OluÅŸturulma Tarihi: Mart 07, 2004 00:00
İstanbul’da kar fırtınasız bir hafta geçirdik ama ben daha ‘oh be’ bile diyemeden Pentagon’un hışmına uğradım. Bendeniz, her an gelebilecek olan yüzlerce havadan-sudan soruyu cevaplamaya hazır ‘tam donanımlı kameramanınız Cevat Kelle’ gibi telefon başında bekliyorum ya! Böylece, bomba gibi patlayan Pentagon’un iklim raporunun etkisiyle yine şarapnel gibi yağan telefonlara cevap vermek zorunda kaldım. Özetle, bir reklamda söylendiği gibi, yine ‘kalıbı dinlendiremedik’ gitti.Küresel iklim değişimi konusunda neredeyse on yıldır konuşup yazıyorum. Aynı şeyleri tekrarlamaktan bıktığım için de bu konuda halkın anlayacağı dilde bir kitap bile yazdım. Artık nazımın geçtiğine, ‘Git oku, orada yazıyor’ diyebiliyorum. Fakat çoğumuza kitap okumak zor geliyor. Onun için iklim değişimiyle ilgili hikayeleri sözel olarak tekrar tekrar anlatmam gerekiyor. Çocukluğumda boynuna asılı teypten yanık sesiyle destan okuyup satanları görürdüm. Yanık bir sesim olsa, ben de ‘iklim destanları’ hazırlayıp kasete okuyacağım. Yoksa, ‘İklim değişiminin şu konusunu soruyorsanız şu numaraya, bu konusu için bu numaraya basınız’ deyip otomatik cevap veren bir sistem mi kurmalıyım?Lafı daha fazla uzatmadan şimdiye kadar yüz kere açıkladığım bir şeyi burada tekrarlamak yerine küresel iklim değişiminin turizme olası etkileri üzerinde kısaca durmak istiyorum. DAHA AZ KAR DAHA AZ KAYAKKüresel iklim değişiminin nadir olan, ‘olumlu’ etkisine örnek olarak hep kuzey ülkelerinde güneşlenme süresiyle beraber tahıl veriminin artması sayılır. Fakat bizi doğal olarak iklim değişiminin bölgemizdeki olası kötü etkileri korkutmaktadır. Bu korkular yersiz de değildir, çünkü sıcak iklimlerle beraber kara, su ve havadaki yaşamı tümüyle tehdit eden çevre problemlerimizde büyük artışlar olabilecek, tarım ve turizmle beraber ekonomimiz, insan sağlığı ve yaban hayatı da kötü bir şekilde etkilenebilecektir. Önce, Hükümetlerarası İklim Değişimi panelinin (IPCC) 2030 yılını hedefleyerek ürettiği senaryolara göre Güney Avrupa’yla birlikte Türkiye için yapılan tahminleri hatırlayalım: Ülkemizde ortalama hava sıcaklığı kışın 2 derece; yazın 2 ila 3 derece artacak. Ortalama yağış miktarları kışın yüzde 0,1 ila 10 artacak, fakat yazın yüzde 5 ila 15 azalacak.Özetle, bu ısınmayla birlikte kışları yağışlar, daha çok yağmur şeklinde olabilecek. Daha az kar yağışı ve/veya daha çabuk erimeden dolayı da kış spor merkezlerinden daha kısa sürelerde yararlanabileceğiz. Diğer taraftan Akdeniz ülkeleri gibi Türkiye için en büyük problem, deniz seviyesindeki yükselme olabilir. Kıyı şeridindeki yerleşim alanları yükselen deniz suyuyla kaplanacak veya bunu önlemek için ekonomik boyutu çok büyük olacak setler inşa edilmesi gerekecek. Benzer şekilde turistik tesisler, plajlar ve yat limanları da yükselen deniz suyu ve fırtınalarda dalgalar tarafından etkilenebilecek. Bütün bunların yanı sıra bir de ülkemize gelen turistlerin tercihlerinde de değişiklikler olabilecektir. Maalesef ülkemizde
meteoroloji ve iklim konusundaki bilimsel çalışmalar teÅŸvik edilmediÄŸi gibi veri için de büyük bir ‘para cezası’nın ödenmesi gerekiyor. Bu nedenle, iklim deÄŸiÅŸiminin turistlerin tercihini nasıl etkileyebileceÄŸi konusuna örnek verebilmek için Ä°ngiltere’de yapılmış bir çalışmanın sonuçlarından bahsedeceÄŸim. David Maddison, Ä°ngiltere’de küresel çevre üzerine sosyal ve ekonomik araÅŸtırmalar yapan bir bilim insanı. Climatic Change adlı derginin 2001 yılında yayımlanan 49. sayısında ‘Daha Sıcak Ä°klimler Arayışında Ä°klim DeÄŸiÅŸiminin Ä°ngiliz Turistlerinin Akışına Etkisi’ baÅŸlıklı bir makale yayımlamış.Ä°SPANYA’NIN AVANTAJIMaddison makalesinde insanların artık birçok nedenden dolayı evlerinden uzakta vakit geçirdiÄŸini anlatmakta. Gidilecek yer ve zaman seçiminde ise en önemli faktörün iklim olduÄŸunu belirtmekte. Ä°nsanlar yurtdışına gidiÅŸlerinde kısa süreli bir iklim avantajı da yakalamayı düşünmekte. Bu düşüncelerin iklim deÄŸiÅŸimiyle birlikte nasıl deÄŸiÅŸeceÄŸini belirlemek için Yunanistan ve Ä°spanya’ya giden Ä°ngiliz turistlerin sayısı, ulaşım masrafı, ülkelerin nüfusu, kiÅŸi başına düşen gelir, turistik yerlerdeki insan yoÄŸunluÄŸu, plajların uzunluÄŸu, fazladan kalınacak bir günün ücreti, günün en yüksek hava sıcaklıklarının ortalamaları, yağış miktarı gibi birçok parametreyi göz önüne almış. Turizmde rakip olduÄŸumuz bu ülkeler için elde edilen sonuçlar, ülkemiz için de bir yol gösterici olabilir. Çalışmanın sonuçları arasında Ä°ngiliz turistler için günün en yüksek hava sıcaklığında en uygun deÄŸerin 30.7 derece olduÄŸu belirtiliyor. Bu deÄŸerin çok üzerine çıkan ortalama hava sıcaklıklarıyla birlikte yağışlı günlerin sayısındaki artışların, Ä°ngiliz turistlerin sayısında önemli azalmalara neden olacağı belirtiliyor. Ä°spanya’nın düşük nüfus yoÄŸunluÄŸu ve uzun plajlarının yanı sıra, ÅŸu an Yunanistan’a göre daha serin bir ülke olması küresel iklim deÄŸiÅŸiminin Ä°spanya turizm sektörü için bir avantaj saÄŸlayacağını gösteriyor.Haftaya, yine çok sorulan rüzgar konusunu ele almak istiyorum. Havamız kadar deÄŸiÅŸken olan meteoroloji yetkililerimizden yine etkili olanları, son günlerde ‘lodos fırtınası’ gibi bir ifade uydurmuÅŸ gidiyor. ‘Bu, ‘Kırlangıç fırtınası’ gibi bir ÅŸey midir?’, ‘Neden lodostan esen rüzgar, poyrazdan esen rüzgardan daha fazla soba zehirlenmesine yol açıyor?’Â
button