Oluşturulma Tarihi: Aralık 10, 2003 00:00
BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan başkanlığındaki hükümeti istediğimiz kadar eleştirebiliriz ama bir konuda haklarını teslim etmek gerekiyor ki, ben ne 41 yıllık hayatımda, ne de 20 yıllık gazeteciliğim süresinde kendilerine yönelik ‘‘yapıcı’’ eleştirileri bu kadar dikkatle dinleyen ve bu eleştirileri ‘‘haklı bulduğu zaman’’ geri adım atmaktan çekinmeyen bir başka hükümet veya iktidar görmedim. Ben kendi tanık olduğum pek çok örnekte hükümetin bu hakkını teslim etmek gerektiğini düşünüyorum.Örnek mi?YÖK Yasa Tasarısı...Milli Eğitim Bakanlığı yeni bir YÖK Yasası hazırladı. Yasa başta ben olmak üzere pek çok kişi tarafından bazı yönleriyle eleştirildi. Yasayı sadece bu hükümet hazırladığı için eleştirenler de vardı elbet ama benim gibi birkaç kişi yasadaki hataları öne çıkararak eleştirdiler. Ne oldu? Hükümet yasa tasarısını hemen geri çekti ve son derece demokratik bir biçimde Üniversitelerarası Yüksek Kurul'un da katılımıyla bir komisyon kuruldu ve yasa yeniden hazırlanmaya başladı. Bir başka örnek daha...Hükümet, ABD ile bir kredi anlaşması imzaladı. Ancak anlaşmanın içindeki bazı maddeler kamuoyunun tepkisine neden oldu. Hükümet hemen anlaşmayı Meclis'e getirdi. Anlaşma, Meclis'te iktidar partisinin de oylarıyla reddedildi, gitti. Örnekleri çoğaltmak mümkün. Sadece benim köşemde ele alınmış pek çok olayda hükümetin tavrında meydana gelmiş ‘‘akılcı’’ değişiklikler var. Son örnek de Kuran Kursları Yönetmeliği...Kuran kursları ile ilgili yönetmelik değişikliği Resmi Gazete'de yayınlanınca, daha gazeteler konuyu ele almadan, bu köşede yönetmeliğin doğurabileceği sakıncaları ele alan bir makale yayınlandı. Ardından başka gazeteler ve yazarlar da eleştiriler yönelttiler. Ne oldu?Hükümet hemen yönetmeliği yürürlükten kaldırdı. Kötü mü oldu?Hayır...Oysa biz Türkiye'de ‘‘inadım inat’’ diyen politikacılarla büyüdük. Ecevit ve Demirel'in bu ‘‘inatçı’’ tavırları yüzünden çok acılar çektik. Hatırlayın; Rahşan Ecevit'in arzusu nedeniyle çıkarılan Af Yasası'nda inat etmek yerine eleştirileri dinleyen ve düşünen bir hükümet olsaydı, o rezalet ortaya çıkar mıydı?Ben bugünkü iktidarın bu ‘‘komplekssiz tavrı’’nı çok beğeniyorum.Meclis'teki mutlak hákimiyetlerine rağmen bu ülkeyi ‘‘dediğim dedik, çaldığım düdük’’ tavrıyla yönetmiyorlar.Türkiye gerçek demokrasiye ancak böylesine ‘‘kompleksten uzak’’ bir tavırla ulaşacak.İnternet çıktı sorumluluk bittiSERMAYE Piyasası Kurulu Doğan Cansızlar, İmar Bankası'nın yetkisi olmadığı halde ‘‘yalandan’’ hazine bonosu satmasıyla ilgili olarak, ‘‘Bizim internet sayfamıza baksalardı, İmar Bankası'nın bu yetkisinin olmadığını görürlerdi’’ diyor.Müthiş bir savunma!..Sermaye Piyasası Kurulu, geniş yetkileri olan bir kurul. Ve gerekli gördüğü her durumda ilgili kurumları uyarabiliyor, suç duyurusunda bulunabiliyor.İmar Bankası'nın hem yetkisiz, hem de sahte bono satışıyla ilgili olarak da gerekli uyarıları yapmak SPK'nın görevi.‘‘Ben internet siteme yıllar önce yazmıştım’’ diyerek sorumluluktan kaçılmaz.Kaçılmaya çalışılırsa da komik olunur...Polisin sağlığı kontrol altında değilBAŞLIK bana değil, bana bir faks yollayan emniyet mensubuna ait. Aktarıyorum: ‘‘Öncelikle polis adaylarının ruh sağlığını kontrol etme ve testten geçirme gibi bir şansımız yok. Bunun için yeterli ve donanımlı personelimiz yok. Adaylar hakkında yapılan tahkikatlar sadece adayın siciliyle ilgilidir. Eğer bir kişinin sicili temizse, sınavı geçecek bilgi düzeyindeyse ve sizin de vurguladığınız düzeyde bir sağlık raporu alabildiği takdirde polis olması için hiçbir engel yoktur. Bu durumda Polis Meslek Yüksekokulu'nu kazanan ve iki yıl eğitime tabi tutulan bir öğrencinin de ruh sağlığını tespit edecek psikolog ve rehberlik servisi kadrosu yeterli midir ve var mıdır? Yeterli olduğunu kabul edersek, görüşme yaptıkları ve sorunu olduğunu tespit ettikleri öğrenci sayısı ne kadardır?İki yüz bini geçkin mensubu olan teşkilatımızın İl Emniyet Müdürlüğü kadrolarında kaç tane psikolog ve psikiyatr olduğunu hiç merak ettiniz mi?Varolanlarla görüşme yapan veya buna ihtiyacı olduğunu düşünen, tedavi gören personelimizin sayısı ne kadar?Bırakın kendi isteğini, amiri tarafından bir suça bulaşmadan önce böylesi bir sağlık birimine gönderilen personel var mı?Bütün bunların yanında, yapılan iş yönünden en sıkıntılı meslek gruplarından birindeyiz. Ağır bir mesai mefhumu içinde bulunan, maddi yönden sıkıntı çeken, sosyal hayatı olmayan, eşine ve çocuklarına vakit ayıramayan ve devamlı surette sorunlu insanlarla uğraşmak zorunda kalan polisin sorunsuz olmasını ve ruh sağlığının yerinde olmasını nasıl beklersiniz!’’Mektup daha uzun. Ancak son cümle çok etkileyici: ‘‘Teşkilat içinde sorunlu personelin tespit edilmesi ve ilişkilerinin kesilmesi bizim için ayıp değildir. Asıl ayıp olan, bu tür personelin eline silah vererek görev yapmasına izin verilmesidir.’’Mektup böyle. Yoruma gerek bıraktırmayacak kadar açık.NE ZAMAN ADAM OLURUZ?Pislik çukurunda debelenenler, herkesi o çukara çekerek temizlenemeyeceklerini anladığı zaman.
button