Güncelleme Tarihi:
İHANET EDENLERİN YERİ YOK
Bu ülkede, bu ülkeye ihanet edenlerin yeri yoktur, olmayacaktır. Eğer bu ülkenin evladıysan, vatandaşıysan, vatandaşlık görevinin, bilincinin içinde huzurumuzu bozmadan bu ülkede yersin, içersin, yatarsın. Her türlü hakkın da var. Bu ülkede Cumhurbaşkanlığı makamına varıncaya kadar bu payeye ulaştılar. İlla terörist olman gerekmiyor ki. Kürt olup da Cumhurbaşkanı olan büyüklerimiz oldu bu ülkede.
MİLLETİN ÖNÜNE GİDECEK
(Anayasa değişikliği) Ne yapacağımızı göreceksiniz’ demek suretiyle demokrasi mücadelesi verenlere tehdit savurmak, bu anlayışta olanları bir yere ulaştıramaz. Parlamento’da çalışmaları engellemek, süreci uzatmak, bunlar hiçbir şey kazandırmıyor. Ne yaparsanız yapın, ne ederseniz edin, 15 gün değil de bir ay. Ama Parlamento’dan bu, ben inanıyorum ki çıkıp milletin önüne gidecektir. Milletin iradesine, Gazi Mustafa Kemal’in ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ ilkesine inanıyorsanız, bir an önce bırakın müzakereler bitsin ve milletin önüne gitsin.
HERKES HADDİNİ BİLECEK
Millet ne karar veriyorsa bu karara hep birlikte ‘Eyvallah’ diyelim. Ama görüyorum ki bunlar milletten rahatsız. İkide bir tek adamcılık, tek adamcılık… Ne tek adamcılığı ya? Eğer olayı buraya götürmek istiyorsan bunun kaynağında siz varsınız, sizin iradeniz var. Eğer tek adamcılıksa bu, eğer daha da gerilere giderseniz, asıl tek adamcılığı orada görürsünüz. Ben o kadar defterleri açmak istemiyorum. Ama zamanı gelirse o defterleri de açarız. Tereciye tere satmaya çalışıyorlar. Herkes yerini, haddini bilecek ve sandığa saygı duyacak, milletin iradesine saygı duyacak.
NE YAŞAM TARZI YA...
Bu ülkede kim rejim tartışması açıyorsa, biliniz ki bunların derdi rejim değil, başka bir şeydir. Türkiye’de böyle bir mesele olmadığını onlar da gayet iyi biliyor. Sadece toplumun bir kesiminde bu konuda var olan hassasiyeti istismar ederek asli görevlerindeki ihmallerinin, yani siyasi muhalefet eksikliğinin üstünü örtmeye çalışıyorlar.
Ne yaşam tarzı ya. Biz nerede, kime, ne yasak getirdik söylesinler bana. Bu devletin anayasasına, yasalarına ters düşen bir şey olmadıktan sonra bu ülkede herkes inandığını inandığı gibi yaşamıştır; düşündüğünü düşündüğü gibi yazmıştır, çizmiştir, konuşmuştur ve her türlü özgürlük batıda olmadığı kadarıyla burada vardır. Kimse kusura bakmasın, bizi de enayi yerine koymasın. Biz kimin ne olduğunu gayet iyi biliyoruz.
ŞAHSIMLA ALAKASI YOK
Dikkat edin tartışma hep bu kardeşinizin üzerinden götürülüyor. Ya benim şahsımla bu işin alakası yok. Türkiye’de bir anayasa değişikliği yapılıyor olay bu. Yani yapılacak ilerideki bir cumhurbaşkanlığı seçiminde kim seçime girer, kim kazanır kim öle kim kala. Bütün bu müzakereleri, tartışmaları bu kardeşinizin üzerinden yapmaları manidar. Bunların demokrasiyle, laiklikle, hukuk devletiyle bana göre hiçbir ilgi alakası yok.
MEYDANI HİÇ TERK ETMEDİK
Her zaman, ‘Laiklik devletin tüm inanç gruplarıyla, onlara eşit mesafede olması, tüm inanç gruplarını güvence altına almasıdır’ dedik. Bu laiklik anlayışını biz koruyoruz, korumaya devam edeceğiz. Şayet Cumhurbaşkanı oldum diye bu mücadeleden vazgeçmemi bekleyenler varsa hiç kusura bakmasınlar onları hayal kırıklığına uğratmaya devam edeceğim. Bugüne kadar hiçbir mücadeleden kaçmadık. Meydanı hiç terk etmedik, bundan sonrada terk etmeyeceğiz.
Cumhurbaşkanı sıfatıyla 79 milyon vatandaşımın her birinin temsilcisi olduğumu hiçbir zaman aklımdan çıkarmadım, çıkarmayacağım. Siyasi farklılıklar başka bir şeydir, seçim döneminde yaşanan rekabet başka bir şeydir.
HEP DİKKAT ETTİM
Laiklikle, hayat biçimleriyle bir sorunumuz olmamışsa bundan sonra niye olsun? Üstelik bu makamda oturan eski cumhurbaşkanları gibi sırtında yumurta küfesi taşımayan birisi de değilim. Hep o yumurta küfesiyle yürüdüm, bir tane yumurtayı kırmadım, hep dikkat ettim. Doğrudan milletin oylarıyla seçildiğim için söylediğim her sözün, yaptığım her eylemin hesabını kamuoyuna vermek mecburiyetindeyim. Geçmişte yol açtıkları tartışmalarla ülkemizi Cumhuriyet tarihimizin en ağır krizlerine sokan cumhurbaşkanları kimseye hesap vermeden görev sürelerini tamamlayıp, köşelerine çekilirlerdi. Böyle bir şansım da niyetim de yok.
KIRMA TEPKİSİ: O KÜRSÜ SÖYLEYECEK SÖZÜ OLANLAR İÇİN
Meclis’te bir Anayasa değişikliği çalışması olacak, yaşanan tabloyu görüyorsunuz değil mi? Eğer egemenlik kayıtsız şartsız milletinse, Meclis’in çalışma şekli, üslubu bellidir. Gelirsin söyleyeceklerini o kürsüde söylersin, ondan sonra yerine oturursun. O kürsü, yıkmak için oraya konulmadı. O kürsü sadece söyleyecek sözü olanlar için oraya konuldu. Terör örgütleriyle Parlamento’nun önüne gelip bir siyasi partinin mensuplarıyla orada eylem yapmaları, o da çok farklı bir şey. Bunlar iyi niyet göstergesi değildir.