Güncelleme Tarihi:
Şanlıurfa Siverek’te yaşayan mimar Lütfü Seray, 1 yıl önce henüz yavruyken iki köpek sahipleniyor. Sonrasında köpekler büyüyünce apartman dairesinde bakmakta zorlandığını söyleyerek bir arkadaşına vererek köpekleri sahiplendiriyor. 20 gün sonra yani 12 Haziran tarihinde arkadaşı Lütfü Seray’ı arayarak “Köpekler çok saldırgan bir gelip bakar mısın?” diyor. Veterinere götürdüklerinde köpeklerden biri iyice saldırganlaşıyor ve Lütfü yardım etmek isterken elinden, boynundan, yüzünden ve çeşitli yerlerden ısırılıyor. Hemen 1 saat içinde aşı oluyorlar. Veteriner sonrasında köpeği uyuşturarak sakinleştirdiğini söylüyor. Seray ise “Sahibini ısıran köpekten hayır gelmez” diyor ve köpeği istemediğini söylüyor.
BİR GÜN SONRA KÖPEK ÖLÜYOR
Belediye ekipleri gelip köpeği alıyor. Sonrasında bir belediye çalışanı cins köpek olduğu için köpeği çok beğendiğini ve kendisi bakmak istediğini söyleyerek köpeği alıyor. 1 gün sonra köpek ölüyor ve çöpe atılıyor. Kuduza dair herhangi bir numune alınmıyor ve kimseye haber verilmiyor. Bu süreçte Seray’ın şikâyetleri başlıyor, “Işıktan korkuyorum, sudan korkuyorum, bazen karıncanın sesini bile duyuyorum, bazen hiçbir şey duyamıyorum” diyor. Hatta Lütfü Seray bağırarak konuşmaya başlayınca abisi Kenan Seray, neden bağırarak konuştuğunu soruyor. Lütfü Seray ise duymadığını ve bu yüzden bağırdığını belirtiyor. Kolunda uyuşmalar oluyor.
SÜREKLİ AYNI CEVABI ALDI
Birçok defa Siverek Devlet Hastanesi’ne, bölgedeki özel kliniklere gidiyor. Ancak bir sorunu olmadığı, bir nöroloji uzmanına gitmesi gerektiği söyleniyor. Bu arada Lütfü Seray sadece son doz aşısını, kendisini iyi hissetmediği için 4 gün geciktiriyor. 2 Temmuz günü ise arkadaşlarıyla pikniğe gidiyor. Burada nehre girerek yüzüyor ve sonrasında ateşi yükseliyor. Ateşinin yükselmesini buna bağlıyor. Tekrar Siverek Devlet Hastanesi’ne gidiyor ve acil servise başvuruyor. Tahliller sonrasında yine bir sorunu olmadığı söyleniyor ancak Diyarbakır Devlet Hastanesi’ne gitmesini öneriyorlar. Ertesi gün Diyarbakır Devlet Hastanesi’nde de tahliller gerçekleştiriliyor. Ancak yine aynı cevabı alıyorlar: “Psikolojik olabilir.”
Sonrasında Gaziantep’e götürmeye karar veriyorlar. Gaziantep’te acil servis doktoru, kardiyoloji, nöroloji ve enfeksiyon hastalıkları uzmanlarını çağırıyor. Bu süreçte köpeğin ısırılmasından bahsetmedikleri için uzmanlar sorular sormaya başlıyor. Yüzünde ve kolundaki izleri sorunca doktorlar kuduz üzerine yoğunlaşıyor. Kenan Seray’a “Ne yazık ki kardeşiniz kuduz. Çok hızlı bir şekilde izolasyonu olan yoğun bakım servisinde tedavi edilmesi gerekiyor” deniliyor. Bunun üzerine yine Gaziantep’te şartları buna uygun bir özel hastanede tedavi altına alınıyor. Kenan Seray, “Gittiğimizde bir katı bizim için ayarlamışlardı. Her yer izole edilmişti. Biz orada durumun ciddiyetinin farkına vardık. O ana kadar kuduzun böyle ölümcül olabileceğini düşünmüyorduk” diyor.
ISIRIK İZİNDEN FARK EDİLDİ
Burada kardeşine tüm müdahaleler yapılıyor. Verilmesi gereken immünoglobülin veriliyor. Kanı temizleniyor. Son olarak doktorlar yurtdışında satılan etkili bir ilaç olduğunu ve denenebileceğini belirtiyor. İlacı Şanlıurfa’da bulup getiriyorlar ancak buna rağmen aynı gün kaybediliyor.
‘BÖYLE BİR OLAY KABUL EDİLEMEZ’
- Lütfü Seray’ın kuduz tedavisi gördüğü hastanede 12 Temmuz’da hayatını kaybetmesi ailesini yasa boğdu. Ağabey Kenan Seray’a göre kardeşini kaybetmelerinde çok boyutlu bir ihmaller zinciri var. Kenan Seray, “Bu yüzyılda hâlâ kuduzdan bir insanın ölmesi kabul edilemez” diyerek yaşananları anlattı. Kenan Seray, “Anne babamız vefat etti. Ben en büyük abisiyim. Lütfü benim sorumluluğumdaydı. Güçlü durmaya çalışıyorum ama onunla olan anılarımızı düşünmemeye çalışıyorum. Bize ‘Bazen immünoglobülin yapılsa dahi fayda etmeyebilirdi’ diyorlar. Ancak bu benim içimi rahatlatmıyor. Ne olursa olsun gereken tüm müdahaleler yapılsaydı belki kardeşim hâlâ hayatta olacaktı. Bizim canımız çok yanıyor. Başka canlar yanmasın. Bu konuda gereken tüm yasal işlemleri yapacağız” dedi.
KUDUZDA NE YAPILMALI
- Eğer baş, yüz, el, boyun gibi kafaya yakın bölgelerde bir ısırılma varsa aşı ile birlikte hemen immünoglobülin verilmesi gerekiyor. Kuduz aşısı için geç kalmamak çok önemli. Çünkü ne kadar gecikilirse mikrobun beyne yerleşme, sinirlere ulaşma ihtimali çok yüksek. İlk 3 dozun da asla aksatılmaması gerekiyor. Isırılan bölgeye dikiş atılmaması, atılması gerekiyorsa da sık olmayan dikişler atılması gerekiyor. Bunun nedeni de yine mikrobu sinirlere yaklaştırmamak. Ancak kuduz ne yazık ki beyne ulaştığında yapılacak bir şey kalmıyor. Kuduzda en önemlisi aslında hayvanların aşılanması ve bu aşıların her yıl yenilenmesi. Bu durum evde bakılan hayvanlar için de geçerli.