Kürt aydınlardan toplumsal uzlaşma atağı

Güncelleme Tarihi:

Kürt aydınlardan toplumsal uzlaşma atağı
Oluşturulma Tarihi: Kasım 11, 1999 00:00

Haberin Devamı

Misak-ı Milli sınırları içinde birlik, barış, kardeşlik istiyorlar

Güneydoğu'da ve Avrupa'da tartışmalara yol açan DEMOS kendini, ‘‘Kürtlerin beyin faaliyetine katkıda bulunmak ve Kürtlerin yasal zemini nasıl kullanacaklarına ilişkin yeni bir girişim’’ olarak niteliyor. Broşürde bin yıldır birlikte yaşayan, yüzyıllar boyu mutluluk ve acıları paylaşan iki kardeş halkın arasında dostluk, kardeşlik ve dayanışma duygularının esas olduğu vurgulanıyor. ‘‘DEMOS, barış, uzlaşma ve kardeşliğin yeniden tesis edilmesinin şartlarının var olduğu düşüncesindedir.’’ Broşürde, Kürt'ün devleti yıkma, bu ülkeyi bölme, iktidarı ele geçirme türünden bir amacı olmadığı belirtiliyor. ‘‘Bu kavga, devletle yeniden barışmanın, yeniden güven ilişkisi kurmanın kavgasıdır. Özünde iktidar mücadelesi değil, demokratik bir hak mücadelesidir.’’

Hazırlanan broşürü askeri ve sivil yetkilere gönderdiklerini söyleyen DEMOS mensupları, resm*ı olmasa da olumlu tepkiler aldıklarını söylüyorlar.

MİSAK-MİLLİ SINIRLARI İÇİNDE

Broşürde, Türkiye Cumhuriyeti'nin Misak-ı Milli sınırlarını önceden duyurduğu, bunu Lozan'da sonuca bağlayıp uluslararası alanda kendini kabul ettirmiş bir devlet olduğu vurgulanıyor. ‘‘Lozan Antlaşması gereği, Türk ve Kürtlerin çıkarları, kaderleri, ekonomik ve toplumsal alandaki yaşamlarıyla değerleri ortak, ayrışmaz, bileşik, bölünemez bir bütünlük kazanmıştır.’’ DEMOS, herkesin kendini rahatça ifade edebileceği, eşit ve özgür koşullarda yaşayabileceği, bir başkasının etnik kökenine, farklı kültürüne, anadiline saygı duyabileceği yeniden yapılanmış bir devlet içindeki çözümün, en akılcı ve en gerçekçi çözüm olduğunu belirtiyor. ‘‘Önemli olan çözüm sağlayabilecek uzlaşma ortamını yaratmak ve süreci harekete geçirmektir. DEMOS bunun için vardır, bu bilinçle sahneye çıkmıştır.’’

DEMOS, Türkiye'nin iç meselesine yabancı ülkelerin müdahelesine karşı çıkıyor. Yerli, Türkiyeli, kardeşçe çözümün şart olduğunu söylüyor. ‘‘Kürt meselesi, yaşadığımız topraklardaki insanların yani Türkiye kamuoyunun ve devlet yetkililerinin meselesidir. Bu bizim iç sorunumuzdur. Kürt ile Türk el ele ve baş başa vermek suretiyle kendi meselesini kardeşçe, gönül rahatlığı içinde çözmek zorundadır.’’

DEMOS'un AGİT'e sunduğu Gazeteci-Yazar Faik Bulut imzalı ‘‘Kürtler Ne İstiyor’’ başlıklı tebliğde Kürtler'in ayrılıkçı talepleri olmadığı, tersine birlik ve beraberlik içinde Anayasal vatandaşlık temelinde dilini ve kültürünü yaşatmaya yönelik talepleri olduğu anlatılıyor. 10 Kasım'da sunulan Dr. Kemal Parlak İmzalı tebliğin başlığı ‘‘Terör-Göç-Çocuk’’. 16 yıldır süren çatışmanın özellikle çocuklar üzerinde yarattığı ruhsal sorunlar anlatılıyor.

DEMOS'un AGİT'e sunduğu ana ilkelerinden bazıları şöyle:

Türkiye'nin yeniden yapılanması ve toplumsal-siyasal rehabilitasyonu için fikirsel katkıda bulunmak.

Demokratik ve katılımcı sivil bir yeni Anayasa oluşumu doğrultusunda önerilerde bulunmak.

Türkiye'nin AB'ye girmesini umarken evrensel hukuk normlarının geçerli olduğu çağdaş ve modern bir Türkiye için çaba sarfetmek.

16 yıllık kaos ve çatışmanın yarattığı toplumsal ve siyasal tahribatın onarılması için gayret sarfetmek.

Kürt kökenli aydınlar, ‘‘Demokratik Uzlaşma ve Kürt Sorununda Çözüm Girişimi’’, kısa adıyla DEMOS'u kurdu. 17 Ocak 1998 günü farklı fikirlerden 72 Kürt aydınının İstanbul'da yaptığı toplantı sonucunda imzaladığı ‘‘Ortak Bildiri’’deki ana ilkeler esas alınarak, Haziran sonunda imzaya açıldı ve Ağustos ayında broşür olarak yayımlandı. DEMOS kendini, ‘‘Toplumsal barış, uzlaşma ve diyalog girişimi’’ olarak niteliyor. DEMOS'un AGİT'e katılım için başvurması üzerine, Dışişleri Bakanlığı tarafından AGİT bünyesindeki sivil toplum örgütlerinin toplantısına çağrıldı. DEMOS, 9 ve 10 Kasım'da AGİT'e yedi tebliğ verdi. 16 Kasım'da AGİT, NGO sekretaryasına bir dosya sunarak 17-18 ve 19 Kasım tarihlerinde AGİT'e katılan resmi delegelerle konuşma talebinde bulunacak.

DEMOS İÇİNDEKİ İSİMLER

Tarık Ziya Ekinci (eski Tİp Genel sekreteri), A. Melik Fırat (DYP eski milletvekili), Sırrı Sakık (eski HEP ve DEP milletvekili), Ahmet Türk (CHP eski milletvekili, HEP ve DEP kurucusu), Cihan Sincar (Mardin, Kızıltepe belediye başkanı), Mehmet Ali Eren,(eski HEP milletvekili) Av. Hasip Kaplan, Av. Selim Okçuoğlu, Dr. Kemal Parlak (DEP eski İstanbul İl Başkanı) , Faik Bulut(gazeteci, yazar), Dr. Naci Kutlay (Yazar, Eski TİP kurucusu), Altan Tan (İslamcı kanattan), Osman Tunç (Nur cemaatinden, Nûbihar Dergisi sahibi)

Hasip Kaplan

AB sürecinde başarılar

Türkiye, AGİT Zirvesi sonrası Aralık ayında AB'ye üyelik sürecini yaşayacak. Yaşanan hızlı ve sancılı süreç ülkeyi hızlı bir değişim yaşamaya ve yeniden yapılanmaya zorluyor. İnsan hakları artık tüm ulusların sorunu olmaya başladı. Türkiye'de Kürtlerin ve Türklerin birlikte yaşama arzusu güçlüdür. Ülke bütünlüğü içinde, demokrasi içinde, şiddeti dışlayarak barışçıl çözüm yollarını zorlamamız gerekiyor. Barışı, demokrasiyi, hukuku istemeyen karanlık güçler her zaman var olacaktır. Bunlara karşı mücadelede yer alan tüm güçlerin yanında olacağız. Türkiye'nin 21. Yüzyıla BM ve Avrupa Konseyi belgelerine bağlı, AB üyeliği sürecine hazırlanmasını diliyor ve bu konuda mücadelede kararlı olunması gereğine dikkat çekiyoruz.

Faik Bulut Hataların muhasebesi

PKK şiddet mantığının ürünü

‘‘Kürt Meselesi’’ tartışıldığı için değil; tersine özgürce tartışılmadığı ortamda PKK ortaya çıktı. PKK, çok yönlü uygulanan şiddet mantığının ürünüdür. Bu bakımdan anılan örgüt, sebep değil sonuçtur. Adı geçen örgüt, Kürt meselesiyle özdeş olmaktan ziyade sadece bu sorunun bir parçasıdır.

Kamuoyuna güven verebilmek için hem iktidarların hem de Kürtlerin geçmiş hatalarının samimi muhasebesini yapmakta yarar var. Ortak hedefimiz ‘‘Türkiyeli olmak, bu ülkenin sorunlarını elbirliği ve gönülbirliğiyle çözmek’’. Önemli olan bölge insanının, bu topluma kazandırılması ve Türkiyeli olma yolunda net bilince kavuşturulmasıdır. Genelkurmay Başkanı Sayın Hüseyin Kıvrıkoğlu'nun Diyarbakır konuşması ile Sayın Oramiral Salim Dervişoğlu'nun Hürriyet Gazetesi'nde yeralan görüşleri titizlikle incelenmelidir.

Dr. Kemal Parlak: Etnik partiye hayır!

Sorun niçin bu kadar yakıcı sonuçlara varmıştır? Bu şiddeti, çatışmayı, yıkımı önleyebilir miydik? Dış güçlerin tahrikleri boşa çıkarılabilir miydi? Şüphesiz bu sorulara olumlu yanıt vermek mümkündür. Peki niçin böyle olmadı? 1920'lerde ülkemizin kuruluş temelinde kullanılan harç, zamanla görmezlikten gelindi. Irkçı şoven eğilimler (Türk İslam Sentezi gibi) ağır bastı. Soğuk savaşın iki kutuplu dünyası beyinleri esir aldı. Mustafa Kemal'in ünlü Amasya Söylevi bu bağnazlar tarafından boşa çıkarıldı. Oysa soğuk savaştan demokrasiye geçiş görülebilseydi, ülkemiz bu şiddetle tanışmayabilirdi.

Bilmemek kimseyi haklı kılmaz. Tarih tüm bu süreçleri sorgulayacaktır. Fakat şimdiden söylemek gerekir, şiddet demokrasiye toslamıştır. İnsanlık şiddeti dışlıyor. Hayallerin realitede yeri olmadığı anlaşılmıştır. Ortak şuurun gelişmesi için alt yapı çalışmaları gerekir. Herkesin hassasiyeti dikkate alınmalı, Türkiye'nin temel ilkeleri doğrultusunda çok kültürlü, katılımcı, çoğulcu bir demokrasi kurulmalı. Önümüzdeki süreci demokratikleşme, rehabilitasyon ve ekonomik kalkınma olarak görebiliriz. Kürtler, feodalite ve demokrasi dışı uygulamalara karşı çıkarken modern ve çağdaş bir Türkiye'yi yaratma perspektifini geliştirmelidirler. Onun için mücadele yöntemleri de çağdaş olmalıdır. Etnik yapıya dayalı partileşmenin de bu açıdan uygun düşmeyeceği bilinmelidir. Çünkü yöntem de amaca uygun olmalıdır.



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!