Kültür Sanat

Güncelleme Tarihi:

Kültür Sanat
Oluşturulma Tarihi: Mart 03, 2000 00:00

Haberin Devamı

BİR PORTRE: Defne Yalnız Sezer

Bu elbiseden artık sıkıldım

TİYATRO, sahne ve ışıklar... Onun yaşamından bugüne kadar 46 yılı alan bir büyü. Tiyatro dünyasından sonra televizyon dizileriyle de halkla bütünleşti. Sanat dolu yaşamı, ekranların sevilen dizisi Kaynanalar'la zirveye ulaşan bu sanatçı, bizim ‘‘Döndü’’ ya da gerçek adıyla Defne Yalnız Sezer.Uzun yıllar Devlet Tiyatroları'na ara verdikten sonra 1999'da tekrar yuvaya dönen sanatçı, şu anda Antalya Devlet Tiyatrosu Müdürlüğü görevini de sürdürüyor. Sanatçı birikimlerini de bir ‘‘Abla’’ yaklaşımıyla genç oyunculara aktarmakta kararlı olduğunu söylüyor.

6 YAŞINDA SAHNEDE

Defne Yalnız Sezer, tiyatroyla tanıştığında henüz 6 yaşındaydı. Çocuk tiyatrosuna büyük önem veren Muhsin Ertuğrul, 1952 yılında ilk Çocuk Tiyatrosu'nu kurduğunda, Ayten Kaçmaz (Gökçer), Zafer Başar gibi yetenekler bu sanat yuvasının öğrencileriydi. Defne Yalnız'ın iki ablası da, bu tiyatronun ilk öğrencileri arasında yerlerini almıştı. Defne Yalnız, ancak 1954'de, 6 yaşına basınca Çocuk Tiyatrosu sınavlarına girebildi. Ardından da konservatuara başladı.

Sanatçının Devlet Tiyatrolarındaki çalışması, 1976 yılına kadar sürdü. Ancak, sanatçıyı üzen bir şey var. O da, her gittiği yerde ‘‘Döndü’’ diye hitabedilmesi. ‘‘Ben bir sanatçıyım. Döndü'yü de oynarım, Kösem Sultanı da. Antik Yunan Tiyatrosu'nu da oynayabilirim. Sanatçıya sadece bir tiplemenin elbise gibi giydirilmesi üzüntü verici’’ şeklindeki sözlerle tepkisini dile getiren sanatçı, sanattaki 50. yılını muhteşem bir oyunla seyircileriyle kutlamak istiyor.

AMATÖR TİYATROLAR

Defne Yalnız Sezer'i üzen diğer bir konu da, amatör tiyatro topluluklarının durumu. Tiyatro'nun bir sanat olduğunu ve bu sanatın belirli eğitim almış yetenekli insanlar tarafından yapılabileceğini belirterek şunları söyledi: ‘‘Antalya'da bu konuda ciddi sıkıntılar var. Belirli bir kurumun himayesinde, amatörce tiyatro yapanlar, sergiledikleri oyun için seyirciye bilet satmamaları gerekir. Bilet satıyorlarsa, izleyiciye özel bir sanat sergilenmesi gerekir. Sanatı ve sanatçıyı küçümsemiyorum ama, sokaktan insan toplayıp tiyatro yapılmaz.

Bu yanlışlar yüzünden Anadolu seyircisi kaybedildi. Sanat, kolay bir iş değildir. Sanatçı olabilmenin de belirli kıstasları var. Tiyatro ile şaklabanlığı birbirine karıştırmamak gerekir.’’

Tiyatro şöleni

2000 yılının ilk sanat festivali, 40’ından sonra adlı oyunla başlıyor

ANTALYA Devlet Tiyatrosu, Mart ayı içinde büyük bir şöleni gerçekleştiriyor. Şölenin ilk oyunu, İzmir Devlet Tiyatrosu'nca sahnelenen ve Kartal Tibet'in yönettiği ‘‘Kırkından Sonra’’, yaşlılık olgusunu, sevgi ve çevreyle ilişkiler bağlamında değerlendirilen duygusal bir güldürü.

Komik oyun

Diyarbakır Devlet Tiyatrosu da, Aziz Nesin'in, Toros Canavarı adlı eseriyle katılıyor şenliğe. Çetin Ares Azar'ın yönettiği oyunda; bozuk düzen koşullarına baş kaldıracak gücü kendinde bulamayan, kurtuluşu kendi içinde pul ve jilet ambalajı kolleksiyonlarında bulan emekli Nuri Bey'in trajı komik açmazları anlatılıyor.

Şenliğin diğer bir topluluğu, Bursa Devlet Tiyatrosu. Fikret Tartan'ın yönettiği ‘‘Naaş-ı Muhteremler’’, polisiye güldürü türünde. Oyunda, bir teroristin, bir büyükelçiyle karısının evine yaralı olarak sığınmasıyla gelişen olaylar konu ediliyor.

Şenliğe ev sahipliği yapan Antalya Devlet Tiyatrosu ise, Otello'nun Ölümü, Külkedisi ve Çocuğum adlı oyunları sergiliyor. Daha önce de sergilenen Sönmez Atasoy'un yönettiği ‘‘Otello'nun Ölümü’’nde, tiyatro tarihimizde önemli bir yeri olan büyük oyuncu Otello Kamil ya da gerçek adıyla Kamil Rıza'nın, yaşamından bir kesit anlatılıyor.

Külkedisi

Külkedisi ise, hepimizin bildiği çocukların büyük ilgi gösterdiği bir oyun. Antalya Devlet Tiyatrosu'nun diğer bir oyunu ise Defne Yalnız Sezer'in yönettiği ‘‘Çocuğum’’.

27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü'nün kutlandığı bu ay Antalya için tam bir tiyatro şöleni olacak. Antalyalı sanatseverler Mart ayı içinde tiyatroya tam anlamıyla doyacak. ADT yöneticileri Antalyalıların şölene ilgi göstereceğini söylüyor. geçecek.

Türk motiflerini onlar yaşatıyor

YAŞAMLARINI Antalya'da sürdüren Fatih-Nursan Akbay kardeşler, günümüzde yok olmaya yüz tutmuş bir sanatı sürdürmeye çalışıyorlar. Eski Türk motiflerini altınla işleyerek, yeniden sanat dünyasına kazandırmaya çalışan Akbay kardeşlerin diğer bir uğraşı da, cam sanatı. Osmanlı motiflerini çeşitli yöntemlerle cama işleyip, vitray çalı şan

sanatçı kardeşlerin en büyük arzusu, yok olmaya yüz tutmuş süsleme sanatımızı sürdürebilmek. Süsleme sanatımızı, vitrayla bütünleştirmek isteyen Akbay Kardeşler’in bu çabaları sonuç vermiş gibi görünüyor. El emeği göz nuru sanat eserlerinin yeniden kütürümüze kazandırmak için yapılan bu çalışmaların sürmesi en büyük dileğimiz.

Güzel Sanatlara hazırlık

SANATA duyarlı gençler, rüyalarını süsleyen Güzel Sanatlar Fakültesi ve Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi'ne girebilmek için şimdiden sınava hazırlanıyor. Ataçağ Sanatevi'nin açtığı kurslarda sıkı bir eğitim alan öğrenciler, şimdi

den geleceğin büyük sanatçısı olmaya aday gözüküyor. Kurslarda uzman öğretmenler nezaretinde eğitim verdiklerini belirten Ataçağ Sanatevi'nin sahibi Orkestra Şefi Ferudun Çalışır, kulak ve şan eğitimi verildiğini söyledi.

Beşinci sergi

EMEKLİ olduktan sonra Antalya'ya yerleşip, kendini tamamen sanata veren Ressam Ferruh Cankurt, 5'inci kişisel sergisine hazırlanıyor. İCankurt, önceleri klasik tarzda resimler yaptı. Şimdi ise, görsel detaylardan yola çıkarak, nesnel dünyanın soyut değerlerini yakalamaya çalışıyor.

Kiloyla kitap

KİTAP satışlarının düşüklüğünden yakınan kitapçılar kilo ile kitap satmaya başladı. Sem pazarlarında kurduklarda tezgahlarda kitaplarını pazarlayan kitapçılar, ‘‘ Kimse kitaban yüzüne bile bakmıyor. Biz de pazarda kitap satışını denemeye karar verdik’’ dediler, İsmail AKIN (DHA)

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!