Güncelleme Tarihi:
Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi öğretim üyesi Doç.Dr.Çiçek Derman, şuranın açılışında Kur'an okunurken, başını kapatarak bilim kadını kimliğiyle dini inancını uyum içinde yaşatabildiğini gözler önüne serdi. Doç.Dr. Çiçek Derman, Kur'an okunduktan sonra başını tekrar açtı.
Semavi dinlerin temsilcilerini İstanbul'da biraraya getiren Avrupa Birliği Şurası'na katılan farklı inançlara sahip bilim, siyaset ve din adamları arasında İstanbul'daki Musevi cemaatini temsil eden hahambaşı vekili İsak Haleva ile LDP MKYK üyesi Hilde Erman da bulunuyor.
NOTLAR
Mevlana-Mozart buluşması
AVRUPA Birliği'ne adaylık statüsü kazanan ilk ve tek Müslüman ülke olan Türkiye'nin AB ilişkilerinin dini boyutu ilk kez resmen tartışmaya açıldı.
Avrupa Birliği Şûrası, The Marmara Oteli'nde saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın ardından Kuran okunmasıyla başladı.
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, şûranın açılışına telgraf göndermekle yetindi. Mesut Yılmaz, Tansu Çiller, Devlet Bahçeli ve Yıldırım Akbulut da şûranın açılışına birer telgraf gönderdi.
Şûraya katılan 125 kadar delegenin yaklaşık dörtte birini Fransa, Vatikan, Avusturya, Almanya, İngiltere, Hollanda, Danimarka ve İsveç'ten gelen bilim ve din adamları oluşturuyor. Şûraya katılan delegeler arasında Türkiye'deki azınlık cemaatlerinin dini temsilcileri de bulunuyor.
7 Mayıs'ta şura bildirisinin yayınlanmasıyla sona erecek toplantının açılışında Türkiye başbakan düzeyinde temsil edilirken, AB'nin temsilinin başkatip seviyesinde kalması hoşnutsuzluk yarattı.
Uluslararası Avrupa Birliği Şûrası'nın komisyon çalışmalarının The Marmara Oteli'nin Mevlana, Ahmet Yesevi, Mozart ve Verdi isimlerini taşıyan dört salonunda yapılıyor olması, 'Mevlana-Mozart buluşması' olarak Diyanet İşleri Başkanlığı'nın basın bültenine de yansıdı. Bu ilginç tesadüfe Diyanet İşleri Başkanlığı'nın basın bülteninde, ‘‘Anadolu'nun Türkleşmesi sürecinin ve temelini İslam'dan alan hoşgörü anlayışımızın manevi mimarları Ahmet Yesevi ve Mevlana, Avrupa'nın en önemli bestecileri olan Mozart ve Verdi ile Avrupa Birliği vesilesi ile biraraya geldiler’’ sözleriyle dikkat çekildi.
The Marmara’da Diyanet Yayınları, tezhip, hat, minyatür, ebru, el sanatları sergisi de açıldı. Şûra etkinlikleri çerçevesinde delegeler için lirik tarih gösterisi, Boğaz'da yat gezisi, İstanbul'un tarihi mekanlarının ziyareti de programa alındı.
AB temsilcisi: Alevi gibi dini azınlıklara eşit muamele edilmeli
AB Komisyonu Ankara Temsilciliği Başkatibi Niall Leonard, toplantıda 'AB'nin Türkiye'yi bir İslam Devleti olarak değil, vatandaşlarının çoğunluğunu Müslümanların oluşturduğu bir devlet olarak baktığı' mesajını verdi. Leonard, AB'nin 'Hıristiyan Kulübü' olarak tanımlanmasının 'yanlış' olduğunu söyledi.
Avrupa'da devlet ve din arasındaki ilişki konusunda genel bir uzlaşma olduğunu belirten Leonard, bu uzlaşmayı şöyle özetledi:
‘‘Dini inanç her bir vatandaş için kişisel bir konudur ve devlet bu konuda tarafsız kalmalıdır.’’
AB'de dini ayrımcılık yapmanın yasak olduğunu belirten Leonard, AB'nin, devlet-din ilişkisini, devletin bireysel özgürlükleri güvence altına alması ve bireyin farklı inanç hakkını savunması çerçevesine oturttuğunu anlattı. Leonard, bu çerçevede AB'nin Türkiye'den beklentisini şöyle açıkladı:
‘‘Türkiye'de Lozan anlaşmasında belirtilen Ermeni, Rum, Ortodoks ve Yahudi azınlığın dışında da dini azınlıklar vardır. Örneğin Aleviler gibi İslam inancı içinde de yer alan bu dini azınlıkların devlet nezdinde eşit muamele görmesinin güvence altına alınmasını bekliyoruz.’’
Leonard, açılış konuşmasında Türk devletinin farklı dinlere karşı tarafsız tutumunun birkaç istisna dışında son derece iyi işlediğini, bu politikanın AB uygulamasıyla uyuştuğunu söyledi. Ancak Leonard, ‘‘Her şeyin mükemmel yürüdüğünü söyleyecek değilim. devletin dini azınlık gruplarının korunması hususunda her zaman yeteri kadar açık davranmadığı açıktır. Devletin mülkiyet hakları gibi, Lozan Anlaşması'nın bazı hükümlerini yorumlamada gereğinden fazla kısıtlayıcı olduğu konusunda kanıtlar vardır’’ diyerek eleştirilerini de dile getirdi.