Kudsi Erguner'den mektup var

Güncelleme Tarihi:

Kudsi Ergunerden mektup var
Oluşturulma Tarihi: Eylül 07, 2001 00:00

TARTIŞMAYI izlemeyenler için konuyu özetleyelim. Yener Süsoy'un Nevit Kodallı ile yaptığı söyleşide; çok sesli müziğimizin usta bestecisi Nevit Kodallı, ‘‘Klasik Türk Müziği meyhane edebiyatı’’ demişti.Ben de ‘‘Türk Müziği hakikaten meyhane müziği midir?’’ başlıklı bir yazıyla, onun iddiasını değerlendirmiştim.Dün Hürriyet ve Milliyet'te müzikçiler bu konuda düşüncelerini açıkladılar.Tartışma henüz gündemdeki yerini koruyor, fakslar, telefonlar, e.postalar birbirini izliyor.Okurlarımızın bir bölümünden özür dilerim, yerimizin santimetrekaresi belli olduğundan tümünü burada yayınlayamıyoruz.Türk Sanat Müziği'ni yurtdışında tanıtan Kudsi Erguner'den aldığım bir e.postanın, konuya, tartışmaya ışık tutacak, karşıt fikirleri çağrıştıracak bir bölümünü aşağıda bulacaksınız:‘‘Nevit Kodallı ile yapılan röportaj sonucu tekrar Türkiye'nin gündemine gelen, Allafranga-Alla Turka ikilemi, müzik ve genelde sanat yaşamımızın henüz birçok probleminin çözülemediğini ortaya koymaktadır. 1972 yılında Sayın Kodallı, UNESCO Milli Kuruluşu'nun başında iken, UNESCO'nun babam Ulvi Erguner'in Necdet Yaşar, Niyazi Sayın, Aka Gündüz gibi diğer üstadlarımızla icra ettiği Mevlevi ayini müziğini yayınlaması üzerine UNESCO Müzik Dairesi Başkanı Jack Bornoff'un makamına gelip iki plağı da neredeyse suratına atarak, ‘Benim ülkemi bu müzikler temsil edemez' dediğinde, acaba Kodallı kendi eserlerinin UNESCO tarafından yayımlanmasını mı umuyordu?Aradan üç yıl geçtikten sonra aynı UNESCO ve Avrupa, memleketimin ne kadar Avrupalı, ne kadar modern olduğunu bir türlü kabul edemiyor diye yeise mi kapılmıştır?’’Kudsi Erguner, Türk Müziği’ni Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne kabul ettiren müzisyenler olarak, Mesut Cemil'i, Hüseyin Saadettin Arel'i, Dr. Nevzad Atlığ'ı sayıyor.* * *YENİ tartışma başlatmaya yol açacak bu mektuptaki saptamalara benim de katacaklarım var.Gerçekten ben de Türk Sanat Musikisi'nin, plaklarının birçoğunu Paris'te bulabildim.Bunlardan üçünü sayabilirim:Hayri Tümer (neyzen), Vedat Gençtürk (udi) ve Kudsi Erguner.Nevit Kodallı'nın Türk müziği plakları için gösterdiği tepkiyi elbette onaylamam. Aynı biçimde çok sesli Türk Müziği'ne UNESCO'nun yabancı kalışını onaylamadığım gibi.Çünkü Batı'nın da bizi sadece Türk Musikisi ile değerlendirmesine, görmek ve dinlemek istediği doğu tablosuyla özdeşleştirmesine karşıyım.Ben, Nevit Kodallı'nın Türk Sanat Musikisi hakkındaki yargılarını eleştirirken, onun çok sesli müziğimizin yaygınlaşmaması konusunda taşıdığı kaygıları paylaşıyorum.Müzik konusuna bölmeli bir kafayla bakıyorum. Reddiyelerle değil, seslere saygıyla bu topraklarda her türlü müziğin dinlenebileceği gerçeğini kabullenmeliyiz.Şunu bilmeliyiz ki, cumhuriyet rejiminin resmi müziği çok sesli müziktir. Avrupa uygarlığı bir bütün olduğundan bu da doğru bir karardır.* * *BEN nasıl olursa olsun, her türlü müziğe dinlenme ve yaşama hakkı verilmesinden yanayım.Nevit Kodallı'yı eleştirirken, çok sesli Türk bestecilerinin önemini de vurgulayalım.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!