Güncelleme Tarihi:
Jüri dağıtan romancı
Edebiyat dünyasının kendine özgü kuralları vardır. Bunlar birer anayasa maddesi gibi kesin çizgilerle belirtilmemiştir ama işleyişinde aksaklığa pek rastlanmaz.
Bu kuralların en katı biçimiyle uygulandığı alanlardan biri de edebiyat ödülleridir. Ödül jürileri aleyhine ara sıra yükselen çatlak sesler de medyadan ilgi görseler bile bir yankı bulamadan kör kuyulara söylenmişçesine yokolup giderler.
Ancak bu kez durum biraz farklı galiba. Nisan'a Veda adlı romanı yayınlanan Sevim Reşat kendisi ile yapılan söyleşide ‘‘1997 İnkılap Roman Ödülü İkincisi’’ olarak sunuluyordu. Ödülleri takip edenler böyle bir ödülün olmadığını biliyorlardı ama yanılıyorlar mıydı acaba? Sevim Reşat'a ilk tepki o ödülün verildiği jüride bulunan ve aynı gazetede köşe yazısı yazan ünlü eleştirmen Fethi Naci'den geldi. Fethi Naci o yıl ödülün Habib Bektaş'ın Gölge Kokusu adlı romanına verildiğini, fakat ikincilik diye bir ödülün zaten yönetmelikte olmadığını belirterek sözlerini şöyle sürdürüyordu: ‘‘Şimdiki gençlerin çoğu böyle... Üne ermek için sabırla çalışmayı pek sevmiyorlar, beklemeye tahammülleri yok: Bir kitap yazacaklar, hemen üne erecekler, 'hayatları değişecek'... Bu arada, mide bulandırıcı davranışlarının kendilerine ne kadar zarar verdiğinin farkında değiller.’’ Bütün bunların ardından ödülü düzenleyen ve o dönem İnkılap Kitabevi'nin danışmanlığını yapan Hilmi Yavuz da bir açıklama yaptı. Yavuz da Fethi Naci'yi doğruluyor ve yönetmelikte ikincilik diye bir şeyin olmadığını vurguluyordu.
Fakat genç yazar aynı gazetenin Arka Pencere köşesinde ikinciliği üzerinde hala direniyordu. Eğer böyle bir sınıflandırılma yapılsa romanına ikinci demenin çok yanlış olmayacağını ve bunu yayınevine de onaylatabileceğini belirtiyordu. İşin ilginç yanı, Fethi Naci'nin bir aldatmayı ortaya çıkarmasının sanki Hilmi Yavuz'un onayına ihtiyaç duyulmuş gibi bir uslupla bu haberin verilmesiydi. Sevim Reşat'ın cevabından bu anlam çıkıyordu. Bütün bunlar olmadan önce, İnkılap Kitabevi bu yıl ödülünü öykü dalında verdi ve Fethi Naci bu jüriye oyunu mektupla göndermiş, mektubuna da istifa metnini eklemişti. Fakat şimdi bütün bu olanlardan sonra ödül jürisinde bulunan üyeler toplu halde istifa ettiler. Hilmi Yavuz, Prof. Dilek Doltaş, Doğan Hızlan, Pınar Kür, Füsun Akatlı ve Tarık Dursun K. artık bu jürinin üyeleri değil. Bütün jüri üyeleri ayrıldığına göre artık genç yazar Sevim Reşat kendini birincilik ödülünün ortaklarından biri olarak da görebilir. Madem bu işler yoruma göre yapılıyor, jüriye ne gerek var, değil mi?
Sevim Reşat, Fethi Naci'nin ‘‘sözümona genç yazarlara ahlak dersi vermeye kalkanları hoşgörü ve iyi niyete davet ettiğini’’ vurguluyordu.