Güncelleme Tarihi:
Nuri Bilge Ceylan’ın esin kaynağı Ataol Behramoğlu mu?
Türkiye bir haftadır 61. Cannes Film Festivali’nde Üç Maymun filmiyle En İyi Yönetmen Ödülü’nü kazanan Nuri Bilge Ceylan’ı konuşuyor. En çok da törende yaptığı konuşmayı.
Kimi Orhan Pamuk’un Nobel konuşmasıyla karşılaştırdı, kimi Avrupa’ya mesaj verdiğini ileri sürdü. Cannes’dan üçüncü ödülünü alan Ceylan yaptığı kısa konuşmada "Ödülü, tutkuyla sevdiğim yalnız ve güzel ülkeme adıyorum" demesiydi bütün bu gürültünün nedeni.
Daha sonra Ceylan yaptığı bir açıklamada ödül falan beklemediği için konuşma metnini önceden hazırlamadığını, irticalen yaptığını söyledi.
O anda aklına gelmiş ve kelimeler dudaklarının arasından o şekilde çıkmıştı. Bana sanki tanıdık geldi bu tek cümle. Acaba birinden almış ya da esinlenmiş olabilir mi diye kısa bir araştırma yaptım. Ona en yakın ifadeyi Ataol Behramoğlu’nda buldum. Kitabına da adını verdiği şiirinde; "Türkiye, üzgün yurdum, güzel yurdum" diyordu Behramoğlu.
Yıllar önce okuduğu ve bilinçaltına attığı bu dize konuşma sırasında o şekilde mi çıkmıştı acaba Ceylan’ın ağzından? Bu şüphemde yalnız değilmişim, benim gibi düşünen başkalarının olduğunu da öğrendim. İster yoğun bir esinlenme olsun ister olmasın hemen herkesin hemfikir olduğu üzere güzel bir konuşmaydı. Ben gene de Ataol Behramoğlu’nun o şiirinden birkaç dörtlüğü buraya alıyorum, bakalım siz ne diyeceksiniz?
TÜRKİYE ÜZGÜN YURDUM GÜZEL YURDUM
Türkiye, üzgün yurdum, güzel yurdum
Boynu bükük ay çiçeği
Şiirin ve aşkın geleceği
Türkiye, üzgün yurdum, güzel yurdum
Dağ rüzgarı, portakal balı
Alçakgönüllü, hünerli, sevdalı
Türkiye, üzgün yurdum, güzel yurdum
Harlı bir ateş gibi derinde yanan
Haramilerin elinde bulunan
Türkiye, üzgün yurdum, güzel yurdum
Zinciri altında kımıldayan
Bitecek sanıldığı yerde başlayan
Takma adı Füzuş, henüz doğmadı
Bu yıl 27’ncisi düzenlenecek Tüyap Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı’nın onur konuğu henüz açıklanmasa da yazar Füruzan olarak belirlenmiş. Hatta her yıl onur konuğu için hazırlanan özel kitabın hazırlıklarına başlanmış bile. Füruzan’ın bu seçimi çoktan hak ettiğine inananlardanım. Kendisini şimdiden kutluyorum.
Ancak gelelim Füruzan’ın onur konuğu seçildiğini duyduğumda internette yaptığım kısa bir taramada rastladığım biyografisine. Online ansiklopedi Wikipedia’nın Türkçe versiyonu Vikipedi’de çok kısa bir biyografi verilmiş. Şöyle ki: "Füruzan (d. 29 Ekim 1935) özellikle öyküleri ile tanınan bir yazardır. İlkokuldan sonra eğitimine devam edememiş ve kendi kendisini eğitmiştir. İlk eseri Parasız Yatılı ile 1972 Sait Faik Hikaye Armağanı’nı almıştır. "12 Mart" dönemini anlattığı Kırk Yedi’liler romanı da 1975 Türk Dil Kurumu Roman Ödülü’ne layık görülmüştür. Yazarın sinema çalışmaları da bulunmaktadır."
Fakat bu bilginin hemen üzerinde bir kutu dikkatimi çekti. Aynen şöyle yazıyordu orada da:
"Takma adı: Füzüş. Doğumu: Henüz doğmadı (İstanbul). Mesleği: Roman, oyun, öykü yazarı ve falcılık. Milliyeti: Türk. Akım: Modernist. İlk eseri: Parasız Yatılı (1971)"
Başka kimler hakkında böyle dedikodu tarzı bilgiler var diye Vikipedi’de dolaştım bir benzerini göremedim. Ama internet üzerindeki bilgilerin doğruluğuna güvenilemeyeceğine bir kez daha Adalet Ağaoğlu için yazılmış şu cümleden sonra kesin karar verdim: "Ölüme yatmak" adlı eserini ölüm döşeğindeyken yaşadıklarını yazıyor. Adalet Ağaoğlu hasta iken hemşiresinin adı "SELMA DEMİRCİ" İDİ