Güncelleme Tarihi:
“Biz bu kadar büyük bir siyasi tecrübeye sahip olan bir kadro olarak şunu biliyoruz; hiçbir seçim çantada keklik değildir. Hiçbir seçim masada kazanılmaz. Seçimin kazanıldığı yer seçim meydanları ve halkın arasıdır. Sandık gününe kadar yapılan çalışmalar, sandıkta aldığınız oyları koruyabilme başarısı seçimi hep beraber getirecek olan bir süreçtir.
SPEKÜLATİF HAREKETLİLİK VAR
Son günlerde döviz üzerinde spekülatif bir hareketlilik var. Para üzerindeki spekülatif hareketlerin arkasında Türkiye’nin üretim gücünün kırılması niyeti bulunuyor. Son birkaç günde kullanılan terminolojinin de bir algı operasyonunun parçası olduğunu görüyorum. Bunlardan birisi kur krizi lafıdır. Sık sık duymaya başladığımız kur krizi lafı tipik bir algı operasyonu terimidir. Buradan da kastedilen şey, özellikle özel sektörün yüksek borçluluğu işaret edilerek son zamanlarda gerçekten üretime doğru yönlendirilmiş olan özel sektörün daha fazla üretim yapmasının sakıncalı olacağı şeklinin ortaya çıkarılmasıdır. Türkiye ekonomisinde kurun bu kadar hızlı şekilde oynak olması sadece içeride teknik tabiriyle oynak olması bireysel spekülatörlerin yaptığı işlerin sonucu da değildir. Burada Türkiye ekonomisine karşı planlı hareketin olduğu anlaşılıyor. Ekonomiyi yöneten kurum ve kuruluşların elinde enstrümanlar kullanılıyor, kullanılacaktır. Türkiye ekonomisinin yapısal olarak bazı sorunları olsaydı, diyelim ki mali yapısı bozuk, kamu borçluluğu çok ağır olsaydı, enflasyon oranları 2012 öncesindeki gibi yüksek olsaydı bütçe dengelerinde olağanüstü büyük bir bozukluk olsaydı, bir ekonominin ana yapısını oluşturan bu rakamlarda bozukluk olsaydı bu spekülatif dalgalanmalardan endişe edilirdi.
BU DALGA ATLATILIR
Türkiye ekonomisi yapısal yönden sağlamdır. 24 Haziran seçimlerinden sonra Türkiye’de ekonomi dünyasında da ciddi bir güven ve istikrar yakalandığı zaman bu tür spekülasyonları yapanların da hiçbir sonuç almayacağını görüyorum. Sağdan soldan bütün bu spekülatif hareketlere bakıp, el ovuşturup Türkiye’nin yeniden IMF’ye muhtaç hale geleceği günleri arayan bazı yorumların yapılmakta olduğunu görüyoruz. Bunun son derece yanlış bir heves olduğunu ifade etmek isterim. Hiç kimse, Türkiye’yi IMF’nin önünde diz çökecek bir noktaya getiremeyecektir. Bu istikamet devam ettiği sürece, Türkiye’nin ekonomisinde milli gücünü artırma hevesleri sürdüğü sürece, Türkiye ekonomisi yapısını sağlamlaştırarak yolunu devam ettirdiği sürece Allah’ın izniyle o dönemlere geri dönüş olmayacaktır. Birilerinin böyle bir hayallerinin olduğunu yavaş yavaş görmeye başlıyoruz. Bu dalga atlatılır, Türkiye çok daha kuvvetli bir şekilde yoluna devam eder.
MHP’NİN KENDİ ÖNCELİKLERİ VAR
(Bahçeli’nin af çıkışı ve Çakıcı ile verdiği fotoğraf) AK Parti ile MHP birleşip tek parti olarak seçime girmiyor. AK Parti ve MHP, seçim programları da, parti programları da, siyasi öncelikleri de, stratejik bakış açıları da birbirinden farklılıklar içeren iki farklı siyasi parti bir seçim ittifakı yapıyor. MHP’nin kendi öncelikleri var, istediği gibi hareket eder. Şimdi Sayın Bahçeli niye öyle bir fotoğraf verdi? Tamamen kendisinin bileceği iş, kendisinin vereceği bir karar, buna bizim söyleyecek bir şeyimiz yok. Biz bir koalisyon yapmıyoruz, bir seçim ittifakı yapıyoruz. Partilerin farklılıkları kendilerini bağlar. Sayın Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız, ben de, af konusuyla ilgili görüşlerimizi söyledik. Bizim görüşümüz belli, Bahçeli’nin durduğu yer belli. Dolayısıyla birbirimizin bu konudaki önceliklerini değiştirecek noktada değiliz.”