Kulübede er cinayetine verilen ceza ‘adil’ değilmiş
Güncelleme Tarihi:
Kahramanmaraş’ta, birlikte nöbet tuttuğu silah arkadaşını ‘tüfeğiyle dürterek uyandırırken öldüren’ asker hakkındaki beş yıllık hapis cezası, Askeri Yargıtay tarafından, “adil olmadığı ve hakkaniyetle bağdaşmadığı” gerekçesiyle bozuldu. Askeri Yargıtay, şüpheli askere daha az ceza verilmesini istedi.
Er Eren Özel, 8 Eylül 2011’de Kahramanmaraş 5. Zırhlı Tugayı’nda askerliğini yaparken üst devresi er Ahmet Aktaş’la birlikte nöbete gitti. İlk önce Aktaş, sonra Özel kulübe içinde kıvrılarak uyudu. Özel, yattığı yerde sol gözünden vurulmuş vaziyette ölü olarak bulundu. Önce erin intihar ettiği söylendi. Aynı gün ifadesi alınan Aktaş tüfeğinin duvara çarpıp ateş aldığını anlattı. İkinci ifadesinde, duvara yasladığı tüfeğin Özel’in üzerine düştüğünü, erin tüfeği tutup ayağa kalkmak isterken patlama olduğunu savundu. Üçüncü ifadesinde, tüfeğin kapıya çarparak patladığını ileri sürdü. Dördüncü ifadesinde ‘tüfeğiyle dürterek uyandırdığı sırada namluya dokunması’ sonucu Özel’in kendisini vurduğunu savundu.
Aktaş’ın yasak olmasına rağmen kulübede şarjör taktığı ve tüfeğin emniyetinin açık olduğu tespit edildi. Aktaş’a ‘bilinçli taksirle öldürmek’ savıyla 5. Zırhlı Tugay Komutanlığı Gaziantep Askeri Mahkemesi’nde dava açıldı. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Nadir Arıcan’ın hazırladığı özel raporda, Özel’in kasten öldürülmüş olabileceği ifade edildi. Ancak Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulu ise “yaralanmanın sanık ifadesinde belirtildiği şekilde meydana gelmiş olabileceğini” savundu. Gaziantep Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ergin Dülger de kazanın, daha yüksek olasılık içerdiğini savundu. Son duruşma, 25 Aralık 2014’te görüldü ve Aktaş’a “bilinçli taksirle ölüme sebebiyet vermek” suçundan beş yıl hapis cezası verildi.
Askeri Yargıtay, bu cezayı “adil bulmayarak” bozdu. Kararda, “bilinçli taksirle ölüme sebebiyet vermek” suçundan ceza verilmesinin isabetli olduğu kaydedildi. Öngörülen cezanın iki yıl ile altı yıl arasında değiştiği, yargılama makamının üst sınırdan ceza verme hakkının bulunduğu belirtilen kararda, er Aktaş yönünden adaletsizlik yaşandığı savunularak, “Cezanın miktarıyla sanığın eylemi gerçekleştirme şekli birlikte dikkate alındığında adil bir nispet uygulanmadığı, mevcut uygulamanın adalet ve hakkaniyet kurallarıyla bağdaşmadığı” kaydedildi.