Güncelleme Tarihi:
Kadıköy'de Kurbağalıdere'de su yüzeyinde, deniz salyasından (müsilaj) kaynaklı beyaz tabaka oluştu.
Marmara Denizi'nde birçok noktada görülen deniz salyası, Kurbağalıdere'de de etkili oldu.
Teknelerin bulunduğu kısmı kaplayan müsilaj nedeniyle beyaz tabaka oluşurken balıkçılar, bu durumun her sene görüldüğünü ancak bu yıl yoğunluğun daha fazla olduğunu ifade ettiler.
MARMARA DENİZİ'NDEKİ SALYA SU ALTINI DA SARDI
BİR süredir Marmara Denizi'nde yaşanan ve endişeye neden olan deniz salyası, belgesel yapımcısı ve su altı görüntüleme yönetmeni Tahsin Ceylan tarafından su altında görüntülendi.
Türkiye Sualtı Sporları Federasyonu Çevre Kurulu Başkanı, belgesel yapımcısı ve su altı görüntüleme yönetmeni Tahsin Ceylan tarafından Gemlik, Mudanya sahillerinde gerçekleştirilen çekimlerde elde edilen görüntülerde, canlılığın azaldığı, bazı bölgelerde ise tamamen yok olduğu gözlendi. Ceylan, deniz salyasının su altındaki izlerini 'trajedi' olarak nitelendirdi.
'ESAS TRAJEDİ SUYUN ALTINDA'
Esas trajedinin suyun altında yaşandığına dikkat çeken Tahsin Ceylan, midyelerin üstünün bu tabaka ile kaplandığını belirterek, “Tanık olduğumuz gerçeklik doğanın haykırışı, gözyaşlarıdır. Doğa intikamını mutlaka alacaktır" dedi. Yaşanan süreçte pandeminin de etkili olduğunu ifade eden Tahsin Ceylan, nüfus yoğunluğu ve aşırı tüketimin bu olayı tetiklediğini kaydetti.
Özellikle Marmara ve Karadeniz'deki azot ve fosfor yoğunluğuna dikkat çeken Tahsin Ceylan, şu bilgileri verdi:
“Soluduğumuz havanın içindeki oksijenin yüzde 70'ini denizlere borçluyuz. Bunun yüzde 50'si de tek hücreli canlılar dediğimiz fitoplanktonların fotosentezinden geliyor. Fitoplanktonların büyük bölümünü dinoflagelat dediğimiz türler oluşturuyor. Bunlar organik maddeyi çözen türler. Öldükleri zaman bakteriyel parçalanma yaşıyorlar ve ortamdaki oksijeni hızla tüketiyorlar. Bu tüketimin sonunda anoksik bir alan oluşuyor ve o bölgede yaşayan canlıların yaşamı risk altına giriyor. Son günlerde Marmara Denizi'nde yaşadığımız olay tam da budur."
Azot ve fosfor açısından riskli bu bölgelerin evsel atık tehdidiyle karşı karşıya olduğunu aktaran Ceylan, "Bölgelerimizdeki arıtma tesisleri, yapılan yatırımlar, artan nüfus baskısı karşısında yetersiz kalıyor. Kıyısal alanların yüzde 82'sinde ise hala arıtma sistemi bulunmuyor. İnsanlık bu şekilde kendi sonunu hazırlıyor" dedi.