Güncelleme Tarihi:
Son haftalarda Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü'ne rapor edilen "yüksek derecede patojenik" kuş gribi vakaların artması dünya genelinde büyük bir tedirginliğe yol açtı. Asya’da patlak veren vakaların hızla Avrupa’ya yayılması bazı ülkelerde önlemleri de beraberinde getirdi.
Dünya genelinde 14 ülkede tespit edilen kuş gribi tehlikesi, büyük bir dikkatle takip ediliyor. Önceki yıllarda sebep olduğu can kayıplarının yanı sıra milyonlarca kuşun itlaf edilmesine yol açan hastalık nedeniyle kümes hayvancılığı endüstrisi de alarm verdi.
Kuş gribi vakaları Almanya ve Danimarka’da yabanda yaşayan kuşlarda oldukça yaygın.
2003'ten beri en fazla kuş gribi kaynaklı vefat sayısı 168 kişi ile Endonezya'da kaydedildi. Sonrasında, Mısır (120) ve Vietnam (64) geldi.
Resmi kayıtlara göre, kuş gribinin en ölümcül sezonu olarak nitelendirilen 2006 yılında, Türkiye'de 3'ü aynı aileden toplam 4 kişi yaşamını yitirdi. Sonraki yıllarda can kaybına rastlanmadı.
KUŞ GRİBİNİN BULAŞMA ORANI AZ, ÖLÜM ORANI YÜKSEK
Peki kuş gribi dünyada endişe yaratırken Türkiye’nin durumu ne? Türk Veteriner Hekimleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı (TVHB) Ali Eroğlu ve Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Alper Şener, konuya ilişkin hurriyet.com.tr’nin sorularını yanıtladı.
Kuş gribinin, koronavirüs ve SARS'a kıyasla daha öldürücü olduğunu söyleyen Ali Eroğlu, şu ana kadar 14 ülkeye yayılım gösteren bu hastalığın ülkemiz açısından oldukça önem verilmesi gereken bir konu olduğunu belirtti.
"Hong Kong'da 1997 yılında yapılan bir araştırmada, kuş gribine yakalanan 17 kişiden 5’inin hayatını kaybettiği belirlendi. Yani ölüm oranı yüzde 30 civarında. Ancak şu an koronavirüs kaynaklı ölümlerde dünya ortalaması yüzde 2-3 oranında seyrediyor" diyen Eroğlu, hastalığın bulaşma oranın az olduğuna ancak ölüm oranının bir hayli yüksek olduğuna dikkat çekti.
Kuş gribinin hem hayvanlarda hem de insanlarda bulunabileceğine de değinen Eroğlu, şu an hastalığın daha çok su kuşlarında görüldüğünü açıkladı. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli nokta ise Türkiye’nin göçmen kuşların geçiş güzergâhında bulunması.
Çekya'nın Bohemya bölgesinde ortaya çıkan kuş gribine yönelik çalışmalar devam ediyor. Devlet Veterinerlik Servisi (SVS) sözcüsü Petr Vorlicek, Bynov yakınlarındaki kaz çiftliklerinde yaklaşık 70 kazın öldüğünü, geri kalanların ise itlaf edilmeye başlandığını duyurdu.
'İŞLETMELERİ UYARMAMIZ GEREKİYOR'
Eroğlu, "Bizim ülkemizde henüz herhangi bir kuş gribi vakası yok. Ancak su kuşları göçerken yoruldukları için bizim topraklarımızda mola veriyorlar. İşte ülkemiz için risk de burada belirmeye başlıyor" dedi ve şöyle devam etti:
"'Dünya büyük bir tehlikenin eşiğinde' demek belki doğru olmaz ama şu ana kadar 14 ülkeye yayılan hastalığın önümüzdeki günlerde daha da artmayacağını bilemeyiz. Göçmen kuşlarla yayıldığı için büyük tedbirler de alamıyorsunuz. Bu yüzden ülkemizi özellikle de işletme sahiplerini bu duruma karşı uyarmamız gerekiyor.’’
"Kuş gribi barındıran bir hayvanda ne gibi belirtiler oluyor? Yetiştiricilik yapan kişiler nelere dikkat etmeli?" sorularımızı da yanıtlayan Eroğlu, kuş gribinin kanatlılarda solunum güçlüğü, ateş yüksekliği, iliklerde ve sakallarda morarma ile başladığını açıkladı.
'ERKEN TEŞHİS VE MÜDAHALE ÇOK ÖNEMLİ'
Hayvanların bazı durumlarda virüsü aldıktan 48 saat sonra henüz semptom dahi göstermeden hayatını kaybettiğine değinen TVHB Başkanı, "İnsanlarda semptomlara normal gribal enfeksiyon belirtilerinin yanı sıra bir de ağır solunum güçlüğü ekleniyor. Şu an insandan insana bulaştığı yönünde kanıtlanmış bir veri yok. Ama hayvanlardan hayvanlara ve hayvanlardan insanlara bulaşabiliyor" dedi.
Şu an dünyada birçok kanatlı hayvanın itlaf edildiğini belirten Eroğlu şunları söyledi:
"Bu hastalığın aşısı yok. Bu hastalıkta en önemli şey durumu erken tespit etmek. Erken teşhis ve müdahale çok ama çok önemli. Hayvan sahiplerinin ve vatandaşların mutlaka bilinçlendirilmesi gerekiyor. Biz bazı riskleri şöyle önleyebiliriz: Bu tip durumlarda hem ticari işletmelerdeki hem de köylerdeki tavukların dışarıya bırakılmaması lazım. Bir de ev hayvanlarımızı özellikle yaban hayvanlarından korumamız gerekiyor."
KANATLI ETİ TÜKETECEK MİYİZ?
Bu noktada herkesin aklındaki mesele şu: "Türkiye için tekrar kuş gribi ihtimali doğduğuna göre mutfaklarımızdaki kanatlı etlerini rahatlıkla tüketebilecek miyiz?" Bu soru üzerine Eroğlu, et yerken kuş gribinin bulaşma ihtimalinin zayıf olduğunu söyledi ve şu uyarıları sıraladı:
"Ancak zayıf da olsa dikkat etmemiz gerekiyor. Beyaz etle temas olduğunda elin mutlaka hemen yıkanması gerekiyor. Eti özellikle iyi pişirmemiz gerekiyor. Etin iç sıcaklığının 70 derecenin üzerine çıkması lazım. Bunu da etin içindeki pembe rengin kahverengiye ulaşmasıyla anlayabiliriz.’’
'VİRÜSÜN YAYILMASI AVRUPA'YI TEDİRGİN EDİYOR'
Geçtiğimiz haftalarda Tarım ve Orman Bakanlığı'nın ilgili Gıda ve Kontrol Müdürlüğü üst düzey yetkilileriyle bir değerlendirme yaptığını belirten Eroğlu, "2005'te ülkemizde bu hastalık çıktığı zaman bir acil eylem planı oluşturulmuştu. Daha sonra bu çalışmalara hastalık kriz merkezi de dahil edildi. Burada salgın sürecinde yapılması gerekenler var. Geçtiğimiz hafta da bu bilgilerin güncelliğini değerlendirdik. Bu hafta itibarıyla koordinasyon kurulu toplanarak bir değerlendirme daha yapacak" dedi.
'YÜKSEK ORANDA HASTALIK YAPICI MADDE İÇERİYOR'
Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Alper Şener ise, "İlk olarak yaz döneminde Filipinler’de görülmeye başlayan doğadaki kuş gribi vakalarının artışı, daha sonra sırayla Çin, Japonya, Kore ve Kazakistan'a oradan da Norveç, Almanya, Danimarka ve Fransa gibi Avrupa ülkelerine yayıldı. Yayılım gösteren virüsün, yüksek oranda hastalığa neden olan organizma ve madde barındırması tüm Avrupa’yı tedirgin ediyor" diye konuştu.
Önemli bir noktaya da dikkat çeken Şener, "Bu virüs şimdilik doğada tespit edildi ancak bunun insanlara yayılması da çok kısa süre içinde gerçekleşecek" uyarısını yaptı.
HASTALIK BULGULARI BİRBİRİNE GİRDİ
Diğer yandan alınan pek çok önleme rağmen, Almanya’da koronavirüs kaynaklı hastaneye yatış sayısındaki artış sürüyor. Bu artışa kuş gribinin etki edip etmediğinin araştırıldığını belirten Şener, "Çünkü normal grip, kuş gribi ve koronavirüs bulguları birbirine girdi. Hastalık ayrımını sadece muayene yoluyla yapmak çok zor. Ayrım yapmak için PCR veya antijen testlerine bakılması gerekiyor" derken, uzun süredir kuş gribi, domuz gribi ve normal gribin iç içe geçmiş durumda olduğunu hatırlattı.
Türkiye’de 2005 yılından bu yana yapılan mevsimsel taramalarda, zaman zaman düşük oranda kuş gribi virüsü tespit edildiğini ancak bu durumun bir salgına yol açmadığını da sözlerine ekleyen Şener şöyle devam etti:
"Kuş gribinin doğada olması her zaman insanlarda da salgın yapacağı anlamına gelmiyor. Ancak genelde bu tip tespitler sonrasında ya aynı sezonda ya da gelecek sezonda kümelenmeler görebiliriz. Bunun tehlikeli tarafı ise şu anda uygulanan grip aşılarının bu virüsleri kapsamaması.’’
Kuş gribinden korunma yolunun koronavirüs ile aynı olduğunun da altını çizen Şener, iki hastalığın bir diğer ortak yönünün de kalıcı bağışıklık oluşturmamaları olduğunu belirtti.