Güncelleme Tarihi:
Gerçek Titanic faciası
Son zamanların en 'kült' filmi Titanic'in Türkiye galası geçtiğimiz pazartesi akşamı Lütfi Kırdar Kongre Merkezi'nde yapıldı. 'Kült' dediğimize bakmayın, bizim için öyle olup olmadığını henüz bilmiyoruz ama Amerika'da öyle karşılandığını artık öğrendik. Beyoğlu Güzelleştirme Derneği yararına yapılan galanın davetiyelerinin satışından tam beş milyar gelir elde edilmiş.
Buraya kadar her şey gerçekten güzel. Bir takım halkımız Titanic'i herkesden önce gördü ve şimdi çevrede afur tafurla dolanıyorlar.
Kültürazzi olarak biz de böyle bir ayrıcalıktan yararlanalım istedik. Hem belki bir haber de çıkartabilirdik. Fakat Lütfi Kırdar'ın kapısına vardığımızda yaklaşık iki yüz metrelik bir kuyrukla karşılaştık. Körfezde savaş rüzgarlarının esmesi nedeniyle ilk aklımıza gelen Halepçe oldu. Acaba bu insanlar katliamdan kaçıp Türkiye sınırından içeriye mi girmek istiyorlar diye düşündük. Sonradan aklımıza geldi ki, ortada bir Titanic olayı vardı. Demek ki efsane gemi bu kez İstanbul topraklarında bir aysberge çarpmış ve batmak üzereydi. Halk da telaşla filikalara doğru hücum etmişti. Neredeyse birbirlerini çiğneyecekler.
Sonradan öğrendik ki, davetlilerin güvenlik nedeniyle tek kapıdan arama tarama yapılarak içeri alınmaları nedeniyle oluşmuş bu kuyruk.
Doğrusu biz o soğukta öylesine bir kuyrukta beklemeyi göze alamadığımız için geri dönmek zorunda kaldık. Yani şimdi Titanic'i önceden seyredememenin verdiği utançla insan içine pek çıkamıyoruz. Titanic değil ama galiba biz battık.
Sigara mezalimine son
Kabusumuz oldu artık. Nereye gitsek karşımızda aynı bildiri: ‘‘Burada sigara içilmez, cezası 10 milyondur.’’ Halk sağlığının böylesine bir titizlikte düşünülmesi gerçekten çok hoş. Fakat sigara içen mutlu çoğunluğun haklarını kim koruyacak? İnsan sağlığını böylesine düşünen devletimiz neden hastaneleri düzeltmez?
Sigara içenlere yapılan üçüncü dünya ülkesi vatandaşı muamelesinin bir örneğine geçen akşam Muammer Karaca Tiyatrosu'nda yapılan Yosma'nın galasında rastladık. Bertolt Brecht'in 100'üncü doğum yıldönümü etkinlikleri nedeniyle Genco Erkal tarafından sahneye konan ve Zeliha Berksoy'un rol aldığı oyunu keyifle izledik. Gelin görün ki oyunun ilk yarısı sona erince dışarıya çıkıp kahvemizi aldık ve bir de sigara tellendirelim dedik. O da ne? karşımızda yine aynı afiş. Hadi üst salon yasak, biz de alt kata iner sigaramızı orada içeriz dedik. Fakat kabusumuz bir türlü bitmek bilmiyor. Görevlilerin kibarca uyarılarıyla sokak kapısının dışına kadar çıkartıldık. Dışarıda buz gibi bir hava. Kapının kenarındaki kuytuluklara sığınmış sigarasını içmeye çalışan insanların arasına karışıyoruz. Bir yandan da böylesine bir aşağılanmaya neden reva görüldüğümüzü anlamaya çalışıyoruz. Fakat kimseden bir itiraz sesi yükselmiyor. Aramızda edebiyatımızın ünlü adları ve sinemamızın yakışıklı jönü Tarık Akan da var. Paşa paşa sigaralarımızı içip soğuktan donmuş bir halde içeriye girdik.
Sigara içmeyenlerin haklarının korunmasına razıyız. Ama insan biraz da sigara içenleri düşünmez mi? Biz kültürazzi olarak bu mezalime dur denmesini bekliyoruz.