktan gökyüzünde bazen yeşil bazen mavi birtakım ışıklar oluşuyor. Bazı Japonlar bu ışıkta sevişirlerse çocuk sahibi olacaklarına inanıyor, özellikle çocuk yapmak için Grönland'a geliyorlar! İlk gittiğimde buz ev igloda kaldım. Ama hakiki iglo pek kalmamış. İçerisi eksi 13 derece. Size sıkı bir uyku tulumu veriyorlar. Sakin ol, içine gir fakat çok fazla şey giyme diyorlar. Çünkü korkup elbiseleriyle yatanlar varmış. Sonra uyku tulumunun içinde terleyince hayati tehlike ortaya çıkıyormuş.Köpeklerin çektiği kızağımızla giderken aniden kar bastırdı. Eskiden bilim için kullanılan bir barınağa attık kendimizi. Fırtınanın geçmesini beklemekten başka yapacak şey yok. Kahvemizi içiyoruz. Derken bir avcı eskimo geldi ve aynı yere sığındı. Saatler geçiyor. Benim kızakçı aniden fırladı saatine baktı ‘‘Allah kahretsin işe geç kalıyorum’’ dedi. İkimiz de hayretle bakıyoruz. ‘‘Zaten
trafik var. Otobüsü de kaçırdım. Geç kalacağım.’’ Sonra ‘‘Düşünebiliyor musunuz? Ä°nsanlar ÅŸimdi Kopenhag'da, Ä°stanbul'da böyle yaşıyorlar’’ dedi, kahkahalara boÄŸulduk.Â
button