Güncelleme Tarihi:
On bir ayın sultanı Ramazan'ın gelmesine çok kısa bir süre kala vatandaşlar, Kurban Bayramı'nın da ne zaman kutlanacağını merak etmeye başladı. Yaz tatili planlarını şimdiden şekillendirmek isteyen vatandaşlar, Ramazan Bayramı'ndan iki ay sonra kutlanan Kurban Bayramı'nın bu yıl hangi tarihlere denk geldiğini ve 2018 yılında kaç gün Kurban Bayramı tatili olacağını soruşturmaya başladı. İşte, 2018 yılı Kurban Bayramı hakkında tüm detaylar...
KURBAN BAYRAMI NE ZAMAN?
İslam’da iki dini bayramdan biri olan Kurban Bayramı'na sayılı günler kala, Kurban Bayramı'nın ne zaman olduğuna dair araştırmalar hız kazandı. Tatil planları yapacak ve kurban ibadetini gerçekleştirecek vatandaşlar "Kurban Bayramı ne zaman?" diye merak ediyor. İşte 2018 yılı Kurban Bayramı tarihi ve "Kurban Bayramı tatili kaç gün?" sorusunun cevabı...
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın 2018 dine günler takvimde yer alan bilgilere göre, Kurban Bayramı bu yıl Ağustos ayının sonlarına denk geliyor. Kurban Bayramı'nın 1. günü 21 Ağustos Salı gününe idrak edilecek. Hafta sonu tatilleri ve pazartesi gününe denk gelen yarım günlük arefe günün de eklenince toplam 9 güne çıkan Kurban Bayramı tatili, kamu çalışanları için 18 Ağustos Cumartesi günü başlamış olacak.
KURBAN BAYRAMI TATİLİ KAÇ GÜN?
2018 yılı Kurban Bayramı tatili ile ilgili henüz remi bir açıklama yok ancak bu yıl hafta sonları da eklenince 9 gün tatil yapılacağı öngörülüyor. 24 Ağustos'ta bitecek tatilin ardından, 25-26 Ağustos tarihleri de hafta sonu tatili olarak memurular için Kurban Bayramı tatilinin devamı niteliğini taşıyacak.
Kurban Bayramının Arefe günü 20 Ağustos Pazartesi günü (Yarım Gün)
Kurban Bayramının 1. günü 21 Ağustos Salı günü
Kurban Bayramının 2. günü 22 Ağustos Çarşamba günü
Kurban Bayramının 3. günü 23 Ağustos Perşembe günü
Kurban Bayramının 4. günü 24 Ağustos Cuma günü
KURBAN BAYRAMI'NIN ÖNEMİ
Sözlükte yaklaşmak, Allah’a yakınlaşmaya vesile olan şey anlamlarına gelen kurban dinî bir terim olarak, Allah’a yaklaşmak ve O’nun rızasına ermek için ibadet maksadıyla, belirli şartları taşıyan hayvanı usûlüne uygun olarak kesmeyi ve bu amaçla kesilen hayvanı ifade eder (İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, IX, 452). Kurban bayramında kesilen kurbana udhiyye, hacda kesilen kurbana ise hedy denir.
Akıl sağlığı yerinde, hür, mukim ve dinî ölçülere göre zengin sayılan mümin, ilâhî rızayı kazanmak gayesiyle kurbanını kesmekle hem Cenab-ı Hakk’a yaklaşmakta, hem de maddi durumlarının yetersiz olması sebebiyle kurban kesemeyenlere yardımda bulunmaktadır (Serahsî, el-Mebsût, XII, 8; İbn Nüceym, el-Bahr, VIII, 197). Bu ibadetin ruhunda Hakk’a yakınlık ve halka fedakârlıkta bulunma anlayışı vardır. Kurban, bir müslümanın bütün varlığını, gerektiğinde Allah yolunda feda etmeye hazır olduğunun bir nişanesidir.
Mezheplerin çoğuna göre udhiyye kurbanı kesmek sünnettir (İbn Rüşd, Bidâye, I, 429). Hanefî mezhebinde ise tercih edilen görüş, kurbanın vacip olduğudur (Merğînânî, el-Hidâye, VII, 146). Kurban, -fıkhî hükmü ne olursa olsun- müslüman toplumların belirli simgesi ve şiarı sayılan ibadetlerden biri olarak asırlardan beri özellikle milletimizin dinî hayatında önemli bir yer tutmaktadır.
KURBAN İBADETİNİN DİNİ DAYANAĞI NEDİR?
Kurban, Kur’an-ı Kerim, Sünnet ve icmâ ile sabit bir ibadettir. Kurbanın meşru bir ibadet olduğuna dair Kur’an-ı Kerim’de deliller mevcuttur. Hz. İbrahim’in oğlu Hz. İsmail’in yerine bir kurbanın, Allah tarafından kendilerine fidye (kurban) olarak verildiği açıkça bildirilmektedir (Sâffât, 37/107).
Kurbanın meşruiyetine işaret eden başka âyetler de vardır: “Kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanlar üzerine belirli günlerde Allah’ın adını ansınlar. Artık onlardan siz de yiyin, yoksula fakire de yedirin.” (Hac, 22/28), “Her ümmet için, Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği hayvanlar üzerine ismini ansınlar diye kurban kesmeyi meşru kıldık.” (Hac, 22/34), “Kurbanlık büyükbaş hayvanları da sizin için Allah’ın dininin nişanelerinden kıldık. Sizin için onlarda hayır vardır. Onlar saf saf sıralanmış dururken kurban edeceğinizde üzerlerine Allah’ın adını anın. Yanları üzerlerine düşüp canları çıkınca onlardan yiyin, istemeyen fakire de istemek zorunda kalan fakire de yedirin.
Şükredesiniz diye onları böylece sizin hizmetinize verdik. Onların etleri ve kanları asla Allah’a ulaşmaz. Allah’a ulaşacak olan ancak, sizin O’nun için yaptığınız, gösterişten uzak amel ve ibadettir.” (Hac, 22/36-37)
Bu âyetlerde zikredilen hayvan kesiminin, et ihtiyacı temini için olmadığı, bunların ibadet amaçlı birer uygulama oldukları gayet açıktır. Et ve kanların Allah’a ulaşamayacağının, asıl olanın ihlâs ve takva olduğunun bizzat âyetin metninde yer alması bunu açıkça ortaya koymaktadır.
Hz. Peygamber (s.a.s.) de, kurbanı bir ibadet olarak kabul etmiş ve bizzat kendisi de kurban kesmiştir. Hz. Peygamberin (s.a.s.), meşru kılınmasından itibaren vefat edinceye kadar her yıl kurban kestiği bilinmektedir (Tirmizî, Edâhî, 11; bkz. Buhârî, Hac, 117, 119; Müslim, Edâhî, 17).
Sahih hadis kaynaklarında yer alan rivayetlerde, Hz. Peygamber (s.a.s.), kurban bayramında Allah katında en sevimli ibadetin kurban kesmek olduğunu, kurbanın kesilir kesilmez Allah katında makbul olacağını ve kurban edilen hayvanın boynuzu, tırnağı da dâhil olmak üzere her şeyinin kişinin hayır hanesine yazılacağını ifade edip; bu ibadetin Allah rızası için yapılmasını tavsiye etmiştir (Tirmizî, Edâhî, 1; İbn Mâce, Edâhî, 3).
Ayrıca hicretin ikinci yılından itibaren bugüne kadar Müslümanların kurban kesmeleri, bu konuda görüş birliği olduğunu da göstermektedir (İbn Kudâme, el-Muğnî, XIII, 360).