Güncelleme Tarihi:
Kılıç, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu'nun da katıldığı Türk-İş ile Kocaeli Üniversitesinin (KOÜ) ortaklaşa düzenlediği “Çalışma İlişkileri Kongresi”nde, küreselleşme sürecinin hem dünyayı hem Türkiye'yi olumsuz etkilediğini söyledi.
Küreselleşmeden en çok çalışanların zarar gördüğünü savunan Kılıç, bu olumsuzluğun sendikal etkinliği de zayıflattığını ifade etti.
Sendikalaşma oranlarında yalnız Türkiye'nin değil, dünyanın da olumsuz etkilendiğini belirten Kılıç, şunları kaydetti:
“Küreselleşmenin yarattığı şartlara karşı, küreselleşmeye direnecek sinerji veya enerji yoktur. 21. yüzyılda yarattığı adaletsizlik ve sosyal gerilime karşı küreselleşmenin mutlaka hukukileştirilmesi, insanileştirilmesi ve bunun yanı sıra çarpık yapıyla değiştirilebilecek bir alt yapıyı oluşturulmasının kaçınılmaz olduğunu herkes görmelidir.
Bunun yerine getirilebilmesi için de uluslararası ve ulusal düzeyde dayanışmanın güçlendirilmesinde büyük yarar vardır. Çalışanların hak ve çıkarlarının geliştirilmesi, sermayenin gelişim sürecine karşı emeğin birleşmesi gerekmektedir.”
Mevcut yapının değiştirilmesi konusunda her şeyden önce örgütlenme özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılması gerektiğini vurgulayan Kılıç, “Bugün sendikacılık ve endüstriyel ilişkilerin içinde bulunduğu bazı sermaye çevrelerinin yaklaşım ve dirençleriyle beraber, bazı üniversitelerimizde, bazı belediyelerimizde ve hatta valiliklerimizde sendikal yapıya bir direnç gösterilmektedir” dedi.
İŞSİZLİK FONUNUN DEĞERLENDİRİLMESİ
“Türkiye'de sosyal sibop olarak kurulmuş olan İşsizlik Sigortası Fonu'nda biriken 26 milyar YTL'lik paranın kullanılması değil, amacı doğrultusunda uygulanması esastır” diyen Kılıç, Avrupa ortalamasına bakıldığında yüzde 25 ile yüzde 75 oranında bir uygulama imkanı bulunduğunu, Türkiye'de ise yüzde 4'lük bir uygulama oranı olduğunu söyledi.
Fondan bugüne kadar 100 bin kişinin yararlandığına dikkati çeken Kılıç, konuşmasına şöyle devam etti:
“Yararlanma oranı itibariyle hem süreler, hem de zaman açısından yüksek bir oran sağlanamamaktadır. Ödenti olarak da yeterli ücret alınamamaktadır. Eğer Türkiye'de sosyal devletin gereği, Anayasa'nın emredici hükmüyle geçici işçi olarak belirli kurumlarda çalışan 48 bin işçi bu fona 4-5 ay prim ödemektedir. Ancak işsiz kaldıkları sürece bu fondan yararlanamamaktadır. Çalışma hayatının bu konudaki yaklaşımı itibariyle bazı işveren çevrelerin bu paraya göz dikmelerine izin verilmemeli, para amacı doğrultusunda kullanılmadır.
Bize göre iş gücünün niteliğinin artırılması için buradan destek alınabilir. Ayrıca ülkenin en büyük eksikliklerinden biri olan teknoloji üretecek projelere destek verilmesi de amaca uygundur.”
İş Kanunu ile ilgili görüşlerini de açıklayan Kılıç, bu kanunun yürürlüğe girmesinden sonra 25 bin kişinin işsiz kaldığını öne sürdü.
Kılıç, sözlerini şöyle tamamladı:
“Genel iş güvencesi kapsamının daraltılması, etkinliğinin zayıflatılması, kanunun yürürlüğe girmesinden bugüne kadar 25 bin işçinin sendikalaşma nedeniyle işinden olması en önemli olumsuzluklardan birisidir. Kanunda yer alan asıl işveren, alt iş veren kavramlarının mutlaka yeniden gözden geçirilmesi, taşeronlaşma, hizmet alımı kavramının tam bir emek sömürüsüne döndüğünü herkes kabul etmelidir.”