Kutan, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada iktidar ortağı partileri eleştirdi. ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz'ın 55. Hükümet'i kurarken, Refahyol
Kutan'dan itiraf: AB'ye batı kulübü dedik |
SP Genel Başkanı Kutan, geçmişte Avrupa Ekonomik Topluluğu ve Avrupa Topluluğuna karşı çıktıkları yönündeki eleştirileri yanıtlarken, şöyle konuştu:
''Avrupa'ya batı kulübü dedik. Haklıydık, çünkü o günün Avrupa Topluluğu, bugünün Avrupa Birliği'nden çok farklıydı. O zaman Avrupa gerçekten batı kulübüydü. Dün Avrupa Topluluğu, kendi içinde refah, demokrasi, insan hakları ve güvenliği esas alırdı, kültürel açıdan tekçiydi, Avrupa merkezciydi.
Bugünkü AB, çok kültürlü, eşitlikçi, birey temelli bir siyasalsözleşme ve birlik öngörmektedir. Elbette AB oluşum halindedir, henüz nihai olarak şekillenmemiştir.''
''ÇOĞULCU BİR AVRUPA''
AB ve AB-Türkiye sürecine, ''olmazsa olmazcılardan farklı, ama olumlu baktıklarını'' bildiren Kutan, ''Türkiye'de kangrenleşen demokrasi ve insan hakları sorunlarının çözülmesinde bu sürecin sağlıklı işlemesinin önemli katkılarının olacağına inanıyoruz'' dedi. Recai Kutan, şöyle konuştu:
''Biz AB'a yönelişi diğerleri gibi bir batılılaşma ve modernleşme projesi olarak görmüyoruz. Böyle bir proje zaten çağdışıdır, 19. yüzyıl projesidir. Biz çoğulcu bir Avrupa'ya yöneliyoruz. Aslında çok dinli, çok kültürlü bir birlik projesi, eşit üyesi olmak koşuluyla, milletimizin yabancısı değildir.
Bu yöneliş yani AB-Türkiye süreci, sadece Türkiye'de demokrasive insan haklarının gelişmesini sağlamayacak, aynı zamanda kimlik, kültür ve değerler açısından çoğulcu bir Avrupa'nın inşa edilmesine dekatkıda bulunacaktır.'' |
Hükümeti'ni kastederek,''duvara çarptılar'' yorumunu yaptığını anımsatan Kutan, 54. Hükümet dönemindeki ekonomik göstergeleri anlattı.
Refahyol Hükümeti'nden sonra ülkenin bugün kötü bir noktaya geldiğini, duvara çarpmanın ötesinde ülkenin uçurama sürüklendiğini savunan Kutan, şimdi Türkiye'nin uluslararası sermaye ve çok uluslu şirketlerin, IMF programlarıyla ''at koşturdukları'' birülke haline geldiğini söyledi.
Başbakan Bülent Ecevit'in rahatsızlığı nedeniyle bir ''boşluk varmış havası yaratıldığını'' dile getiren Kutan, asıl sorunun, ''Hükümet'' olduğunu kaydetti.
DSP'YE: OLAĞANÜSTÜ DÖNEMDE PİYANGO''Olağanüstü dönemin iktidarı'' diye nitelendirdiği hükümet partilerini eleştiren SP Genel Başkanı Kutan, ''DSP ve lideri, olağanüstü dönemde
piyango kazanmış, beklenmedik iktidarlar yaşanmıştır'' dedi. DSP'nin ve Genel Başkanının, yönetme konusunda birinisiyatif ortaya koyamadığını savunan Kutan, ''DSP bitti'' demediğini, ancak 1999 seçimlerinde bir anlık tutuşan saman alevinin, söndüğünü ifade etti.
ANAP'A: YILMAZ'IN ELİNDE İNİŞE GEÇTİANAP'ın, Genel Başkan Mesut Yılmaz'ın elinde inişe geçtiği görüşünü savunan Kutan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Yılmaz, 1997 yılında, kurtuluş simidi olarak olağanüstü döneme sarıldı. Bugün savunur gibi yaptığı tüm demokratik değerleri yok saydı. Şimdi, (15 yaşında çocukların eline kelepçe takılmasını istemiyorsak AB'ye girelim) diyor, ama kendisi çökmesine katkıda bulunduğu demokrasi duvarının altında kalmıştır. Hiçbir inandırıcılığı yoktur, millet kendisinden hiçbir şey beklememektedir.
Sayın Yılmaz'dan millet, demokrasi adına hukuk adına ne beklesin ki, daha dün RTÜK'ü çıkarmadılar mı? (Anadilde yayın olmalıdır) diyen Yılmaz, üç hafta önce anadilde yayını yasaklayan RTÜK'e el kaldırmadı mı?
MHP'YE: OLAĞANÜSTÜ DÖNEMİN STEPNESİBundan daha trajik durumda olan MHP ve onun Genel Başkanı Bahçeli'nin durumudur. MHP, hemen hiçbir şey söylemeden, iki adım ileri iki adım geri yöntemi ile tavırsızlığın en uç örneklerini vermiştir.
MHP de olağanüstü dönemin stepnesi olmuş, kendi işini kendisi bitirmiştir. Bugüne kadar hiçbir alanda reel siyaset üretmemiş, her hangi bir toplumsal projesi olmamış, konjonktürel radikal milletçi duyguları kullanarak belli bir noktaya gelebilmiş olan MHP, olağanüstü sürecin dönüşmesi ile açıkta kalmıştır.''
Tükenenin sadece 57. Hükümet'in ortakları değil, ülkeye yıllarca vaziyet eden yönetici seçkinlerin tepeden inmeci projeleri olduğunu dasavunan Kutan, ''gelişen olaylar ve yeni dinamikler, öteden beri dar olduğu söylenen Türkiye'ye giydirilen elbiseyi patlatmış, gerçekler yavaş yavaş ortalığa dökülmeye başlamıştır'' dedi.
''TÜRKİYE'NİN ÖNÜNDEKİ ENGEL''Kutan, Türkiye'nin AB'ye aday üye kabul edilmesinin üzerinden iki buçuk yıl, ulusal programı hazırlamasının üzerinden bir yıldan fazla bir zaman geçmesine rağmen gerekli adımların atılmadığını söyledi. Bunun böyle olmasının en temel nedeninin, ''kafası karışık olan yönetici seçkinler ve 57. Hükümet'' olduğunu öne süren Kutan, ''Maalesef Türkiye, ne istediğini bilmeyen bir ülke görünümündedir'' diye konuştu.
SP Lideri, sözlerini şöyle sürdürdü:
''MHP'li Milli Savunma Bakanı'nın (Türkiye'nin sosyal dokusunda zaaf var) sözü, sadece Türkiye-AB sürecinin değil, esasında Türkiye'nin önünde ne tür bir engelin bulunduğunu göstermesiaçısındançok önemlidir. Bu millete güvenmeyen milliyetçilerin Türkiye'yi getirdikleri yer bugünkü tablodur. Bu anlayış aşılmadan Türkiye bir yere gidemez.''
İDAM CEZASIOHAL, anadille yayın, ana dil öğrenimi ve idam konusunun AB sürecini engellemek için kullanılmaması halinde bunların ''basit sorunlar'' olduğunu ifade eden Kutan, şöyle konuştu:
''OHAL'in kaldırılmasında geç bile kalınmıştır. Ana dille yayın veana dil öğrenimi yasağı anlamsızdır. Bunların ülkeyi böleceğini söylemek artık iç siyasetin malzemesi bile olamayacak gereksiz bir endişedir.
İdam cezasının kaldırılması psikolojik ve sosyal açıdan bir sorun gibi gözüküyor, güçlükler var. Ama adi suçlarda, adi amaçlarlar,örneğin gasp, intikam ya da başka amaçlarla, hatta sapıkça taammüden adam öldürmeye verilen idam cezası, yapılan Anayasa değişikliği ile zaten kaldırıldı.
Şimdi söz konusu olan siyasi suçlara verilen idam cezasıdır. Bize göre bu sorunu çözmek için, Avrupa İnsan Hakları sözleşmesi 6. Ek protokolünün imzalanıp onaylanması yeterlidir.''
''TÜRKİYE ÇOK ŞEHİT VERDİ''Türkiye'nin PKK ile yaptığı mücadelede çok şehit verdiğini, ancak artık yeni acılar, yeni göz yaşları ve yeni ölümlerin önlenmesi gerektiğini belirten Kutan, şunları söyledi:
''İntikam duygularını kışkırtma üzerine siyasetini kuranlar, er geç milletin vicdanında mahkum olacaklardır. Kimse ülkenin bölünmesiniistemiyor. Kimse acıları ve şehitlerimizi unutmadı. Ama yine kimse günde 20-30 kişinin öldüğü, her gün şehit cenazelerinin kaldırıldığı zamanları da unutmadı. Çocukları Güneydoğu'ya gitmesin diye rapor peşinde koşup sonra da suçluluk duygularını bastırmak için meydanlardaen yüksek sesle provokasyon yapanlar da unutulmadı.
Öyle anlaşılıyor ki, hala kan ve şehit edebiyatı ve anlamsız korkular üzerine siyaset yapılabileceğini sananlar var. Yanılıyorlar, milletimiz asla o günlere bir daha dönmek istemiyor. Türkiye bu konularla oyalanmamalıdır. Avrupa Birliği ile müzakere edilecek konular bunlar değildir. Bunlara (taviz) diye bakmak yanlıştır.''
''SÜRECİ SABOTE EDENLER''Kutan, AB'ye her sorunu çözecek maymuncuk olarak bakan ve platonik bir aşk gibi yönelenlerin hiçbir sorunu çözemediklerini söyledi. RecaiKutan, ''Aynı şekilde bazen gereksiz bir paranoya, bazen çıkarların devamı için statükoya sarılma, bazen de iç politika malzemesi olarak görerek AB sürecini sabote edenlerin de bu ülke için yapacakları hiçbir şey yoktur'' diyerek sözlerini tamamladı.