Güncelleme Tarihi:
Cumhuriyet gazetesi yazarı Mine Kırıkkanat, sosyal medyadan “2009’da evim soyuldu, sadece bilgisayarım çalındı. Soygunu, yarı açık cezaevinden izinli çıkan bir mahkûma yaptırdılar. Soyguncuyu teşhis ettim. Mahkûm oldu. Hâlâ kaçak. Bir teorim var: Ceren’in katili de geçmişte böyle kullanıldığı için kaçaktı, yakalanmıyordu ve hâlâ kollanıyor!” paylaşımında bulundu. Soner Yalçın ise Sözcü gazetesindeki köşesinde “Farklı bakmak” başlığı taşıyan yazısında şu soruları sıraladı:
Ceren Özdemir
GÜVENLİK ZAFİYETİ Mİ
Ceren Özdemir’in katledilmesindeki ana gaye Ordu’daki güvenlik zafiyetini tartışmak mı?
Bale öğrencisi Alevi aile çocuğu Ceren, toplumsal hassasiyetleri harekete geçirmek için özel olarak mı seçildi?
Hedef Ordu kent yönetimi mi?
Suça eğilimli katil neden Ordu Açık Cezaevi’ne nakledildi?
Raporunda psikolojik vaka olduğu belirtilmesine rağmen, doğrudan açık cezaevine geçiş hakkı yokken bu karar nasıl alındı?
Cezaevinden kaçınca Ordu gibi küçük şehirde neden bir hafta yakalanmadı?
Katil Arduç’un Ceren’i öldürmesinde kimin ne menfaati olabilir ?
FETÖ yargı örgütlenmesinin kilit isimleri savcılar Zekeriya Öz ve Celal Kara’nın kaçış güzergâhının İstanbul ve Ordu ayağı isim ve adresleriyle ayrıntılı sorgulandı mı?
Öz ve Kara, Ordu’da nerelerde kaç gün saklandı?
FETÖ Ordu’da hâlâ güçlü mü?
GÜLER’E KUMPAS MI
İmar planları değiştirilerek kent siluetini bozan üç gökdelen inşaatı var. STK’lar bu gökdelenlere karşı dava açtı. Halk “istemiyoruz” diye 110 bin imza topladı.
Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen (ki FETÖ’nün seçilmemesi için neler yaptığı bilinen) Hilmi Güler encümen kararıyla gökdelenlerin yıkılması talimatını verdi. Tam yıkım beklenirken merkez medyada Hilmi Güler’in çeşitli kurumlardan aldığı maaşlar gündeme getirildi. Hedef, Güler’i istifaya zorlayarak yıkımın önüne geçmek miydi?”