Nuran ÇAKMAKÇI ncakmakci@hurriyet.com.tr
Oluşturulma Tarihi: Kasım 23, 2008 00:00
Bir yaşında annesini, 15 yaşında babasını kaybetti. Okumak için tek şansı yatılı öğretmen okuluydu. Zekiydi ama bir sorun vardı: Öğretmen okuluna kekemeler alınmıyordu. O gün, o sözlü mülakatta kendisi için çırpınan, gerekirse tazminatını bile ödemeyi kabul eden genç öğretmenini hiç unutmadı. Hayatını değiştiren öğretmenini buldu, heykelini dikti okulunun bahçesine. Çünkü o kimsesiz çocuk, İbrahim Arıkan, önce öğretmen oldu, sonra eğitim imparatorluğu kurdu, bugün 14 bin kişinin işvereni bir holding patronu.
İbrahim Arıkan, Yozgat’ın Sorgun ilçesinde doğdu. Beş kardeşin en küçüğüydü. Bir yaşında annesini kaybetti. Köyleri Salur’da okul yoktu. İlkokula yakınlarındaki Doğankent’te başladı. Abisinin de okuduğu yatılı Kayseri Pazaraören İlköğretim Okulu’na gitmekten başka şansı yoktu. Zaten öğretmen olmak istiyordu. Ama o yıllarda öğretmen okuluna engelli ve kekemeler alınmıyordu.
Yine de denemeye karar verdi. Yazılı sınava girdi, kazandı. Sıra sözlü mülakata gelmişti. Mülakatta üç öğretmen vardı. Sorularını yanıtladı, daha doğrusu kekeleyerek yanıtlamaya çalıştı. Bugün bile o mülakatı gayet net olarak hatırlıyor: "Bana mercekleri sordular. Ben meeeeeerceeeeeekler diye başlayınca kekeme olduğumu anladılar. Bir öğretmenin güldüğünü fark ettim. Beni dışarı çıkardılar. Kazanamayacağımı anladım..." Gerçekten, öğretmenlerden ikisi onu hemen eledi. Ama, içlerinden biri, genç olanı, karşı çıktı. Üç yıllık genç öğretmen İsmet Devecioğlu (Dolay), çocuğun okula alınması için meslektaşlarıyla tartıştı. Başarılı olamazsa bütün sorumluluğu alarak, onun bir yıllık tazminat ücretini ödemeyi taahhüt etti. Bir yıllık bir şans vermeleri için meslektaşlarını ikna etti ve İbrahim Arıkan’ı okula yazdırdı.
Okul başlar başlamaz her sabah çalışması için ona programlar hazırladı. İbrahim, arkadaşları ve öğretmenlerinden önce sınıfa geliyor, sanki onlar varmış gibi bağıra bağıra konuşuyordu. Öğretmen kimi zaman kapı aralığından, kimi zaman koridordan onu kontrol ediyordu. Topluluk önünde konuşsun diye, onu okulun münazaralarına sokuyordu. 56 kıtalık şiirler ezberletti. Her dersinde sözlüye kaldırdı, her törende onu konuşturdu. İki yıl sonra öğretmenin tayini çıktı. Ama İbrahim kekemeliği yenmiş, okulun en başarılı öğrencisi olmuştu.
EĞİTİM İMPARATORU OLDU
Sonra okul birincisi olarak Ankara Yüksek Öğretmen Okulu’na girdi. Fizik öğretmeni oldu, Yıldız Teknik Üniversitesi’nde asistanlık yaptı. 1972’de Mef Dershanesi’ni, 1982’de Yurtiçi Kargo’yu kurdu. 1996’da Mef Okulları’nı açtı. Bugün eğitim, iletişim, enerji, taşıma, lojistik, sanayi ve inşaat alanlarında 22 şirketi bulunan, 14 bin kişinin çalıştığı Arıkanlı Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı.
İbrahim Arıkan, geleceğini değiştiren İsmet öğretmeni hiç unutmadı. İlk fırsatta öğretmenini arayıp buldu. İsmet Öğretmen 30 yıllık meslek yaşamının ardından emekli olmuş, Balıkesir’e yerleşmişti. Ona hep yardım etti. Minnettarlığı o kadar büyük ki çiftliğinde, annesinin heykelinin yanında bir de öğretmeninin heykeli var. Bu yıl ise aynı heykelin bir eşini sahibi olduğu Mef Okulları’nın bahçesine dikti.
İBRAHİM ARIKANO olmasaydı ya Ankara’da kapıcı olurdum ya da Almanya’da işçi
Beş çocuklu bir aile, babam vefat etmiş, annemi bir yaşında kaybetmişim. Okuma şansım hiç yoktu. Öğretmenim, beni kekeme olduğum için diğer öğretmenler gibi okula almasaydı, ben bugün bu yerde olmazdım. Ya Ankara’da kapıcı, ya Almanya’da işçi olurdum. Başka hiç şansım yoktu. İşadamı olup, belli bir refaha erişince onun önce resmini yaptırdım, sonra çiftliğime onun heykelini diktirdim. Bütün çalışanlarım öğretmenimi tanıdı. Çünkü her toplantıda çalışanlarıma onun bana kattıklarını anlattım. Okulumdaki öğretmenler onu merak etti. İki yıl önce getirdim, öğretmenlerle tanıştırdım. Bu yıl da okula onun heykelini diktim.
İSMET DOLAYİyi ki onun için mücadele etmişimHeykelimi önce torunumla kızım görmüş. Hatta heykeli görmek için bir tatil günü okula geldiklerinde görevliler içeri almayınca "Biz heykelin torunuyuz" demişler. İbrahim Arıkan’la hep gurur duydum. İyi ki onu okula almak için mücadele etmişim, iyi ki arka çıkıp elinden tutmuşum. Çok başarılı bir öğrenci oldu. İbrahim devamlı etrafımda dolanırdı. Annesini bir yaşındayken kaybetmiş, beni annesi yerine koymuştu. Ben de hep başını okşadım, yakından ilgilendim. Bazen, evde kendi çocuğumu bırakıp, ona ders verdim. Çok kadirşinas öğrenciymiş. Sonra tekrar beni buldu. Her öğretmene nasip olmaz. Benim heykelimi önce çiftliğine, sonra okulunun bahçesine yaptırmış.