Güncelleme Tarihi:
AB temsilcisi Verheugen'in paketinden ‘‘Kürt azınlıklara kültürel haklar verilmeli’’ önerisi çıktı. Ankara, ‘‘Lozan Anlaşmasına göre Kürtler azınlık değildir’’ yanıtını verdi.
AB'nin genişlemeden sorumlu temsilcisi Günter Verheugen, önceki günkü Ankara'daki temaslarında Katılım Ortaklığı Belgesi'ne ilişkin Türk tarafının önüne ‘‘Kürt azınlığı’’ ima eden bir öneri taslağı sundu. Ankara, AB'nin bu öneri taslağına Türkiye'de azınlık olarak sadece ‘‘Gayri müslimleri’’ gören ‘‘Lozan Anlaşması’’ ile yanıt verdi.
Türk ve AB çevreleri tarafından ‘‘Gizlenen öneri taslağı’’nın neler içerdiğine dair bilgilere Hürriyet ulaştı. Öneri taslağında Kopenhag siyasi kriterlerinin karşılanması için Türkiye'nin atması gereken adımlara ilişkin AB'nin beklentileri ifade edildi. Taslakta ‘‘Kürt azınlık’’ ima edilerek, kültürel haklara yer verildi. Verheugen'ın, masaya yatırdığı bu taslakla Kürtçe kitap, TV ve radyo yayınları gibi konularda Türkiye'nin hangi boyutlarda adımlar atabileceğini ölçmeye çalıştığı öğrenildi.
ANKARA LOZAN'I HATIRLATTI
Verheugen'ın bu tutumu Türk tarafında büyük rahatsızlık yarattı. Türk tarafı, dolaylı yoldan ‘‘Azınlık konusu’’nu masaya yatırmak isteyen AB'nin genişlemeden sorumlu temsilcisi Verheugen'a net bir mesaj vererek, Türkiye'nin azınlık konusunda Lozan Anlaşması'ndan kesinlikle sapmasının sözkonusu olmayacağını, bu çerçevede AB'nin Kürtleri azınlık olarak tanımlanmasını hiçbir şekilde kabul etmeyeceğini bildirdi.
Ankara, önceki gün yaptığı çıkışla Türkiye'de yaşayan Kürtleri, Kopenhag ölçütlerinde tanımlanan azınlıklar çerçevesinde görmediğini, ölçütlerin AB tarafından bu şekilde yorumlanmasını kabul etmeyeceğini kararlı bir şekilde kayda geçirmiş oldu.
77 YILDIR SAPMADIK
Verheugen, Ankara'daki çeşitli temasları sırasında Kopenhag Kriterleri çerçevesinde dolaylı olarak Kürtleri ima ederek ‘azınlıklar’ konusunu da masaya getirmek istedi. Buna karşılık, hükümet temsilcileri, bu tavrıyla ‘Kürt sorunu’nu açmaya çalışan Verheugen'a şu mesajı ilettiler:
‘‘Türkiye Cumhuriyeti'nin azınlıklarla ilgili anlayışı Lozan Anlaşması'nda mevcuttur. 77 yıldan beri biz bu eksenden sapmadık. Bundan sonra da sapılmayacaktır. AB bunu artık anlamalı.’’
GERİ ADIM
Hükümet, Verheugen'a konuyla ilgili görüşlerini aktarırken, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi sözleşmelerine de dikkat çekti ve ‘‘Her iki oluşumda da azınlıktan tek bir söz edilmemektedir. Ayrıca AB'nin Amsterdam Sözleşmesi'nde de azınlık meselesi yoktur. Bu konu sadece Kopenhag Kriterleri'nde yer almaktadır’’ görüşünü bildirdi.
Alınan bilgiye göre, Verheugen Türkiye'nin bu kararlı tutumu karşısısında geri adım atarak, ‘‘Türkiye'nin, bölgeler arasındaki dengesizliği ortadan kaldırması gerekir’’ dedi. Türkiye'nin net tavrı üzerine Verheugen'ın Katılım Ortaklığı Belgesi taslağında ‘‘Kürt’’ ifadesinin yer almayacağını Türk tarafına bildirdiği ileri sürüldü. Ancak bunun yine de 20-30 Eylül tarihleri arasında hazırlanacak taslakta yer alıp almayacağına dair garanti içermediği belirtildi.
Hükümet ayrıca bölgeler arasındaki dengesizliğin kaldırılmasında AB'nin vereceği mali yardımların da önemli rol oynayacağının altını çizdi ve Güneydoğu'ya Avrupalı işadamlarının yatırım yapmaya teşvik edilmesini istedi.
Lozan’a göre azınlıklar sadece gayrimüslimler
20 Temmuz 1923'te Türkiye adına ilk başbakanımız İsmet İnönü tarafından imzalanan Lozan Anlaşması'nın ‘‘Azınlıkların Korunması’’ başlığı altındaki III. bölümünü oluşturan 37 ve 44. maddeleri arasındaki bölüm, Türkiye'deki azınlıkları sadece ‘‘gayrimüslimler’’ olarak tanımlıyor. 37. madde ile bu bölümdeki hükümler temel yasa sayılıyor. 38. madde ile yaşam, din, dolaşım ve göç özgürlüğü tanınıyor. 39. madde ile medeni ve siyasal hak eşitliği, ayrıca mahkemelerde azınlık dilini kullanma hakkı, 40. madde ile okul ve benzeri kurumlar açma ve yönetme hakkı ile buralarda azınlık dilini uygulama ve dinsel törenler yapma özgürlüğü getiriliyor. 41. madde ile azınlıkların ana dillerinde eğitim görebilmesi için devletin para yardımında bulunması hükme bağlanıyor. 42. madde ile aile hukuku, gelenek, görenek ve din kurumlarına ilişkin güvenceleri, 43. madde ise inanç özgürlüğünü tanımlıyor. 44. madde de Milletler Cemiyeti güvencesinde bağlanan bütün bu hükümlerin Cemiyet Konseyi çoğunluk kararı olmadan değiştirilmeyeceği ilkesini içeriyor.