OluÅŸturulma Tarihi: Ocak 19, 2001 00:00
KÜLT AMERİKAN MÜZİKALLERİ (2) Savaş sonrası dönemde ortaya çıkan 'Flower Power' hareketinin en güçlü temsilcisi olan hıppy akımı, ortaya çıkış nedenleri, yaşam biçimleri ve düşünce sistemleri ile sisteme uyum sorunlarının en iyi örneklerinden biri olmuştur HAIR Müzikali...Oklahoma'daki ailesinden, kendisini bulmak için ayrılan Claude ile, yine kendini bulma savaşımındaki bir grup hıppy'nin ortak buluşma noktaları, dönemde yaşanan Vıetnam Savaşı olmuştur. Sistemin genç insanı kullanış biçimi ile, bunun farkındalığıyla tam bir nihilizme yönelmiş grup, Claude'u sever ve onu da aralarına almak isterler. Oysa Claude, kendi yerinin sistemin içinde bir yerlerde olduğu ve orada bulabileceği düşüncesiyle geleneksel yanı ve şimdisi arasında bocalar. Sonuçta sistemin tarafına geçer ama birşeylerin ters gittiğinin de farkındadır. Berger öncülüğündeki grubunsa bir insanın peşini bırakmamak gibi rastlantısal tutkusu ile Claude'un askerliğinin tam doruk noktasında tekrar buluşurlar, bu noktada birinin sistemin dişlileri arasına girmesi gerekiyordur, bu da Berger olur. Nihilizmi ve tanrı inancı sorgulamaları arasında arkadaşını elevermemek için hiç bilmediği halde savaşmaya gider ve yokolur...HAIR'de işlenen hemen tüm ayrıntılar, sistem ve tüm kurumlara göndermeler yapmaktadır. Bunun içine; sınıf ve ırk ayrımcılığı, din, aile, evlilik ve devlet kurumları ile savaş girmektedir, hümanizma ise apayrı bir boyutta filmin her noktasına an an dağıtılmıştır. Ancak her ne olursa olsun, savaşın gerçekçi, korkunç yüzü (Saving Private Ryan'da olduğu gibi-Spielberg/1998) değil, arka planı yine iç ve dış ayrımlarıyla verilir. Hatta hiç savaş sahnesi gösterilmeyen bir savaş aleyhtarı
film olarak da savaşın etki ve acılarını göstermesi bakımından ilginçtir. Bundan üç yıl sonraki bir proje olan THE WALL filminde ise dönemin önemli Psycodelıc Rock gruplarından olan Pink Floyd'un müziÄŸi ve grubun lideri konumundaki Roger Waters'ın yaÅŸamı irdeleyiÅŸi ile karşılaşırız... Psikolojik bunalımlar yaÅŸayan savaÅŸ sonrası bir rock yıldızının, kendisini toplumdan neden ve nasıl tecrit ettiÄŸi iÅŸlenmektedir. En önemli nedenler yine savaÅŸ olgusu, hükumetin sistemi ve toplumsal kurumlardır. Bunların yarattığı baskılar nedeniyle Pink'in, uyuÅŸturucu bağımlısı olması, birbirini gerektiren durumlar neticesinde de uyuÅŸturucu-halüsinasyon ikilisiyle artık tamamen kendisini kaybetmesini izleriz. Bunalımın doruk noktasını baÅŸlatan, Pink'in çocukluk yılları ile Freud'yen yaklaşımlarla bugün ve geçmiÅŸe göndermelerle ilginç bir kurguya sahiptir Wall. Ancak herÅŸeye raÄŸmen arada varolan animasyonlar da dahil olmak üzere, kurgunun bu durumu, konunun algılanmasını engellemez. Burada da, yine, sanki iki boyut varmışçasına; bütün kötülüklerin yaÅŸandığı dışarısı ile bunlardan uzak durulmaya çalışılınan içerisi var... BirbaÅŸka önemli özellik de; müzikallerin, kendilerinden önce yapılan filmlere önemli göndermelerde bulunmaları ve yine ortak bir karakteristik olarak "herÅŸeyin son anda gümbür gümbür çözülmesi" -bir daha hiç aksi yaÅŸanmıyacakmışçasına... BaÅŸarılı olma eÄŸilimi hatta tutkusu da bir diÄŸer ortak nokta. Genelde yıldız olmaya heveslenilen eski dönem müzikallerine oranla, yeni dönem hem daha çok müzik yıldızlarından bahsederken hem de baÅŸarılı olma hırsını sürdürerek, bunu insan iliÅŸkilerine de birebir yansıtmıştır; Bunun en iyi iki örneÄŸi de ÅŸu yapımlar bence: Ø NEW YORK NEW YORK (1977/Unıted Artısts;Yöneten: Martın Scorsese * Yazan: Earl Mc Ranch; Oyuncular: Lisa Mınellı-Robert De Nıro-Jımmy Doyle-Lıonel Stander; Barry Primus Ø VELVET GOLDMINE (1998/Mıramax Fılm-Zenıth-Kıller Fılms; Yöneten'Yazan:Todd Haynes; Oyuncular: Evan Mc Gregor-Jonathan Rhys/Meyers-Chrıstıan Bale-Tony Collette) Broadway'a dönersek; ilk kez yirmi beÅŸ yıl boyunca tüketimi tazelenecek 'Black Crook' adlı ilk Amerikan müzikaliyle karşılaşırız. Sektörün canlılığı daha ilk gösteriden kendini belli eder ve diÄŸer sanat dallarıyla, oluÅŸumu kaçınılmaz kesiÅŸme sürecine doÄŸru hareket baÅŸlar. 1903 yılının ilk ve günümüze kadar gelen en ünlü ayağı WÄ°ZZARD OF OZ (Oz Büyücüsü) olmuÅŸtur. Bundan sonra George Gershwin'li süreç baÅŸlar Amerikan müzikal tarihinde (1920-30). LADY BE GOOD, PORGY AND BESS, bu dönemin en bilinen örneklerindendir. Birinci Dünya Savaşından sonra ise Amerikan müzikallerinin yıldız evresi olarak bilinen dönem gelir ki Oklahoma (1944) ve Kiss Me Kate (1948) bu döneme rastlar. Bu evrenin yapımlarıyla da Amerikan müzikal geleneÄŸi çizgisine daha bir oturmuÅŸtur. "En büyük deÄŸiÅŸiklik de ÅŸarkı stillerinde kendini gösterdi. SavaÅŸ sonrası Amerikan ÅŸarkı yazarları senkoplar yanında One-step, Foxtrot gibi dans ritimlerine yöneldiler. Koreograflar popüler dans figürlerinden daha çok yararlanmaya baÅŸladılar. MüziÄŸin yanısıra ÅŸarkı sözlerinde de belli bir toparlanma görüldü. Hayata boÅŸ veren, eÄŸlenceye yüklenen hava cıva sözlerin yerini 1920'lerin, 1930'ların Amerikan müzikallerinde daha gerçekçi, ayakları yere basan, mesajı olan ÅŸarkılar aldı. Besteciler müzikli anlatımla ÅŸarkı sözünün içeriÄŸi arasındaki iliÅŸkiye daha bir özen gösterir oldular."(1) 1950'li yıllar müzikal tarihinin en üretken dönemlerinden oldu yine de. MGM'den çıkan en bilinen projeler; AN AMERICAN IN PARIS (1951), SINGING IN THE RAIN (1952), LILI (1953), SEVEN BRIDES FOR SEVEN BROTHERS (1954), LOVE ME OR LEAVE ME (1955), HIGH SOCIETY (1956), LES GIRLS (1957), GIGI (1958), FOR THE FIRST TIME (1959), BELLS ARE RINGING (1960), THE WONDERFUL WORLD OF THE BROTHERS GRIMM (1962), THE UNSINKABLE MOLLY BROWN (1964), THE SINGING NUN (1966), GOODBYE, MR.CHIPS (1969), THE BOY FRIEND (1971), THAT'S ENTERTAINMENT (1974), PENNIES FROM HEAVEN (1981), THE WALL (1982), THAT'S DANCING (1985), THAT'S ENTERTAINTMENT III (1994) olmuÅŸtur. Gelecek bölümde en çok tanınan iki "müzikal film" örneÄŸini ayrıntılarıyla ele alacağız: CATS ve TOMMY... Ve ÅŸimdi, CATS'le ilgili "dedikodu" niteliÄŸindeki bir bilgiyle noktalayalım bu bölümümüzü. Hem konuya bir "giriÅŸ" yapmış olalım, hem de "heyecan olsun" ve "biizden ayrılmayın"!! Cats, Elliot tarafından, ve torunlarına bir armaÄŸan/miras olarak kaleme aldığı ÅŸiirlerinden oluÅŸan bir kitap aslında... Elliot'un ölümünden sonra dul eÅŸinden Cats'in sahnelenme haklarını talep eden A. L. Weber olumlu bir yanıt almak için epeyce bir süre beklemek zorunda kalmış... Nihayet Elliot'un dul eÅŸi Weber'i karşısına dikip sormuÅŸ: "Nasıl canlandırılacak bu kediler?" "Nasıl yani?" diye sormuÅŸ Weber. Ve Mrs. Elliot açıklamış sorusunun ardında yatan kuÅŸkularını: "Walt Disney de istedi ÅŸiirleri; vermedim" diye baÅŸlamış söze, ve devam etmiÅŸ: "Elliot'ın kedilerini sevimli mikilere dönüştürmeye kimsenin hakkı yok. Onlar 'vahÅŸi' kedilerdir." Weber tereddütsüz yanıtlamış Mrs. Elliot'ı: "Onları asla sevimli mikilere dönüştürmeyeceÄŸime söz veriyorum." Ve böylece baÅŸlamış CATS Müzikalinin öyküsü... (Gelecek Bölümde: CATS ve TOMMY... REKLÂMLARDAN HEMEN SONRA!!) (1)Bkz.Prof.Dr.Murat TUNCAY, "Müzikalin Kısa Tarihi", MÄ°MESÄ°S 7, BoÄŸaziçi Ãœniv.Basım., Ä°stanbul 1999, s:376. Ayçe TÃœRE - 19 Ocak 2001, Cuma Â
button