Güncelleme Tarihi:
Eski ve yeni bayramların farkı neri?
AYDIN BOYSAN: Eski bayramlar keyifliydi. Bayram dediğiniz insanların birbiriyle görüşme vesilesiydi. Ziyaretler yapılırdı.
Şimdi ne oldu?
AB: Artık bayramların sözcük anlamı değişti. Bayramlar tatile döndü. Hatta ‘Bayram etmek’ diye bir deyim vardı. Şimdi bunu gidip birine söyleseniz hiçbir şey anlamaz.
Bayramın vazgeçilmezi nedir?
AB: Eskiden bayram yerleri meşhurdu. Samatya’da bir ip cambazı Abdullah’ımız vardı. İp üzerinde numaralar yapardı. Kurban Bayramı’nda tel üzerinde kurban keserdi. Onu izlerdik.
MUSTAFA ALABORA: Ben de bayram yerlerini hatırlıyorum. İlkel gelebilir ama harçlığımızı alınca hemen dönme dolaplara koşardık. Benden sonra değişim süreci çok hızlandı.
MEHMET TURGUT: Benim için bayramın vazgeçilmezi Anka-ra’daki evde tüm Turgut Ailesi üyelerinin toplanması, yemek yenmesi ve sohbetler edilmesi. Çocukluğumda bayramlar hep heyecan verici ve eğlenceli zamanlardı. Yaşadığımız şu günlerde ise kendimizi kaptırdığımız çalışma hayatından biraz olsun uzaklaşmamızı sağlıyor.
Elinizi öpenlere ne kadar harçlık veriyorsunuz?
AB: Hiçbir şey vermiyorum. Zaten bayram ziyaretine gelen de kalmadı. Bu arada bir bayram şarkısı var ama sen bilmezsin.
Söyler misiniz?
AB: Hoş geldin evimize. Şiir oldun dilimize. Bayram gecesiiii. Bayram gecesiiii...
Bayram gecesi komşulukları değişti mi?
AB: 77 sene önce Samatya’da Narlı Kapı Çıkmazı’nda oturuyordum. Sağ tarafta Aliş Usta vardı. Onu sırasıyla müezzin Osman Efendi, kuyumcumuz ve dünyanın en güzel kadınlarından Taliha Hanım’ın evleri takip ederdi. Kendisi Orhan Boran’ın annesiydi. 15 yaşımda o semtten ayrıldım.
Bugünkü komşular?
AB: Yeni evime taşınalı 40 seneden uzun zaman oldu. Ama burada komşu olarak kimseyi tanımıyorum. Siz anlayın artık durumu.
Bu kopuşlarda teknolojinin, cep telefonlarının etkisi var mı?
AB: Dostum Aydın Koray bana bir türlü ulaşamadığı için bir gün hediye olarak cep telefonu getirdi. Telefonu alıp cebime koydum. O gece meyhaneye gittim. Telefon çaldı. Arayan karımdı: “Çok içme” dedi. O telefonu hemen götürüp eşime verdim.
Bu üçlünün arasına girmek zor mudur?
MA: 20 yaşında bir kız girmek isterse hoş olabilir. AB: 20 mi? 19 olsun! Ama daha da ufak olmasın.
O halde kadınları konuşalım.
Farklı yaş grubunda üç erkek...
Kadınların ilgisi nasıl?
MT: Üçümüzün de kadınlarla arası her zaman iyi oldu. Bu konuda ortak kanımız, kadının çözülemeyeceği. Bu yüzden bir erkeğin kafa yormaması gerekiyor.
Kadınlar en çok hanginize ilgi gösteriyor?
MT: Tabii Aydın Abi.
AB: Tehlike geçti sanıyorlar ondan. Bu soruların cevapları adamı tehlikeye götürür. Hesap sorarlar.
Edebiyat, tarih, kadınlar
Yollarınız nasıl kesişti?
MA: Biz Aydın abiyle 20 senedir Çiçek Pasajı’ndaki Cuma masalarından tanışıyoruz. Elektriğimiz çok tuttu. Sonra Aydın abiyi Mehmet Turgut’la tanıştırdım. Onların da muhabbetleri gelişti. Ardından Mehmet benim apartmanıma taşındı. O kadar çok ortak noktamız vardı ki ortaya 30-60-90 isminde organik bir üçlü çıktı.
Üçlünün en büyük özelliği?
MT: Aramızda 30’ar yaş olmasına rağmen kuşak çatışmasının şifresini çözdük.
Aranızdaki bağın şifresi nedir?
MT: Aramızdaki esas; saygı, öğrenmeye ve bilgiye olan açlık. Üçümüzün de meyhane sevgisi var. Bununla farklı zamanları yaşamış üç neslin ortak espri anlayışı birleşiyor.
Buluştuğunuzda ana sohbet başlıklarınız neler oluyor?
MT: Sohbet konusu edebiyattan, tarih ve siyasete kadar uzanabiliyor. Zaman zamansa kadınlar ve aşka dair konuşabiliyoruz. Birbirimize hikâyelerimizi ve başımızdan geçen olayları anlatıp dinlemeyi de seviyoruz.
Gezi Parkı olayları sırasında oğlunuz Memet Ali Alabora’nın ismi sık sık gündeme geldi. Nasıl bir süreç geçirdiniz?
MUSTAFA ALABORA: Benim mantığım bunu çözemiyor. Neden benim oğlum, Memet Ali gibi bir adam hedef gösterildi bunu anlamış değilim. Memet Ali gerçek bir demokrattır. Asla ayrım yapmaz. Darbelere karşı bir çocuktur. Biz darbe kültürünün bitmesi için mücadele veren insanlarız. Oğlumu hedef gösterenler Memet Ali’yi tanısa; dürüstlüğünü, şeffaflığını, hayattaki duruşunu gerçekten bilseler yaptıkları hatayla yüzleşip çok üzülürler.