Oluşturulma Tarihi: Nisan 26, 2008 00:00
Siyaset sahnesindeki kutuplaşmanın arttığına dikkat çeken TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, "Siyaset sahnesindeki kutuplaşma yüzünden, Türkiye ekonomisini bekleyen riskler yeterince algılanamıyor ve bu riskleri iyi yönetmek için tatmin edici bir çaba gösterilemiyor" dedi.
TÜRK Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, "Siyaset sahnesindeki kutuplaşma yüzünden, Türkiye ekonomisini bekleyen riskler yeterince algılanamıyor ve bu riskleri iyi yönetmek için tatmin edici bir çaba gösterilemiyor" dedi. Yalçındağ, Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu’nun (TÜRKONFED), Şanlıurfa Sanayici ve İşadamları Derneği (ŞUSİAD) ev sahipliğinde gerçekleştirilen "Başkanlar Konseyi" toplantısında, Türkiye’nin dört bir yanından toplantıya katılan dernek başkanları ve yöneticileri ile federasyon başkanları ve TÜRKONFED yönetiminin, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik ve siyasi konjonktürü tartıştığını ve yeni açılımlar aradığını belirtti.
ÇATIŞMALI ORTAM: Siyaset sahnesindeki "çatışmalı ortamla" ilgili görüşlerini daha önce açıkladıklarını hatırlatan Yalçındağ, siyasi liderler ve kadrolara yaptıkları sağduyu çağrısının geçerliliğini bugün de koruduğunu ifade etti. "Gerilimin düşürülmesi, diyalog kanallarının açılması, herkes için tam demokrasinin, hukuka koşulsuz saygı ile birlikte savunulması, bu çağrımızın altını dolduran temel ilkeler olarak hala önem taşıyor" diyen Yalçındağ, şunları söyledi: "Görünen o ki bu gün siyaset sahnesindeki kutuplaşma yüzünden, Türkiye ekonomisini bekleyen riskler yeterince algılanamıyor ve bu riskleri iyi yönetmek için tatmin edici bir çaba gösterilemiyor. Unutmamalıyız ki siyasi gerginlik, yavaşlayan bir ekonomiyle ve küresel çalkantı ile birleşirse, ortaya daha vahim bir tablo çıkacaktır."
GLOBAL KRİZİN ETKİSİ: Arzuhan Doğan Yalçındağ, dünya ekonomisinde baş gösteren krizin boyutlarının ne olacağı ve ne kadar süreceğinin hala tam olarak bilinmediğini dile getirdi. Başlangıçta 300 milyar dolar olarak öngörülen zarar tahminlerinin, bugün 1 trilyon doları aştığına işaret eden Yalçındağ, büyüme tahminlerinin sürekli aşağı doğru revize edildiğini ve dünya ticaret hacminin önümüzdeki dönemde daralacağının öngörüldüğünü kaydetti. Bugünlerde gıda fiyatlarındaki aşırı yükselmeye değinen ve bu gelişmelerin enflasyon rakamlarını olumsuz etkileme riski bulunduğunu aktaran Yalçındağ, devamla şöyle dedi: "Bu, işin bizim dışımızdaki boyutu... Bir de ekonomimizin iç dinamikler nedeniyle yavaşlamaya başlaması var. Aslında bu yeni bir olgu değil. TÜSİAD olarak geçtiğimiz yıl yaptığımız tüm konuşmalarda, ekonomide gözlenen yavaşlamayla ilgili tespit ve uyarılarda bulunmuştuk. Bildiğiniz gibi, ekonomik büyümemiz 2004 yılının ortalarından beri yavaşlamaktadır. 2007 yılı son çeyreğinde ise büyüme hızımız yüzde 3,4’e kadar gerilemiştir. 2007 yılında ulaşılan yüzde 4,5’lik yıllık toplam büyüme ise kaybedilmiş olarak tanımlanan 1990’lı yılların büyüme ortalamasıdır. Yani ekonomik ve sosyal sorunlarımıza çare olmayacak bir büyüme oranıdır."
İÇ TÜKETİMDE YAVAŞLAMA: Daralma sürecinin en temel nedeni olan iç tüketimdeki yavaşlamanın, gelecek aylarda tüm reel kesime yansıyabileceği uyarısında bulunan Arzuhan Doğan Yalçındağ, reel kesimdeki sıkıntıların bankacılık sistemine doğru yaygınlaşmasının ise ekonomik yavaşlamayı daha da belirgin hale getirebileceğini sözlerine ekledi.
TÜSİAD: 1 Mayıs’ın ’Çalışma Bayramı’ olması emeğe saygı
TÜSİAD, 1 Mayıs ile ilgili dün yaptığı yazılı açıklamada "1 Mayıs’ın çalışma dünyasının bir bayramı olarak kutlanması yönündeki toplumsal taleplerin dile getirildiğini gördüğümüz şu günlerde, tüm çağdaş ülkelerde olduğu gibi, üretimin temel ögesi olarak işgücünün toplumsal bir değer olarak algılanması önemli bir aşama olacaktır" dedi. Açıklamada şöyle devam edildi: "AB üyeliği sürecinde Türkiye, çok daha iyi çalışma yaşamı standartlarına ulaşma yönünde ilerlemeye devam etmelidir. Her yıl 1 Mayıs’ın "Çalışma Bayramı" olarak kutlanması hem emeğe saygı, hem de ekonomik büyüme ve sosyal kalkınma hedeflerimize moral katkı açısından olumlu bir gelişme olacaktır. 1 Mayıs kutlama ve gösterilerinin, karşılıklı anlayış ve sağduyu ortamında, geçen yıl yaşanan çatışma görüntülerinden uzak şekilde gerçekleşmesi ve üzücü olayların bir daha yaşanmaması, Türkiye’nin toplumsal barışı ve saygınlığı açısından son derece önemlidir. Bu konuda yetkili kamu birimlerinin ve çalışma dünyası temsil örgütlerinin sorumluluk içinde hareket etmeleri esas olmalıdır."
Her aileye 3 çocuk kabul edilemez
Arzuhan Doğan Yalçındağ "istihdam sorunun yanı sıra ’Her Aileye 3 Çocuk’ sloganına değinmeden geçemeyeceğini" ifade ederek, nüfus biliminin, hemen hemen kesin projeksiyonlar yapabilen nadir alanlardan biri olduğunu söyledi. OECD ortalamasının yıllık yüzde 0,69, Türkiye’nin yıllık nüfus artışının ise yüzde 1.69 seviyesinde olduğunu aktaran Yalçındağ, şunları kaydetti: " Bırakın doğurganlığın artırılmasını, nüfus artışının bugünkü biçimiyle sürmesi bile, eğer üretim, istihdam ve eğitimde nicelik ve nitelik artışı sağlayacak politikalar devreye sokulamazsa, yoksunluk, yoksulluk ve cehaletin yanında, daha yüksek genç işsizlik oranı ve artan oranda bölgesel gelir dağılımı bozukluğu ile sonuçlanacaktır. Bu gerçekleri yok sayarak bilimsel hiçbir temeli olmayan bir söylemle ortaya çıkmanın kabul edilebilir bir yanı olmadığı açıktır."