Kuzenlerimiz orada!

Güncelleme Tarihi:

Kuzenlerimiz orada
Oluşturulma Tarihi: Kasım 15, 1997 00:00

Haberin Devamı

Hüznün, yoksulluğun ve geçmişin ülkesi Yemen'de, dedelerimizin onbinlerce çocuğu var

Yemen'e gitmek hiç aklıma gelmemişti. Çocukluk belleğimde gidişi olan, dönüşü olmayan bir ülkeydi. Yemen demek, çöl ve ayrılık; memleket hasreti demekti. Yemen, ağıtlarda vardı. Ama Emirates Havayolları ile merkezi Yemen'in başkenti Sana'a'da bulunan Universal Turizm Şirketi davet ettiğinde hiç duraksamadım.

Başkent Sana'a, dünyanın en yüksek başkentlerinden. Tam 2 bin 700 metrede. Öyle gökdelenler, ışıklı bulvarlar yok. Yüzyıllar öncesinden kalma taş yapılarla onlara bir örnek yeni yapılar, uyum içinde. Havaalanından itibaren, yoksulluk ve sıcakla karşılaşıyoruz. 17 milyonun yaşadığı bu ülke, nüfus artışı ve çocuk ölümlerinde liste başı. Kazasız, hastalıksız yaşayanlar ise en çok 47 yaşına ulaşabiliyor. Ama kadınlar, pek çok yerde olduğu gibi, Yemen'in en talihsizleri. Kadınların okuma yazma oranı yüzde 10. Oy kullanma hakkını ise yeni kazanmışlar.

Sana'a'da ilk gün, Büyükelçi Sanlı Topçuoğlu ve eşi Stuttgart eski Başkonsolosumuz Fırat Topçuoğlu, bize öğle yemeği verdiler. Yemen kurallarına göre kadın ve erkekler ayrı oturmak zorundaydı. Kadın kadına geçen yemekte, Sana'a'nın önde gelen entelektüelleriyle sohbet etme imkanı bulduk. Büyükelçimiz Sanlı Topçuoğlu'nun 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı için verdiği resepsiyonda da ‘‘Cumhuriyet Kadınları’’ olarak ülkemizi temsil etmek bizi çok onurlandırdı. Büyükelçimiz Sanlı Topçuoğlu, bizi Sana'a Müftüsü dahil, devlet ricaline takdim etti. ‘‘Deli İtalyan’’ olarak tanınan Universal'in sahibi Marco Livadotti ve eşi Maha, Yemen'i turizme açmak için gönüllü elçi gibi çalışıyorlar.

KAHVE YERİNE QAT

Kahvesiyle ünlü Yemen, dünya pazarında inisiyatifi Brezilya'ya kaptırdığı için, kahve çok az üretiliyor. Para etmeyen kahve yerine, ‘‘Qat’’ denilen ve uyuşturucu etkisi olan bir bitki yetiştiriliyor. Dünya narkotik listelerine giren qat, Yemen'de meşru. Öyle ki kadın erkek, çoluk çocuk kat kullanıyor. Başbakanı, Cumhurbaşkanı dahil, sosyal statüyü ortadan kaldıran bir bitki. Sana'a'da ‘‘Qat time’’, yaşamı belirliyor. Qattan önce, qattan sonra...

Altı günlük gezi boyunca, biz de qat zamanına uymak zorunda kaldık. Şoförümüz, rehberimiz de qat çiğniyordu pek tabii... Milli giysileri içindeki erkekler, sırtlarını rahat bir yere dayayıp önlerine desteler halindeki qat dallarını yığıyorlar. Yaklaşık iki kilogram ağırlığındaki qatların yapraklarını özenle avurtlarına istif ediyorlar. Yaklaşık üç saat öyle duruyor ağızlarında. Bu arada konuşuyorlar, sigara ve su içiyorlar. Qatın etkisini elbette merak ettik, gözlemledik, sorduk. Qat, uyarıcı etkiye sahip ve alışkanlık yapmıyor. Kullanıcıya zihin açıklığı ve enerji veriyor. Ama asıl etkisi, açlık duygusunu bastırması. Bu nedenle Yemen'de zenginler bile zayıf! Aylarca diyet yapıp zayıflamaya çalışan arkadaşlarımı düşünüp Türkiye'ye qat getirmeyi çok istedim. Ancak Yemen dışında yasak olduğunu ve cezasının 15 yıldan başladığını öğrenmem, bu hevesimi yarıda bıraktı.

Ünlü İtalyan yönetmeni Paolo Passolini'nin filmlerine mekan olan Sana'a'da, Osmanlı izleri o denli çok ki. Yapılarda, şarkılarda, sözcüklerde. Hele 1915'teki yenilgiden sonra Yemen'de kalan Osmanlı askerlerini öğrenmek çok şaşırttı. Osmanlı Devleti, ekonomik nedenlerle sadece subaylarını çekmiş. Geride kalan 30 bin askerden 10 bini, yollara düşmüş. Kimi Anadolu'ya ulaşabilmiş, kimi çöllerde helak olmuş. Kalan 20 bin Anadolulu asker ise Yemen'de yerleşmiş. Evlenip bark ve çocuk sahibi olmuş. Mesela Sana'a Belediye Başkanı Albay Husain Al-Meswari'nin dedesi Türk. Böylece Yemen türküsündeki ‘‘Giden gelmiyor, acep nedendir?’’in cevabını da öğrenmiş oluyorum.

YEMEN USULÜ KAÇIRMA

Bir de ‘‘Burası Muş'tur’’un yanlış, Sana'a yakınlarındaki Huş'un doğru olduğunu öğreniyorum. Yemen'den bir gerçeği daha öğrenip dönüyorum: ‘‘Ana gibi yar, Bağdat gibi diyar olmaz’’da geçen Ana'nın, yüksekliğiyle ünlü bir uçurum olduğu...

Gitmeden önce ve Yemen'de, sık sık uyarılıyoruz; tek başına dolaşmamamız için. Kaçırılma ihtimalimiz büyükmüş. Ama bu kaçırma, bildiğimiz kaçırma türünde değil. Bir kere, kaçırılan kadına çok iyi davranılıyor. Namusuna halel gelmiyor. Yedirilip giydiriliyor. Adeta baş tacı ediliyor. Yemen'de, turizme açıldığı son dört yılda, tam 200 kaçırılma olayı gerçekleşmiş. Biz oradayken dört Rus doktor, bir İngiliz diplomat kaçırıldı. Biz Yemen'e gitmeden 10 gün önce de üç Fransız serbest bırakılmıştı. Geçen yıl kaçırılıp serbest bırakılan İtalyan bir kadın, bu yıl ailesiyle gelip kendisini kaçıran kabilenin mezrasında tatil yapmış. Zaman zaman ben de kaçırılmayı beklemedim değil. Ne güzel yazı dizisi olurdu...

Ancak kaçırılmak ve serüven yaşamak için geç saatlerde sokakta dolaşan yaşlı İtalyan kadınları gördükçe vazgeçtim. Hem devletimi, gazetemi ve eşimi böyle bir sorunla meşgul etmek istemedim. Gelelim, kaçırma nedenine: Kabileler, Birleşmiş Milletler'in Yemen'e yaptığı maddi yardımdan pay istiyor. Devletin yol, köprü yapmasını ya da elektrik getirmesini isteyen kabileler, hep bunu yapıyor. Sana'alı yetkililer, ‘‘Bugüne kadar kaçıran kabilelerde hiç kan dökülmedi. Ama hükümet bu kaçırma furyasını engellemek için sert tedbirler alıyor’’ diyorlar. Hatta üç Fransız'ı serbest bıraktırmak için devlet de kaçıran aşiretten kişileri rehin almış!

KIZ ÇOCUKLAR OKUSUN

Yemen'de kız çocuklarının okuma şansı çok az. Çoğunlukla dilencilik yapıyorlar. Okuyabilen az sayıdaki kız çocuğu, zorunlu olan dokuz yıllık ilköğretim okullarına gidiyor. Bir yıl yeterlik eğitimi alıp sınava giriyor. Kazananlar üniversite eğitimi almaya hak kazanıyor. Özellikle İtalyan ve İspanyol turistlerin ilgi gösterdiği Yemen, turizme umut bağlamış. Belki bu sayede daha çok kız çocuğu okuyabilecek.

BU KADINA DİKKAT!

Dr. Raufa Hassan Kadın Araştırmaları Enstitüsü Başkanı. Yemenli kadının sosyal statüsü için mücadele ediyor. Uluslararası kadın kuruluşlarından destek bekliyor. Evlilikte Yemenli kadına şiddetin yaygın olduğunu söylüyor. Tek eşliliğin yaygınlaştığını, ancak ortalama yedi çocuk doğuran Yemenli kadının hayatının çok zor olduğunu anlatıyor. İlgilenenler için adresi: Dr. Raufa Hassan. Director of Women Studien Center/ Sana'a Univercity. P. Box 1802 Sana'a/ E. mail Research@ y.net.ye. Tel: (967-1) 219 339 Fax: 219341

YOLDA ‘‘QAT TİME’’

Tarihi şehirlerden Kowkaban'dayız. Şoförümüz Abdullah için qat zamanı geldi. Büyük bir iştah ve özenle qatları ayıklıyor. Bizim sabırsızlıkla beklediğimiz öğlen yemeğine gülerek bakıyor. Öyle ya onun için qatsız bir hayat düşünülemez. Hatta bir gün bile... İçki ile arası pek yok. Zaten yasak. Aden üzerinden gelen bir şişe şarabın fiyatı asronomik: 100 dolar.

KALEM İSTEYEN ÇOCUKLAR

Bir gece konakladığımız Al Mahwit'ten çıkıp dağlar, tepeler aşıyoruz. Ciplerimizin sağ tekerlekleri uçurumları yalıyor. İşte bu uçurumların yanı başında taş evler inşa edilmiş. Yerleşim o kadar seyrek ki. Ne yol var ne de elektrik. Bazen ‘‘Açıkhava okulları’’na rastlıyoruz. Tabii kızlar ve erkekler ayrı. Birine yaklaşıp soruyoruz ne öğrendiklerini. Kuran öğreniyorlar. Çocuklar sürekli olarak ‘‘elem’’ yani kalem istiyor.

SOKAKTA KADIN AZ

Sana'a sokaklarında çok az sayıda kadına rastlanıyor. Fotoğraflarını çekmek pek kolay olmuyor. Rehber aracılığıyla soruyoruz, giysilerimizi yadırgayıp yadırgamadıklarını. Hayır, yadırgamıyorlar. ‘‘Keşke biz de sizin gibi giyinebilseydik. Ama gelenek böyle’’ diyorlar. Dört mevsim sıcak Sana'a'da bu halleriyle çok terlediklerinden yakınıyorlar.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!