Güncelleme Tarihi:
Selahattin Demirtaş'ın eşi Başak Demirtaş'la geldiği programa yaklaşık bin kadın katıldı. Program öncesi parkta çevre düzenlemesi yapılırken, ses tesisatı hazırlandı. Kadınlar için ayrılan bölüme erkeklerin girmesine izin verilmeyen programa HDP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'de katıldı. Alana gelen Tuncel, bazı kadınlarla görüştükten sonra, katılımcıların arasında oturdu. Selahattin Demirtaş'ın geleceği saate kadar çalınan müzikler eşliğinde halay çeken kadınlar eğlenirken, platformun kenarına asılan " Kadınlar Demirtaş'ı kahkahalarla karşılıyor" pankartı dikkat çekti. Öte yandan, sunucu tarafından yapılan konuşmada Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın "kadın herkesin içinde kahkaha atmayacak" sözleri eleştirildi. Tepki olarak yüksek sesle kahkaha atalım anonsu üzerine programa katılan kadınlar kahkaha atarak tepki gösterdi.
"ÖYLESİNE BİR KAHKAHA ATSINLAR Kİ BİR DAHA DA KADINLARA DİL UZATACAK CESARETİ BULAMASINLAR"
Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş'ın da gündeminde Bülent Arınç'ın kadınlara yönelik "kahkaha" konuşması vardı. Demirtaş, kadınlardan oy isterken "Bütün kimliklerden, inançlardan kadınlar, uzun yıllardır mücadele sürdürüyorlar. Onlar şimdi o mücadele birikimlerini geçici olarak bana emanet ettiler. Ben onların bu mücadele birikimlerini temsil ediyorum. Kadınlar özgürlük arayışlarını seçime kadar bana emanet ettiler. Kadın özgürlük mücadelesine oy vererek biz bu ülkede varız ve cumhurbaşkanını biz belirleriz, desinler. Öylesine bir kahkaha atsınlar ki, bir daha da kadınlara dil uzatacak cesareti bulamasınlar. Seçim günü bunun büyük bir fırsatıdır işte. Müdürü elinize alıp pusulaya götürüp basmanız sadece 10 saniyenizi alacak. O 10 saniye içinde mühürü doğru yere vurmuşsanız sizin olmasa bile artık kızlarınızın, torunlarınızın geleceği özgürleşmiş olacak" dedi.
"KÜRT'TEN NEFRET EDELİM, ALEVİ'DEN KORKALIM BUNUN İÇİN ELLERİNDEN GELENİ YAPTILAR"
Ayrımcılık söylemi üzerinden hükümete yüklenen Selahattin Demirtaş, "Şurada bir araya gelen bu kadın topluluğu çözüm nedir ve bu seçimden ne kazanacağız, diye soranlar... İşte bunu kazandık. Bundan daha fazlasını istemiyoruz. Alevi kadın var, başı kapalı kadın var, Ermeni kadın var, Alevi, Süryani, akademisyen, işçi, ev kadını, bütün ezilen kimlikleri ile LGBT bireyler var. Buradaki topluluk ortak ezilen kimliğiyle işte yan yana duruyor. Yıllarca siz yan yana, biz yan yana oturmayalım diye ellerinden geleni yaptılar. Ayrı kamplarda, ayrı yerlerde oturalım, birbirimizden nefret edelim, birbirimize kin kusalım, öfke kusalım, Kürt'ten nefret edelim, Alevi'den korkalım, Ermeni'yi küfür olarak, Yahudi'yi küfür olarak ağzımıza alalım, Batı'daki kadından korkalım, Karadeniz'deki kadından korkalım bunun için ellerinden geleni yaptılar. Ama ilk sizler bunu kırdınız yani kadınlar, daha hiçbir alanda birlik kurulamadan ilk birlik arayışlarını kadınlar gerçekleştirdiler. Şu fotoğraf, arzu ettiğimiz Türkiye'nin en somut, en gerçekçi fotoğrafıdır" ifadelerini kullandı.
"İÇİNDE BAŞBAKAN DA VAR SAVCI DA POLİS DE VAR YERİ GELDİĞİNDE MEDYA DA VAR"
Kadın cinayetleri ile ilgili bir soruya cumhurbaşkanı adayı Demirtaş, şöyle yanıt verdi: "Kadın cinayeti, kadına yönelik şiddet, bugün ortaya çıkmış bir durum değil. Fakat bugün artıyor olmasının özel bir nedeni var. İktidarın kullandığı dil, başbakanın kullandığı dil, hükümet yetkililerinin, milletvekillerinin kullandığı dil, medyanın bu dili meşrulaştıran yayın politikası, yargının özellikle kadın cinayetlerindeki hafifletici neden arama ve cezasızlık gibi yaklaşımları, bürokrasinin kadın cinayetlerini yok gören, kadını koruma tedbirleri ile ilgili lakayit davranışları... Yani aslında ortada toplu cinayet işleyen bir çete gibi çalışıyor bütün bu mekanizmalar. Kadını katleden tek bir kişiymiş gibi görünüyor ama öyle değil. Bu bir organize suç. İçinde başbakan da var savcı da polis de var yeri geldiğinde medya da var. Hep birlikte bir araya gelip kadını katlediyorlar. Ve üstünü örtmek için öldüreni cezasız bırakmak için yine hep birlikte faaliyet yürütüyorlar. Aslında her kadın katledildiğinde ilk ölen o kahrolası erkekliktir, erkekler bunun farkında değil"
DEMİRTAŞ, KÜRDİSTAN SORUSUNA, 'BİRLİKTE YAŞAMA' CEVABINI VERDİ
Demirtaş, Kürdistan ile ilgili soruya "Elbette ki daha önce de altını çizerek ifade ettim. Her halkın, her ulusun kendi kaderini tayin etme hakkı vardır. Türkiye'deki Kürtler de bu şekilde kendi kaderlerini tayin ediyorlar. Yani birlikte yaşama, kendi kimliğini inkar etmeden, ana dilinde eğitim yaparak, yönetime katılarak, ana vatanı inkar edilmeden tarihi, kültürü yok sayılmadan o topraklarda özgürce yaşıyorsa ille bir sınır çizmek gerekmiyor. Eğer bunu başaramıyorsa bir halk, bu kadar isteğe rağmen, bu kadar el uzatma, barış eli uzatmaya rağmen, o el ısrarla havada kalıyorsa, reddediliyorsa, horlanıyorsa, ötekileştiriliyorsa, hayır biz bu eli tutmayacağız ve bu eli kıracağız deniliyorsa o zaman her halkın kendi kaderini tayin etme hakkı vardır. Şimdi işte biz, kendi kaderimizi tayin etme hakkımızı bütün ezilenlerle birlikte bir arada yaşama şeklinde tecelli ettiriyoruz. Bu bizim için bir ilkesel duruş, arayıştır. Ama dediğim gibi bir cumhurbaşkanının bir halkın kaderini bağlama hakkı yetkisi yoktur. Biz bunun peşinde koşuyoruz. Birlikte yaşamak istiyoruz. Benim adaylığım bunun çağrısıdır. Benim adaylığım Kürt halkının birlikte yaşama isteğinin somut göstergesidir. Biz bu ülkede ülke bölünmeden bir arada yaşayalım diye bu çalışmayı yürütüyoruz. Ama eğer bu kabul görmüyor, Kürtler de özgür olamıyorsa, bu şekilde yaşamasına birlikte yaşayarak da eşit, adil bir yaşam öngörülmüyorsa bu Kürtlerin yeniden oturup tartışacağı bir süreci gerektirir" şeklinde yanıt verdi.
"FEODALİTEYİ KÜRTLÜKLE ANMAK HAKSIZLIKTIR"
Kürt feodal toplum yapısı ile ilgili yöneltilen soruya Selahattin Demirtaş, "Kürtlerde de geçmişten, tarihten kalma bir kültür var; ama feodaliteyi Kürtlükle anmak veya Kürtlükle ifade etmek haksızlıktır. Yani Kürtler feodaldir demek, haksızlıktır. Bir Kürt olduğum için söylemiyorum. En çok feodaliteye karşı mücadele yürüten halklardan biridir. Benim yaşım çok fazla sayılmaz ama ben şunu hatırlarım, bizim evimizde sofrada özellikle misafir varsa annem ve kız kardeşlerimle aynı anda asla yemek yemezdik. Çok uzun bir geçmişten söz etmiyorum. Bugün bizim grubumuzun yüzde 35'i kadın milletvekilidir. 98 kadın belediye başkanımız var. Bu parkın yarısı Kürt kadını ve feodaliteye karşı mücadele yürüterek bugünlere gelmiş Kürt kadınıdır. Ama feodalite Kürtlüğe has bir şeymiş gibi ifade edilirse bu zaten sürekli ayrımcılığa uğrayan Kürt'ün bir kez de bu konuda ayrımcılığa uğraması demektir. Siz zannediyor musunuz ki Ankara'da feodalite yoktur, zannediyor musunuz ki Marmaris'te yoktur. Türkiye'nin her yerinde kadın cinayeti var. Her yerde kadın emeğinin sömürüsü var. Bu Kürtlüğe has, mahsus bir şey değil." şeklinde yanıt verdi.
"KABUL ETMİYORSAK İSYAN EDEN TERÖRİST, ANARŞİST, ÇAPULCU OLUYORUZ"
Kalabalıktan küçük bir kızın "Cumhurbaşkanı seçilirseniz çocuk şiddetine karşı ne yapmayı düşünüyorsunuz?" sorusu için Demirtaş, "Bugün konuştuğumuz veya konuşamadığımız sorunların büyük bir kısmı zaten çocukluktan başlıyor. Çocukken bu sorunları veya politikaları bize şırınga ediyorlar, aşılıyorlar. Okuldan başlayarak, aileden başlayarak, iş yerinde, sokakta her yerde bize nasıl olmamız gerektiği devlet tarafından öğretiliyor. Bazen eğitim adı altında bazen döverek dayak atarak bazen tutuklayarak işkence yaparak, zindana atarak ama bir şekilde çocukluktan başlıyor bu. Devletin istediği gibi yetişmişsek devlet katında muteber kişi oluyoruz. Eğer onu kabul etmiyorsak isyan eden terörist, anarşist, çapulcu oluyoruz. Milli Eğitim'in ırkçılığa dayalı, cinsiyetçiliğe dayalı, faşizan eğitim anlayışının değişmesi lazım" diye konuştu.